T.C. Adalet Bakanlığı
06659 KIZILAY / ANKARA
T.C. ADALET BAKANLIĞI’NA
Müvekkilim Adnan Oktar’ın Dumlu 1 No.lu YGCİK’da kaldığı dönemle ilgili olarak, basında ve sosyal medyada tek bir yerden yönlendirildiği izlenimi veren bir grup insanın gerçek dışı iddiaları nedeniyle;
- Müvekkilin avukatlarıyla görüşmelerine kısıtlılık getirilerek savunma hakkı ihlal edildi,
- Müvekkil Erzurum’dan Van ilindeki bir cezaevine sevk edildi,
- Dumlu Cezaevi yönetimi zan altında bırakılarak, haklarında soruşturma başlatıldı,
- Erzurum barosu avukatları zan altında bırakıldı ve baro başkanı açıklama yapmak zorunda kaldı.
Bu çok vahim bir durumdur. Birkaç kişi devlete, devletin tertemiz memurlarına iftira atarken, hakaret ederken, devleti yetersizlik içinde göstermeye çalışırken, buna ses çıkarmamak, devlet memurlarına sahip çıkmamak kabul edilemez.
Devletin kurumlarına ve memurlarına iftira atıldığında, hemen soruşturma açmak, memurları görevinden almak veya başka illere tayin etmek doğru değildir. Öncelikle bu insanların iddiaları doğru mu, delilleri var mı bu sorulmalıdır.
Örneğin müvekkilin bir ayda 300, hatta daha da abartılarak 600 avukatla görüştüğü iddia edilmektedir. Oysa cezaevinin avukat görüş raporuna kısaca bakmak dahi bu iddianın büyük bir yalan olduğunu ortaya çıkaracaktır.
Cezaevi raporunda da yazdığı gibi, müvekkil bir ayda 9 avukat ile görüşme yapmıştır, bunlardan 4’ü en sık görüşen, dosyanın başından beri müvekkilin dosyadaki savunma avukatlarıdır. Hepsi vekaletli avukatlarıdır.
Raporda 339 satır görünmesinin sebebi, avukatların görüş için cezaevine her giriş ve çıkışının kaydedilmiş olmasıdır. Avukatlar görüşler sırasında yemek yemek, ihtiyaçlarını karşılamak, mola vermek, diğer işleriyle ilgilenmek veya acil olan dilekçeleri sunmak, adliyeye gitmek gibi sebeplerle görüşmeye ara verip, tekrar geri geldiklerinde, cezaevi her seferinde kayıt açmaktadır. Bu her kayıt, farklı bir avukat görüşmesi gibi yansıtıldığı için, müvekkil sanki 339 avukatla görüşmüş algısı oluşturulmuştur.
Müvekkilin bir ay içinde yüzlerce avukatla görüştüğü iddiasının doğru olmadığını sadece bir rapora bakarak birkaç dakika içinde doğrusunu öğrenmek varken; cezaevi hakkında soruşturma açılmıştır.
Müvekkil, birkaç kişinin, kin ve kıskançlık duygularıyla, kendisine zarar vermek için ortaya attığı iddiaları ciddiye alarak, yüzlerce memuru ayaklandırmanın ve zan altında bırakmanın hakkaniyetli bir davranış olmadığını düşünmektedir.
Devlete, devletin memurlarına iftira atanlara, önce delillerinin ne olduğu sorulmalıdır. Bu kişilerin delilleri yoksa, haklarında iftiradan işlem başlatılmalıdır. Her çirkin iftirayı ciddiye alarak, tertemiz devlet memurlarını tedirgin etmek, gerilime sokmak, mahcup etmek, devlete iş çıkarmak kabul edilebilir değildir.
İftiracıların buna cesaret edemeyecekleri bir sistem olmalıdır. İddiada bulunan kişi önce ispat etmeye davet edilmelidir. Delil olmadan, ispat olmadan, devletin memurlarını sürgün etmek, ailesini, çocuklarını perişan etmek, sicilini lekelemek vicdana uygun gelmemektedir.
Bu iftiraları uyduranlar organize hareket eden, emirlerinde paralı sosyal medya trolleri, basından bazı kişilerin olduğu yapılardır. Devletin memurlarının bu kişilerle mücadele etmesi, bu yapılara güç yetirmesi mümkün değildir. Devletimizin, memurlarına sahip çıkması gerekmektedir.
Erzurum Valisi ve Baro Başkanı bu konuda açıklama yapmak durumunda kalmışlardır.
Sayın Vali Mustafa Çiftçi şöyle demiştir:
“Adnan Oktar’ın KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE avukatlarla görüştüğü doğru ama abartıldığı kadar değil…. Sayın Cumhuriyet Başsavcımızla görüştüm. Adalet Bakanlığı konuyu yakından inceliyor. Cezaevinin kuralları belli gizli saklı bir görüşme olamaz. Her şey kayıt altında.”
Erzurum Baro Başkanı Sayın Talat Göğebakan da yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube eski müdürü Furkan Sezer’in konuşmalarına karşı şöyle demiştir:
"(Sezer'in) Bildiklerini ve elinde belge varsa bunları soruşturma makamı ile paylaşması gerekiyor. Bunu yapmadığı takdirde SUÇ İŞLER. Zaten elinde bilgi ve belge olmadan yaptığı açıklama ile görevini yapan avukatları zan altında bırakamaz. Erzurum Barosu her zaman olduğu gibi bugün de ve bugünden sonra da görev ve yetki sorumluluğunu her zaman yerine getirmiştir, getirecektir. 'Kara bulutları dolaşıyor' diyerek kimseyi zan atında bırakmazsınız.”
“…. avukatlar tutuklu ya da hükümlüyle görüşmüş diye baronun üzerine kara bulut çöker mi? Cezaevlerinde görüşme yapmak avukatların yasal hakkı. Böyle ortaya bir bomba atıp ‘dikkat etsinler’ demekle olmaz” "
Sayın Göğebakan çok önemli bir noktaya dikkat çekmiş ve “elinde bilgi ve belge olmadan zan altında bırakamaz” aksi takdirde SUÇ İŞLEMİŞ OLUR demiştir. Ancak buna rağmen cezaevi hakkında soruşturma başlatılmıştır. Devletin iftiraya karşı paniğe kapılmaması, memurlarına korku ve stres yaşatmaması gerekir. Oysa devlet memurlarının huzur ve sevinci halk içindir önemlidir.
Bu gerilim ve iftiraya açık ortam, Türkiye’nin yaşam kalitesini bozmaktadır. Devlet kurumlarında, cezaevlerinde bu kez asık suratlı, gergin, insani ilişkileri, hal hatır sormayı bile suç gibi değerlendiren, güvensiz, tedirgin ortamlar oluşmaktadır.
Sayın Bakanlığınızdan ve devletimizden istirhamımız, devletin memurlarına kolay iftira atılmasını, iftiracıların cesaret bulduğu uygulamaları önleyecek tedbirler alınmasıdır. Devletimiz, iftiracılardan delillerini istemeli, delil getirmeyenlerden ise hesap sormalıdır.
Gereği için bilgilerinize bilvekale arz ederim. 03.03.2024
Saygılarımla,
Adnan OKTAR Vekili
Av. Mert YETİŞİR