YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE 

Gönderilmek Üzere, 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE 

DOSYA NO : 2024/365 E. 

SUNAN : Adnan OKTAR 

MÜDAFİ : Av. Mert YETİŞİR 

KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, masonlara ulaşıp onları İslam'a davet etmesinin ve mason localarında Kuran konulmasına vesile olmasının hayırlı faaliyetler olduğunu açıkladığı dilekçesinin sunumudur.  

  

AÇIKLAMALAR: 

Müvekkil Adnan Oktar'ın, masonlarla görüşmelerinin ve onları İslam'a davet etmesinin hayırlı bir faaliyet olduğu, ancak hayırlı faaliyetleri engellemek adına kendilerine kumpas yapan güruhun, bu hayırlı faaliyeti dahi bir suçmuş gibi gösterdiğini belirten dilekçesini aşağıda Sayın Dairenizin takdirine sunuyoruz: 

Mason Localarında Kuran Yer Aldıysa,  
Bu, İslam Adına Vesile Olduğumuz Büyük Bir Başarıdır 

Masonluk, şu an dünyada en yaygın yapılanmalardan biridir. Tarihi köklüdür ve genellikle ülke liderleri, seçkin siyasi isimler, bürokratlar, yöneticiler, iş adamları gibi ülkede sözü geçen, ülke kalkınmasında payı olan, seçkin ailelerden gelen hemen herkes masonluk yapılanmasının içinde yer almıştır. Bu bakımdan da masonluk, aslında elit bir topluluğu içine alan saygın bir yapılanmadır.  

Yıllar boyunca masonluk, iki sebeple halk tarafından sevilmemiştir. 1. Gizli, yani esrarengiz olması, 2. Dine muhalif bir görünüm vermesi, kendi ritüelleriyle de bunu desteklemesi.  

Bu sebeplerden dolayı insanlarımız masonlara hep tepkili olmuşlardır. Masonluğun bu esrarengiz yönü ve dine olan muhalifliğiyle ilgili geçmişte hazırlamış olduğumuz kitaplar da bu tepkili bakış açısının zeminini hazırlamıştır.  

Ancak, bir kişinin, bir toplumun veya bir yapılanmanın, içe kapalı ve/veya dinsiz olması, Müslümanların onları dışlaması gerektiği anlamına gelmemektedir. Bilakis Müslümanlar, tebliğlerini dinden uzak ve dine muhtaç topluluklara yapmakla yükümlüdürler. Nitekim bu hissiyat yüzünden, masonluğun iç yüzünü kendimiz deşifre etmiş olmamıza rağmen, onlara tebliğ görevini de bizler üstlendik. Çünkü çok iyi mevkilerdeki böylesine geniş bir kitleyi görmezden gelmek, onları gafilane bir sistemin içinde bırakmak gerçek Müslümana yakışmayacak bir davranıştır.  

Şu anda emniyet kayıtlarına göre Türkiye'de 20 binin üzerinden mason bulunmaktadır. Bunların tümü çok iyi mevkilerde kişilerdir; aralarında ünlü iş adamları, siyasetçiler, bürokratlar, doktorlar, sanayiciler, bilim adamları, sanatçılar bulunmaktadır. Hatırlanacağı gibi geçmişte, Süleyman Demirel'in de Celal Bayar'ın da mason oldukları açıklanmıştı. Bunlar ülkeyi yöneten insanlardır. Mason olan daha başka çok önemli görevlerdeki kişiler de bulunmaktadır; ancak kendi izinleri veya vefat etmiş olanların ailelerinin izinleri olmadan bu isimleri açıklamamız söz konusu değildir. Özetle, gizli veya açık pek çok elit ve başarılı insan, bu yapılanmanın içinde yer almaktadır.  

Dolayısıyla, böyle bir yapılanmayı İslam'a kazandırmak, onları İslam ile tanıştırmak, bu yapılanmanın dinden uzak görünümünü kırmak ve ünlü ve kıymetli siyasetçi ve iş insanları hakkındaki şaibeleri ortadan kaldırmak adına, mason localarını hedef seçerek, üst düzey masonlara tebliğ yaptık. Bu tebliğimiz neticesinde dünyanın üst düzey masonları A9 TV kanalına konuk oldular ve burada tüm samimiyetleriyle kendilerini anlattılar, bizim tebliğimize kulak verdiler. Bunların tümü 85 milyonluk Türkiye'nin gözleri önünde gerçekleşmiştir.  

Konuğumuz olan söz konusu üst düzey masonlar, arkadaşlarımızla birlikte Ayasofya Camii'ne giderek orada namaz kılmışlardır. Bu, masonluk adına çok önemli bir adımdır. Tüm dünyanın gözleri önünde 33 derece masonlar, İslam dinini hak din olarak kabul ettiklerini göstermiş ve Allah'ın huzurunda namaz kılarak masonluğun artık din ile iç içe olduğunu ilan etmişlerdir.  





Ardından mason localarına Kuran-ı Kerim gönderdik. Üst düzey masonlar, locada Kuran'ı baş köşeye yerleştirdiler ve oradan asla kaldırılmayacağını söylediler.  

Bu, İslam tarihinde de masonluk tarihinde de ilk defa gerçekleşen olağanüstü gelişmelerdir. Böyle bir topluluğu eğer bir nebze dahi dine yaklaştırabildiysek, onlara İslam'ı, namazı, Kuran'ı sevdirebildiysek, bunlar bizim için paha biçilmez bir sevinç vesilesidir.  

Bizler, aynı zamanda ABD Savunma Bakanlığı'na ait Pentagon'a da konuk olarak davet edildik. Arkadaşlarımızın gerçekleştirdiği konferanslarda ABD yetkililerine ve askerlerine Allah'ın varlığını, Kuran mucizelerini anlattık. Darwinizm'in geçersizliği ve Yaratılış gerçeğini anlattık. Allah'ın varlığının anlatıldığı bir konferans, Pentagon tarihinde bir ilkti.  

Bizler, her kesime ulaşmaya, her kesime Allah'ın varlığını anlatmaya ve tebliğ yapmaya çalıştık. İstesek sadece cami cemaatine tebliğ yapmayı yeterli görüp, bu ibadeti yerine getirdiğimizi düşünür başka hiçbir faaliyet yapmayabilirdik. Ancak Allah'ın isteğinin bu olmadığını, tebliği herkese ulaştırmak olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu, zaten Peygamberimiz (SAV)'in yoludur. Peygamber Efendimiz (SAV), tebliğ için Roma'ya seçkin yakışıklı sahabelerini gönderirdi. Onlar vesilesiyle oradaki topluluklara İslam tebliğ edilebildi. Müslüman olmayanlara kalpleri dine ısınsın diye hediyeler gönderirdi. İstese, buradaki insanların zaten inançsız olduğunu söyleyerek onlardan uzak durabilirdi. Ama böyle yapmadı, bilakis onlara yaklaşmasının en büyük sebebi, kendilerine tebliğ ulaşmamış inançsız bir topluluk olmalarıydı.  

Peygamberlerin hayatlarında Museviler, masonlar hep vardı. Hz. Süleyman (as)'ın sarayını Musevi usta Hiram Abif yaptı. O dönemden kalma eser ve yapıtlarda Musevi kültürünün yansımaları, masonluğa ait iz ve semboller yer alıyordu.  

Hz. Musa (as), Firavun'a tebliğ yapmak için onun sarayına kadar gitti. Defalarca ona Allah'ın varlığının delillerini anlattı. Hz. İbrahim (as) Nemrut'un sarayına giderek ona tebliğ yaptı. İstese peygamberler de kavimlerinde kendilerini dinleyen, mescitlere gelen kişilere tebliğ ile yetinebilirlerdi. Ancak bununla yetinmemiş, yetinmemekle de kalmamış kavimlerinin azgın ve inkarcı liderlerinin kendi saraylarına kadar giderek tebliğ yapmışlardır.  

Çünkü gerçek tebliğ budur.  

Gerçek tebliğ, kendisine tebliğ ulaşmamış ya da ulaşmış fakat direnen, ikna olamayan veya iman ile bilinçlenmeye hasret kalan fakat bu yönde bir imkan bulamamış olan kişilere ulaştırılan tebliğdir. Çünkü herkesin Allah'ın varlığını bilmeye, imanı öğrenmeye hakkı vardır. "O dinsiz, ondan uzak dur" mantığıyla Allah'ın varlığı kime anlatılabilecektir? Herkes uzak durursa, hayatını inançsız olarak bir kabusun içinde yaşamış insanlara kim ulaşacaktır? Kim onlara Allah'ın yüce varlığını, İslam'ın güzelliğini anlatabilecektir?  

Masonlara, Musevilere, Hristiyanlara, ateistlere, deistlere ulaşmamız oldukça doğru bir harekettir. Bir Müslüman, gerçekten Allah'ı seviyorsa, gerçek bir tebliğciyse bunu zaten böyle yapması gerekir. Bir kumpas davasında bunların suni yargılama gerekçeleri olarak önümüze çıkarılması, burada doğru yaptığımız gerçeğini asla değiştirmemektedir. Bizim sorumluluğumuz Allah'adır ve şu ana kadar imanına vesile olduğumuz herkes için Allah'ın rızasına nail olmuş olmayı umuyoruz.  

Saygılarımızla,  

Adnan Oktar  

Sonuç:  

Müvekkilin konuyla ilgili görüşlerini Sayın Dairenizin dikkatine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.21.03.2024 

Adnan Oktar müdafi,  

Av. Mert Yetişir 

  

Daha yeni Daha eski