YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE 

Gönderilmek Üzere, 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE 

DOSYA NO : 2024/365 E. 

SUNAN : Adnan OKTAR 

MÜDAFİ : Av. Mert YETİŞİR 

KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, basında kendisi ve arkadaşları hakkında kesintisiz şekilde yapılan "suç örgütü" propagandasının, 40 yıl boyunca sağlamış olduğu manevi başarıları unutturmak amaçlı olduğunu, zaten bu kumpasın da bu faaliyetleri engellemek amacıyla yapıldığını açıklayan dilekçesinin sunumudur.  

  

AÇIKLAMALAR: 

Müvekkil Adnan Oktar, camiaya yönelik olarak kurulan kumpasın ve 6 yıldır kiralık basında kesintisiz olarak devam eden aleyhte propagandaların asıl sebebini başından beri çok iyi bilmektedir. Bu kumpas çalışması, kendisinin hayırlı faaliyetlerini engelleme amaçlıdır.  

Bilindiği gibi müvekkil, halkın bağnazlıktan kurtulması, gerçek İslam dini ile tanışması için özel bir çaba içinde olmuş; dinsizliğin en büyük ideolojik kaynağı olan Darwinizm'i de çalışmalarıyla ortadan kaldırmıştır. Müvekkil, bu başarılarının bir kısım derin güçlere dokunduğunu başından beri çok iyi bilmekte ve onlar tarafından engellenmek istediğini de açıkça dile getirmektedir. Bu kesimler, şu anda da bir kısım kiralık basını kullanarak, anlaşılmaz bir telaş içinde, müvekkil ve arkadaşları hakkında hiç dinmeyen suçlamalarına devam etmektedirler. Müvekkile göre bunun tek sebebi, müvekkilin 40 yıllık başarılarını unutturabilmektir. Müvekkil ise, unutturulmaya çalışılan bu başarıların, bu sebeple tekrar hatırlatılmasının elzem olduğuna inanmaktadır. Aşağıda müvekkilin konu hakkındaki dilekçesini Sayın Dairenizin takdirine sunuyoruz: 

  

Başarılarımızı Durdurmak ve Unutturmak İstediler;  
Ama Başaramayacaklar 

Bir kısım devlet görevlilerinin de dahil edildiği, kapsamlı bir yok etme girişimiyle düzenlenmiş kumpas, doğal hakim ilkesine aykırı olarak oluşturulmuş talimatlı mahkemeler yoluyla tarafımıza verilen astronomik cezalar, yalan haberlerle kamuoyu algısı oluşturmaya çalışan bir kısım kiralık basın, devletin bazı birimlerine etki eden hatta onları tehdit eden ve bu yolla bizlere yaşam hakkı tanınmasını, adil yargılanmamızı engellemeye çalışan husumetli müştekiler ile ben ve arkadaşlarım tam 6 yıldır adeta suç işlemeye doyamayan bir suç örgütü olarak tanıtılıyoruz. Sanki yıllardan beri faaliyetlerimiz gözler önünde değilmiş gibi, fikirlerim, duruşum, konuklarım ve olaylara yaklaşımım canlı yayınlarda tüm Türkiye'yle paylaşılmamış gibi, tüm dünyaya ücretsiz dağıtılan kitaplarım yoluyla insanlara hayır, güzellik, Allah sevgisi ve vatan-millet-devlet şuuru verilmemiş gibi, sadece bu kumpasın bir avuç kurgulayıcısının söyledikleri ve talimatları gerçekleştirilir olmuştur. Onların emirlerine uyan bir kısım emniyet görevlileri, bir kısım savcı ve hakimler ve yine bu kumpasa alet olan bir kısım kamu görevlileri, adalet ve hakkaniyet gibi insani ve vicdani meseleleri bir kenara bırakmış, bizleri en azılı suçlular gibi göstermeye adeta ant içmişlerdir. Hem de hukuken hiçbir suç işlemediğimizi en iyi kendileri bilmelerine rağmen.  

Başta da söylemiştik, şimdi de yineleyelim. Bize karşı bu mücadele, bu zulüm arayışı, kumpasçıların planlarının aksine, bizlere hiç etki etmemiştir. Bizler, bunları Allah'tan güzel bir imtihan, hakkaniyete doğru çileli bir yol, bizden önceki samimi Müslümanların yaşadıklarının bir tezahürü, yani Adetullah olarak görürüz. Bu nedenle de Allah için sabrettiğimiz her şey bizim için bir güzelliktir.  

Ancak, kiralık basında hakkımızda akıl almaz iftiralar dolaşıyor ve bu, bizler esaret altındayken, hiçbir söz hakkımız yokken, ellerimiz ve kollarımız cebren bağlanmış haldeyken yapılıyorsa, bunlara sessiz kalmamız mümkün değildir. İslam ve bu devlet adına 40 yıllık faydamız tüm halkımıza unutturulmak istenmekte, sanki bu faaliyetleri yapanlar bizler değilmişiz ve insanlarımız da bunlara şahit değillermiş gibi bizim gibi bir grubu suçlu çıkarmaya çalışmaktadırlar. 6 yıldır tek bir suçlamayı delillendirememiş bir kısım hakimler ise bu kumpasın nasıl ve neden içindedirler, anlamak mümkün değildir.  

Bir grup kumpasçının bitmek tükenmeyen husumetleri neticesinde kiralık basında bir suç makinesi gibi gösterilmeye çalışıyoruz. Söz konusu husumetlilerin bu konuda çıkarttıkları yaygaralar, özellikle şu sıralar bir akıl hastalığı görünümü almıştır. Bizleri asıl hayrete düşüren şey, açıkça devlet görevlilerini, hatta devleti TEHDİT ETMEKTE olan bu bir avuç husumetli hakkında devletimizin savcılarının hala SESSİZ kalabiliyor olması, kiralık basının hala para karşılığı bu kişilerin anlattıklarını büyük bir aymazlıkla yayınlayabiliyor olmasıdır.  

Adalet elbette tecelli edecektir; ALLAH'IN ADALETİ ise MUTLAKA TECELLİ EDER. Dolayısıyla bizim, yaşadığımız haksızlıklardan dolayı bir kaygımız yoktur.  

Ancak unutturulmak istenen hayırlı faaliyetlerimizi tekrar hatırlatmak bir mecburiyet haline gelmiştir. Çünkü bu ülkede, Müslümanların, vatandaşların ve dindar veya dinsiz tüm insanların hayrına böylesine kıymetli faaliyetler yapmış çok az sayıda kişi ve topluluk vardır. Aşağıda, sadece genel hatlarıyla vesile olduğumuz faydalar özetlenmiştir: 

Gençleri İslam'a Biz Kazandırdık 

Bu ülkede, anti-laikliği ortadan kaldıran, kendisini laik olarak gören kişilerin dinsizliğe sürüklenmesine engel olanlar biziz. Bizleri zahir değerlendirenler, canlı yayınlarda ortamlarımızın dans ve eğlenceden ibaret olduğunu düşünebilirler. Oysa bizler Kuran'dan doğru anlatımlarla ve yaşam şeklimizle, 30 milyon kadını, erkeği ve genci İslam'a bağlamış olan bir topluluğuz. Diyanet İşleri Başkanı'nın "kazanamadık" dediği ateist, deist, disko-bar gençliğini İslam ile tanıştıran ve onlara Allah'ı sevdiren biziz. Bizler, Kuran'dan doğru İslam'ı anlattığımız için, hurafe dininin zihniyetini ortadan kaldırdığımız için, insanlara gerçek İslam'ın sevgi, barış, neşe kaynağı olan modern bir anlayış olduğunu gösterdiğimiz için gençlerimiz bu gerçek din anlayışına eğilim gösterdiler. Kafir, fasık, günahkar olarak görülen gençliğin aslında halis Müslümanlar olabileceğini gösteren ve onları bu yola iletenler sadece bizler olduk.  

Bizden sonra bu faaliyet durmuştur. Sahil kesimlerine, ateist, deist, materyalist gençliğe İslam'ı tanıtan, onların dindarlaşması için çaba gösteren veya çabasında başarılı olabilen kimse olmamıştır. Çünkü insanların büyük bir çoğunluğunun öfkesi, bağnaz, hurafeci sahte İslam anlayışına yöneliktir. Bir yandan bu anlayışı benimseyerek bir yandan da buna tepkili gençleri kazanmaya çalışmak asla sonuç vermeyecek bir çabadır ve zaten de vermemiştir.  

Nitekim, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2022 faaliyet raporunda, "Zayıflıklar" başlığı altında yayınlanan maddelerden ikisi şu şekildedir: 

  • Dini yayınların toplumun tüm kesimlerine ulaştırılamaması  

  • Gençliğe yönelik hizmetlerde arzu edilen seviyeye ulaşılamaması 

Kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören, kadının dövülmesi gerektiğini söyleyen; her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, müziğe, resme, dansa karşı çıkan; öfkeli, tutucu, yasakçı zihniyeti ısrarla savunan ve açıkça Kuran ile çelişen bu zihniyete, gençler elbette yanaşmayacaktır. Gençlerin bizlere yanaşmasının sebebi, gerçek İslam'ı Kuran'dan ayetlerle göstermemiz, bu konuda DÜRÜST olmamız, İNANDIĞIMIZI YAŞAMAMIZ ve İSLAM'IN GERÇEK, AYDINLIK YÜZÜNÜ kendilerine tanıtmamızdır.  

Bizim yokluğumuzda yani 2020 yılında Diyanet'in bu vahim açıklamayı yapması, gerçekten istatistiklere göre de gençler arasında ateizm ve deizm oranının artış göstermesi önemli bir göstergedir. Çünkü gençlere ve tüm laik kesime ulaşarak onların dindarlaşmasını sağlayan yegane topluluk biz olduk.  

Darwinizm'i Ortadan Kaldırdık  

Yıllardır bir kısım materyalist çevreler tarafından adeta putlaştırılmış, bir tabu olarak okutulan ve bilim çevrelerinde yer alan, sorgulanamaz, inkar edilemez, hakkında tartışmaya dahi girilemez bir mutlak kabul olan evrim teorisi, yani Darwinizm vesilemizle yıkıma uğramıştır.  

Yüzlerce fosil örneği sergileyerek, kitaplar basarak, milyonlarca yıl önceki canlıların değişmeden kaldıklarını ispat ettik. Yaratılış Atlası isimli bilimsel eserin, Darwinizm'in kalesi olan İngiltere ve Fransa'da dahi Darwinistlerin seslerini kısmıştır.  

Kendi iddialarını ispatlayabilecekleri sadece 1 tane ara fosil getirmelerini söyledik. Başaramadılar.  

Canlılığın yapı taşı olan proteinlerin kendi kendine oluştuğunu ispatlamalarını istedik; yapamadılar. Tesadüfen oluştuğunu ileri sürdükleri proteini, laboratuvarda, yani bilinçli şartlarda dahi oluşturmalarını istedik; başaramadılar. Bir protein tesadüfen oluşamıyorsa, hatta bilinçli insanların bilinçli uğraşlarıyla dahi oluşturulamıyorsa, "yaşam tesadüfen meydana geldi" safsatasının da sonunun geldiğini ispatladık.  

Darwinizm'in çöküşü, yıllardır tüm bilim kürsülerine, tüm okul kitaplarına, tüm bilimsel yayınlara hakimiyet kurmuş olan materyalist anlayışın da sonunu getirdi. Allah inancına karşı geliştirilmiş olan Darwinizm'in çöküşü ile insanlar Yaratılışın tek gerçek olduğunu kabul eder hale geldiler. Yıllardır nasıl aldatıldıklarını anladılar. Sorgulanamayan, asla inkar edilemeyen Darwinizm, bir anda şiddetle sorgulanır ve inkar edilir oldu. Bu başarı, sadece Türkiye'de değil, dünya çapında insanların dindarlaşmasına vesile olan en büyük başarıdır. Bu büyük başarıya Allah, bizleri vesile kıldı.  

Laik-Dindar Kesim Arasındaki Kutuplaşmayı Ortadan Kaldırdık 

Laik ve dindar kesim arasında oluşturulan şiddetli kutuplaşma ve gitgide artan uçurum, ülkemiz adına çok vahim bir tablo çiziyordu. Ancak bizim, solcu ve laik kesime, kendi hayatlarını yaşayıp aynı zamanda dindar olabileceklerini göstermemiz, muhafazakar dindar kesim için de modern, barışçıl, kaliteli ve seçkin bir yaşam şekli modeli olmamız, aradaki uçurumu ciddi şekilde ortadan kaldırdı. Darwinizm'i net bilimsel delillerle çökertmiş olmamız, dinsiz ideolojilerin tümünü yıkıma uğratmış ve bu ideolojilerin kibirli savunucularının da tüm dayanaklarını ellerinden almıştır. Böyle olunca bu kişiler, kendi ideolojilerinin şiddetli çöküşü ile karşılaşmış, bilimin yaratılış gerçeğini ispat ettiği görülmüş ve bu sayede dindarlar değer kazanmışlardır. Dindarların vesilemizle değer kazanması, normal şartlarda kendilerini ezik ve dışlanmış hisseden dindar kesimin özgüven kazanmasına vesile olmuş ve dindarlar saygı görür bir pozisyona gelmişlerdir.  

Sağın İktidara Gelmesine Bizler Vesile Olduk  

Darwinizm'in bilimsel olarak çökertilmesi ve dindar kesimin vesilemizle değer kazanması, halkı siyasette sağ kesime daha da yaklaştırdı. Kuran'a dayalı tek gerçek İslam anlayışının, yani genel tabirle modern Müslümanlığın, sağ partiler tarafından benimsenmesi, açık-kapalı ayrımı yapılmadan partide kadınların yer alması, dekolte mankenlerinin bu dönemlerde yine parti kadrolarına dahil edilmeleri, parti lider ve temsilcilerinin marka modern kıyafetlerle, modern görünümlerle kendilerini göstermesi, halkın bu kesime daha fazla yaklaşmasına vesile oldu. Laik kesim, vesilemizle, dinin -anlatılanın aksine- korkulacak bir kavram olmadığını, tam tersine sevgi, özgürlük, demokrasi ve barış kaynağı olduğunu anladıkça, İslam dinine ilgi duyar oldu. Dine olan bu yakınlaşma kaçınılmaz olarak sağ partilere de bir yöneliş başlattı. Dolayısıyla, HALKIN DİNE EĞİLİM GÖSTERMESİ DE, SAĞ PARTİLERİN TARZ DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMESİ DE BİZİM VESİLEMİZLEDİR ve sağ partilerin iktidara gelişinin yolunu açmıştır. Bu gerçeği ünlü sosyolog, Vatan Partisi lideri DOĞU PERİNÇEK dahi, "AK PARTİ'NİN FELSEFİ ZEMİNİNİ ADNAN OKTAR HAZIRLADI" sözleriyle zikretmiştir. 

Gerçek Vatan-Millet Bilincini Bizler Anlattık 

Bölücü terör örgütlerinin Darwinizm'e dayanan kirli ideolojisini ortadan kaldırmamızla birlikte, PKK'nın ve diğer komünist örgütlerin gücü vesilemizle kırılmıştır. PKK'nın ideolojisini hedefleyen ve çökerten kitaplarımızı Doğu ve Güneydoğu illerimizde herkese ulaştırdık. Oradaki gençlerimizin yanlış ideolojiye kapılmalarını büyük oranda engelledik. PKK'nın gerçek yüzünü göstererek terör ideolojisini ciddi şekilde güçsüzleştirdik.  

Ayrıca, vatan, millet ve Atatürk sevgisini en güzel şekilde anlatan kitaplarımız ve düzenlediğimiz konferanslarla, bu bilinci gençlerimiz üzerinde daha güçlü bir hale getirdik. Devletin önemi ve devletin bekasının nasıl güçlü tutulması gerektiğine dair müthiş bir fikri aydınlanma getirdik. Milliyetçilik ve bayrağa sahip çıkma konularında çok güçlü bir bilinç oluşturduk.  

Laik ve dindar kesim arasındaki kutuplaşmaların ortadan kaldırılması, devletin bekasının korunması adına gerçekleştirdiğimiz büyük bir adımdır. Çok iyi bilinir ki, millet içindeki ideolojik kutuplaşmalar, bir devleti -Allah korusun- çöküşe dahi götürebilir. Milli birlik ve beraberlik, bir devletin sapasağlam var oluşu için elzemdir. Bu nedenle halkın arasındaki ikileşmeyi ve öfkeyi ortadan kaldırmamız, her iki kesimi birbirine yaklaştırmamız, devletin bekası adına büyük bir başarıdır.  

Bağnaz İslam Anlayışı Yaygınlaştırmaya Çalışanların Önünü Kestik  

Çeşitli Ortadoğu ülkelerinde İslam dininin bağnazlık şeklinde yaygınlaştırılması, bu ülkeleri içten içe çökertmiş ve her türlü dış sömürüye açık hale getirmiştir. Bu konuda en belirgin örnekler Afganistan ve Irak'tır. Türkiye üzerinde de bu tarz planların uzun süredir devam ettiği ise bilinen bir gerçektir.  

Bizler, Türkiye'yi de bu duruma sokmak isteyenlerin tüm oyunlarını bozduk. Bağnaz İslam modelini ülkemizde dayatma girişiminde bulunan, çeşitli basını kullanarak bağnaz fikirlerini yaygınlaştırmaya çalışanları ve bunların destekçilerini, gerçek Kuran Müslümanlığını anlatarak etkisiz kıldık. Ayetlerle gerçek İslam'ı anlattık ve Kuran'daki İslam'ın doğruluğunu, aydınlık yüzünü herkese gösterdik. Bağnaz anlayışın sapkınlıklarını, mevzu hadisler yoluyla oluşturulmuş sahte dinin Kuran ile tamamen çeliştiğini delillerle gösterdik. Bizim bu açıklamalarımızı dinleyen herkesin -diliyle kabul etse de etmese de- ikna olduğu açık olduğundan, bağnaz anlayışı artık kimseye dayatamadılar. Kendilerine inanacak bir gençlik bulamadılar. Dolayısıyla BİZLER, ÜLKEMİZİ AFGANİSTAN'A ÇEVİRMEK, DİNSİZ AMA BAĞNAZ YAPMAK İSTEYENLERE KARŞI SET OLDUK. Halkımız modern, laik, demokrat ve aynı zamanda dindar bir çizgiye kavuşmuşsa BU BİZİM VESİLEMİZLEDİR.  

Mason Localarında Kuran Okuttuk, 33 Derece Masonlara Namaz Kıldırdık 

Var oluş tarihinden itibaren dinden uzak bir çizgide ilerleyen ve bu özellikleriyle halkların tepkisine nail olmuş olan masonluk, vesilemizle İslam diniyle tanışmıştır. Bizler, dünya çapında seçkin ve önemli yerlere sahip olan masonlara, dünyaca tanınmış mason liderlere ulaştık. Onlara Kuran'ı anlattık. Onlara, dinsiz bir yapılanma içinde olmalarının gerekmediğini, gerçek İslam anlayışını benimseyerek mutlu olacaklarını anlattık. Üst düzey mason localarına Kuran götürdük; mason tarihinde ilk defa Kuran-ı Kerim, locanın baş köşesinde yerini aldı. Ülkemize gelen 33 derece masonlara Ayasofya camiinde namaz kıldırdık.  

Dünyanın her kesiminde, kendisini dinden ve İslam'dan uzak gören her topluluğa ulaşmaya çalıştık ve onları İslam'ın aydınlık yüzü ile buluşturduk. Bugün mason localarında Kuran sergileniyorsa, üst düzey masonlar namaz kılıyorlarsa, bu bizim vesilemizledir.  

Sonuç: 

Vesile olduklarımız, tüm açıklığıyla ve netliğiyle ortadadır. Gerçekleştirdiğimiz bu faaliyetler, İslam'ın, özellikle gençlerimiz ve yıllarca bu anlamda dışlanmış olan laik kesim tarafından benimsenmesini sağlamış ve dindar bir neslin yetişmesine vesile olmuştur. Yine bu faaliyetler, devletin bekasının korunması için mihenk taşı niteliğindedir. Darwinizm'in çöküşünü sağlamış olmamız ve vatan, millet, devlet sevgisini en yoğun şekilde teşvik etmemiz, bölücü teröre karşı ideolojik mücadelemiz, devletin bekasının korunması ve muhafazası için hayati öneme sahiptir.  

Tüm bunları unutturma çabaları, kumpasçı kesime ait bir eylemdir. Çünkü zaten bizlere yönelik bu kumpası düzenleyenler, bu hayırlı faaliyetlerin durmasını isteyen bir güruhtur. Darwinizm'in yıkıma uğraması, gerçek, modern İslam anlayışını görüp tanıyan Türk toplumunun bağnazlığı reddetmesi, bu kesimlerin işine gelmemiştir. Bu kişiler, faaliyetlerimizle bu büyük başarıları elde edeceğimizi de tahmin etmemişlerdir. Ancak Türk toplumundaki hayırlı değişim, İslam'a ve dindarlığa eğilim, vatan, millet, devlet bilincinin güçlenmesi ve Darwinizm'in dehşetli yıkılışı, onların tahminlerinin üzerinde bir sonuçtur. Bu beklenmedik başarıyı engelleyemediklerinden, çözümü, bizleri susturmak, kilit altında tutmak ve faaliyetleri engellemekte bulmuşlardır.  

Ancak artık çok geçtir. Bizler, doğruları anlattığımız ve bu doğrular beyinlere yerleştiği için, Türk toplumu bu gerçekleri çoktan öğrenip benimsediği için fikrimiz hala toplum içinde canlıdır. Ancak eğer devletin bekası bilincinin oluşması ve korunması, gençlerin dindarlaşması, kutuplaşmanın durdurulması konusunda hali hazırda sıkıntılar varsa, bunun tek sebebinin faaliyetlerimizin durdurulması olduğunu belirtmemiz gerekir. İslam ve devlet için böylesine hayırlı kişilerin, SIRF BU HAYIRLI FAALİYETLERİ ENGELLEMEK İÇİN SUSTURULMASI ve telaşlı yaygara içinde hakkımızda suç örgütü propagandalarının yapılması, DEVLETE AÇIKÇA DÜŞMAN OLAN, MİLLETTEN NEFRET EDEN, İSLAM DİNİNİN TÜRK TOPLUMU İÇİNDE YOK OLMASINI İSTEYEN ve BÖLÜCÜ TERÖRE ZEMİN HAZIRLAMA AMACINDA OLAN bir sinsi yapılanmanın oldukça sinsi bir oyunudur. Devletimiz eminiz bunun farkındadır ve gereği yapılacak, adalet yerini bulacaktır. Ancak bu gerçeğin tüm toplum ve özellikle yargılamamızı gerçekleştiren siz Sayın Hakimler tarafından da bilinmesi bizim için önem taşımaktadır.  

Saygılarımızla,  

Adnan Oktar 

  

Müvekkilin konuyla ilgili görüşlerini Sayın Dairenizin dikkatine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.21.03.2024 

Adnan Oktar müdafi,  

Av. Mert Yetişir 

 

Daha yeni Daha eski