YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere,
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO : 2024/365 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİ : Av. Mert YETİŞİR
KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, Darwinizm'i ortadan kaldıran ve maddenin aslı konusunu ortaya koyarak materyalizmi bitiren çalışmalarının, bugün sağ kesimi güçlendiren, milletimizi imana yönelten ve devletin bütünlüğünü sağlayan en etkili faaliyetler olduğunu açıklayan dilekçemizin sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar, yıllar boyunca evrim teorisine karşı bilimsel çalışmalarıyla ve aynı zamanda madde konusundaki bilimsel açıklamalarıyla, materyalist ideolojinin tüm dayanaklarını ortadan kaldırmıştır. Yapılan bu çalışmalar, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada etki uyandırmıştır. Müvekkil, devletin bekasına yönelik bu hayırlı çalışmalara dikkat çekmek ve müvekkile yönelik kumpasın bu başarıyı engellemek üzere gerçekleştiğini belirtmek adına, aşağıdaki açıklamaları yapma gereği duymuştur. Müvekkilin açıklamalarını Sayın Dairenizin takdirine sunuyoruz:
Türk Milleti İnançlı, Dindarlar Güçlüyse, Bu,
Materyalizmi Yıkan Çalışmalarımız Vesilesiyledir
Yıllar boyunca iki önemli konuda, büyük bilimsel deliller ve izahlarla çığır açtık. Bunlardan birincisi evrim teorisinin geçersizliği, ikinci de maddenin dışarıdaki aslı ile hiçbir zaman muhatap olamayacağımız gerçeği idi. Kitaplarımızın ve açıklamalarımızın tüm dünyada, özellikle Fransa ve İngiltere'de çok büyük ses getirmesinin en büyük sebebi ise, getirdiğimiz argümanların bilimsel ve doğru olmasıydı. Öyle ki, bu bilimsel gerçekler sonucunda oluşan panik, evrimin bu iki kalesini birbirine kattı.
Şu anda evrim teorisi dünya çapında sorgulanıyorsa, evrime inanmayan ve bunu açıkça dile getiren bilim adamlarının sayısı artıysa, öğrencilerin büyük bölümü biyoloji/genetik kürsülerinde hocalarıyla bu konuda tartışmaya giriyorsa, gençlerin büyük bir kısmı evrime inanmayı reddettiyse, bu, Allah'ın dilemesiyle çabalarımızın sonucudur.
Darwinizm, yani evrim teorisinin çöküşü için temelde iki önemli delili getirmemiz yeterli oldu. Bunlardan birincisi, canlılığın yapı taşı olan TEK BİR PROTEİNİN TESADÜFEN DOĞADA (VEYA LABORATUVARDA) KENDİ KENDİNE MEYDANA GELMESİNİN İMKANSIZLIĞIYDI. 1900'lerin başlarından bugüne yapılan hiçbir deney, bunu laboratuvar ortamında dahi başaramadı. Evrim, daha canlılığın başlangıç aşamasında çöküntüye uğramaktaydı.
İkinci delil ise fosiller oldu. Sözde birbirinden evrimleşerek değişime uğrayan canlıların geride bırakmaları gereken milyarlarca ara fosilden TEK BİR TANE BİLE OLMAYIŞI, böyle bir ara aşama OLMADIĞINI net olarak kanıtlıyordu. Dahası, milyonlarca yıl öncesine ait canlı fosilleri, hiçbir değişime uğramamışlardı; tam mükemmel, eksiksiz canlı yapılarıydı. Hatta kimisi, günümüzdeki canlıların milyonlarca yıl önceki türdeşleriydi. Sanki dün bu topraklarda yaşıyor gibi, günümüz türdeşlerinden en küçük bir fark bile taşımıyordu. Yani DEĞİŞMEMİŞLERDİ.
Yaratılış Atlası serisi, işte bu gerçekleri detay detay fotoğraflarla ve bilimsel belgelerle sunduğu için İngiltere ve Fransa'da bir yıkım etkisi yarattı. Evrimin Avrupa ve ABD'de çöküşü, bu aşamadan sonra durdurulamayacak şekilde hızlandı. Ülkemiz ise, manevi gücü yüksek inançlı bir halk barındırdığı için, bu halkın evrimi bir safsata olarak görmesi çok hızlı oldu.
Bilimsel deliller Darwinizm'i çürütürken, bu sahte ideolojiyi asıl yıkıma uğratan, maddenin hakikati konusuydu.
Tüm varlık temelini maddeye bağlayan materyalistler, Darwinizm gibi sahte teorileri de, inançlarına sözde bilimsel temel oluştursun diye desteklerler. Kendilerince canlılığın tesadüfen var olduğu yalanını yaygınlaştırdıklarında, kainatın yoktan var olduğu (Big Bang) gerçeğini örtbas edebildiklerinde, materyalist inanca bir temel sağladıklarına inanırlar. Bu, -Haşa- Allah ve ahiret inancını kendilerince ortadan kaldırmak, varlıkların yaratıldığı gerçeğini reddetmek ve maddeyi mutlak varlık olarak kabul ederek tüm inanç sistemlerini yok etmek amacını taşır. Dinsizliğin yaygınlaşması için oluşturulmuş bu düzenek, yıllarca toplumlara zerk edilmiş, okul kitaplarında reddedilemez bir kanun olarak yer almıştır.
İnsanları dinsizleştirme ve dinleri ortadan kaldırma politikası olarak düşünülen bu materyalizm destekçiliği, maddenin hakikati konusuyla ilgili oldukça önemli bir gerçeği gözler önüne sermemiz ile birlikte dehşetli bir yenilgi yaşamıştır.
MADDE, materyalistlerin iddiasının aksine MUTLAK VARLIK GÖSTERMEZ. Hatta VARLIĞINA DAİR HİÇBİR DELİLİMİZ YOKTUR. Bugün reddedilemez şekilde ispat edilmiş olan Kuantum Teorisi, atomları bir araya getiren ve molekülleri yani maddeyi oluşturan elektronların enerji özelliği gösterdiklerini ispat ederek maddenin varlığına dair tüm kabulleri yıkmıştır. Bu, bizim yıllar boyunca anlattığımız maddenin aslı konusunun aslında bilimsel izahıdır. Hep sorduğumuz soru şudur: Gördüğümüz görüntü, duyduğumuz ses, yediğimiz elma, kokladığımız parfüm, insan bedeninde sadece elektrik sinyalleri olarak hareket ediyorsa ve bunlar beynin mercimek büyüklüğündeki algı merkezinde elektrik sinyalleri olarak yorumlanıyorsa, DIŞARIDAKİ MADDE NEREDEDİR? Tamamen beynimizin içinde oluşturulmuş bir dünyada yaşıyorsak, DIŞARIDAKİ DÜNYAYA ULAŞABİLİR MİYİZ? Bir maddeyi hiç gördük mü; veya bir maddeye hiç dokunduk mu? Beynimizde sadece elektrik sinyallerinden oluşan bir dünya oluşuyorsa, DIŞ DÜNYA NEREDE? Baktığımız her şey elektrik sinyali olduğuna göre, DIŞARIDA BİR DÜNYA GERÇEKTEN VAR MI?
Tüm sorulara en özet cevap şudur: BİZLER DIŞARIDAKİ MADDENİN ASLINA HİÇBİR ZAMAN ULAŞAMADIK VE ULAŞAMAYIZ. Madde sandığımız her şey birer enerjiden ve sadece elektrik sinyallerinden ibarettir ve beynimizde bize izlettirilen, hissettirilen, yorumlanan bir dünyayı oluştururlar. Ama bunların gerçek halleri herhangi bir yerde yoktur. MADDENİN YOKLUĞU, MATERYALİZMİ DE YOK ETMİŞTİR.
Sayın Dairenize sunmakta olduğum çeşitli dilekçelerle maddenin varlığına dair hiçbir delilimizin olmadığı gerçeğini sıklıkla izah etmeye çalışmamın sebebi budur. Bu, kainatın en büyük sırrı ve en büyük gerçeğidir.
Şayet bizler evrimi çürütmeseydik, maddenin aslıyla ilgili gerçekleri bilimsel delillerle sunmasaydık, bazı materyalizm savunucuları inançsız bir nesil, inançsız bir millet oluşturma konusunda kararlı davranacaklardı. Bu, sadece neslin hezimeti olmayacak, inançsız bir millet bölünmeye doğru gidecek, terör ve anarşi gibi materyalizmin beslediği tüm şiddet eylemlerinin yolu açılacaktı.
Şayet Darwinizm ve materyalizm gibi ideolojiler bizim tarafımızdan yıkılıp güçsüz bırakılmasaydı, o zaman ülkedeki dindarların da yaşam hakları gitgide yok olacaktı. Eğer bugün sağ cenah ayağa kalktıysa ve güçlendiyse, dindarlar, eski sıkıntılarından arındılarsa, sağ kesim özgüvenle, kararlılıkla güçlenip nüfuz sahibi olduysa, bunun sebebi bahsini ettiğimiz sinsi ideolojileri BİLİMSEL OLARAK YIKMAMIZDIR. Bu başarı Allah'ın izniyledir. Ülkemiz ve tüm dünya için hayırlı bir çalışmayı hakkıyla, çaba, gayret ve azim göstererek yerine getirmiş olmak bizler için gurur vesilesidir.
Geçmişte haksızca çok fazla ezilen sağ kesim, bugün kendisini güç sahibi hissediyorsa, azimle gerçekleştirdiğimiz bu bilimsel çalışmalar nedeniyledir. Aksi takdirde, Darwinist materyalistlerin hakim olduğu bir ortamda hiçbir söz hakkı elde edemeyecekleri, kendilerinde de bu gücü bulamayacakları açıktır. Hal böyleyken şu anda bir kısım sağ kesimin bizlere yönelik taraflı ve önyargılı bir tutum içinde olması bizleri şaşırtmaktadır. Kendilerine ortam sağlayan faaliyetlerin ne olduğundan habersiz bir şekilde, tüm dinsiz ideolojileri Allah'ın iziniyle yıkan kişilere cephe almaktadırlar.
Bu izahlarımız, halkımız, devletimiz, vatanımız için gösterdiğimiz çabaların, elde ettiğimiz başarıların bilinmesi içindir. Bugün bizlere suç örgütü yakıştırması yapanların tek sorunu, bu ideolojileri yıkmış olmamızdır. Huzurdaki davanın ideolojik olduğunun en büyük kanıtı da budur.
Sonuç:
Müvekkilin yukarıdaki görüşlerini Sayın Dairenizin takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.26.02.2024
Adnan Oktar müdafi,
Avukat Mert Yetişir