YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE 

Gönderilmek Üzere, 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE 

DOSYA NO : 2024/356 E. 

SUNAN : Adnan OKTAR 

MÜDAFİ : Av. Mert YETİŞİR 

KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, Müslümanların moral motivasyonunu yok etme stratejisinin kaynağı ve sonuçları hakkında yazmış olduğu dilekçesinin sunumudur.  

  

AÇIKLAMALAR: 

Müvekkil Adnan Oktar, 6 yıldır kendilerine yönelik bir moral-motivasyon dağıtma operasyonu yapıldığını, bu konuda garip eylem ve uygulamaların ardı arkasının kesilmediğini belirtmekte ve bu stratejinin normal bir yargılamanın ötesinde ideolojik bir yok etme stratejisi olduğunu izah etmektedir. Müvekkilin konuyla ilgili açıklamalarını Sayın Dairenizin takdirine sunuyoruz: 

 

  

Moral Motivasyonumuzu Dağıtma Operasyonu, Neden Amaçlandı, Neden Sonuçsuz Kaldı? 

Bizlere yönelik operasyonun gerçekleştiği 2018 yılından bugüne kadar, 6 yıl boyunca devam eden tutukluluk ve yargılama dönemlerinin her aşamasında, bizlerle ilgili hedeflenen en temel şey dağılmamız, yılmamız, gücümüzü yitirmemiz ve motivasyonumuzu kaybetmemiz idi. Bir suç örgütü iddiasıyla tutuklanmamıza rağmen, suça dair hiçbir şeyin araştırılmaması, iddia edilen suçlamalarla ilgili hiçbir inceleme yapılmaması, delil bulma çabasına girilmemesi, bunun yerine birbirimizden uzaklaştırılmamızın, inandığımız değerlere karşı gelmemizin istenmesi ilginç bir durumdur. Anladığımız kadarıyla bu operasyon ve sonrasındaki tutukluluk ve yargılama aşamaları, sadece inandığımız ve önemsediğimiz değerlerden bizi ayırmak, ideallerimizden uzaklaştırmak, bizleri dağıtmak, tek bırakmak ve birbirimize olan sevgimizi ve saygımızı ortadan kaldırmak üzere kurgulanmıştır. Moral motivasyonumuzu ortadan kaldırmak adına bugüne kadar yapılanlar ise, ciddi anlamda büyük zulüm boyutlarına varmıştır. Bunların belli başlıları şöyle sıralanabilir: 

  • Sabaha karşı 100 ayrı yere operasyon yapılması ve bir kısım basında olmadık yalan haberlerle itibar suikastı çalışmaları,  

  • Tehdit yoluyla ETKİN PİŞMANLAR ÜRETME, onlara hapisteki kişiler hakkında olmadık yalanlar söyletme ve bunların bir kısım basında manşet manşet yayınlanması,  

  • Sorgusuz sualsiz TÜM ŞİRKETLERE EL KONULMASI ve ardından kayyum atanması, vaktinde gayet başarılı olan söz konusu şirketlerin neredeyse tamamının borç batağına sürüklenmesi ve iflas ettirilmesi,  

  • Sorgusuz sualsiz, kişiselleştirilmeden, şahsi değerlendirme yapılmadan, suçtan elde edilip edilmediği soruşturulmadan herkesin TÜM MALVARLIKLARINA EL KONULMASI,  

  • Ani yapılan operasyon sonrasında YAŞLI AİLELERİN GELİRSİZ VE BAKIMSIZ KALMASI,  

  • HASTA AİLELERE BAKILAMAMASI, 

  • Tüm bu sebeplerle 49 AİLENİN (ANNE, BABA, KARDEŞ) VEFAT ETMESİ, cezaevindeki çocuklarının cenazelerine bile GİDEMEMELERİ,  

  • Tutuklanan 168 kişinin tamamının 11 AYRI ŞEHİRDEKİ CEZAEVLERİNE DAĞITILMASI, yaşlı anne babaların, çocuklarıyla görüşmek için, İstanbul'dan kilometrelerce uzaktaki şehirlere kendi imkanlarıyla her hafta gitmeye zorlanmaları,  

  • Cezaevinde 6 yıldır kalmakta olan arkadaşlarımızın, gerekçesiz olarak, sürekli olarak FARKLI İLLERDE YENİ CEZAEVLERİNE SÜRGÜN EDİLMELERİ,  

  • Arkadaşlarımızın cezaevlerinde şartlarının sürekli olarak zorlaştırılmaya çalışılması, 

  • Avukatlarımızla GÖRÜŞ KISITLILIĞI kararları verilmesi, savunmamızın engellenmesi,  

  • Mektup yazma yasağı getirilmesi, mektuplarımıza el konulması, haberleşmemizin engellenmeye çalışılması,  

Ve tüm bunlar gibi, ZULMETMEYE, YILDIRMAYA, HATTA YOK ETMEYE yönelik çabalar bir yargılama sürecinin çok ötesinde şeylerdir. Gerekçe veya delil bulmaksızın zulmetmeye çalışmak, bunu sağlamak için de genç kızları "etkin pişman ol, yoksa tutuklarız" tehdidiyle kandırmak, zulme gerekçe edilen tüm yalanları onlara söyletmek, dahası bu yalanların büyük bir kısmını cinsellik üzerine kurgulamak ve bu genç kızların düştüğü durumu hiçe saymak ve tüm bunların sonunda, birbirini seven ve imandan taviz vermeyen bir arkadaş topluluğunu parçalayıp tamamını YOK ETMEYE çalışmak, mutat bir yargılama sürecine değil, SİNSİ BİR DERİN DEVLET ÇALIŞMASINA işaret etmektedir.  

Devlet birimlerinin kullanıldığı, milyarlarca liranın ve emeğin harcandığı, sayısız milli yatırımın (şirketler vs.) bile bile yok edildiği, tüm bunların göze alındığı bu göstermelik "suç örgütü" operasyonunun ve sonrasında devam ettirilen haksızlıkların, aslında sadece bir yıldırma çalışması olarak yapılması, cumhuriyet tarihinde görülebilecek en ciddi akıl tutulmalarından bir tanesidir. Bu kurguyu yapanların ise bizleri hiç tanımadığının açık göstergesidir.  

Bizim için moral motivasyon sadece İMAN ile olur. İmanımız hep var olduğuna göre, moral motivasyonumuz da hep böyle güçlü kalacaktır. Bunu zaten bizler, 6 yıllık bu haksızlıklar ve hukuksuzluklar süreci boyunca gerek sabrımız, gerek tevekkülümüz, gerek neşemiz ve zorluklardan etkilenmememiz, gerekse cezaevinde güçlenmemiz, dinçleşmemiz, gençleşmemiz ile çok açık şekilde göstermiş bulunuyoruz. Dünyevi her türlü zorluk ve zulüm sistemi üzerimizde denenmiş olmasına rağmen, her geçen gün daha dinçleşiyor, daha umutlanıyor, daha şevkleniyoruz. Çünkü haksızlık ve hukuksuzluklar, gerçek iman sahibi bir insanda adeta kamçı görevi görür; gücüne güç, kararlılığına kararlılık, imanına iman katar. Bu nedenledir ki, yaşadığımız her şey AZMİMİZİ VE DİRİLİĞİMİZİ ARTIRMIŞTIR.  

Üzerimizde moral motivasyonu dağıtmaya yönelik operasyon yapanların ise neyi amaçladıkları tarafımızca hiçbir aşamada anlaşılamamıştır. Müslümanın moral motivasyonu imanıdır. Tüm bu yıldırma eylemleriyle o insanların imanlarını yitirmesini mi istemektedirler? Allah'a tevekkülünün ve bağlılığının yok edilmesini mi beklemektedirler? İmanını yitiren bir Müslüman zaten yaşayamaz; o zaman bu kişiler, yıldırıp motivasyonlarını yok ederek bu Müslümanların ÖLMESİNİ Mİ amaçlamaktadırlar? Gerçekten bu bir YOK ETME EYLEMİ MİDİR?  

Devlet ahlakında, bir kişiyi veya topluluğu yok etmek, tamamen üstünü çizmek gibi bir anlayış asla yoktur. O ZAMAN DEVLET BİRİMLERİNİ, DEVLETİN PARASINI, DEVLETİN İMKANLARINI, DEVLETİN MEMURLARINI KULLANARAK BU YOK ETME EYLEMLERİNİ YAPANLAR KİMDİR? BUNLARA NEDEN İZİN VERİLMEKTEDİR; bu kişilerin önü açılarak ne amaçlanmaktadır? İstenmeyen her topluluk, devletin imkanları pervasızca, haksızca ve hukuksuzca kullanılarak, mafyavari şekilde yok edilmeye mi çalışılacaktır?  

Başımıza gelenler büyük olaylardır; bu nedenle TÜM BUNLARI BİLMEYE HAKKIMIZ VARDIR. Ülkemizin nereye doğru sürüklendiğini anlamaya çalışmaktayız. Çünkü bunun dev bir BEKA MESELESİ olduğunu görmekteyiz. Ülkemiz, derin devletlerin, "istemediklerini", devletin imkanlarıyla ölüme ve yok oluşa sürüklediği bir ülke olmamalıdır. O nedenle bu konunun acilen açığa kavuşturulması ve acilen konu hakkında tedbir alınması gerekmektedir. Yoksa bu durum, milli bir meseleye dönüşecek ve milli, manevi ve sosyal büyük yıkımları da beraberinde getirecek gibi görünmektedir.  

  

Sonuç: 

Konuyla ilgili müvekkilin açıklamalarını Sayın Dairenize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.18.01.2024 

Adnan Oktar müdafi,  

Av. Mert Yetişir 

 

Daha yeni Daha eski