Gazetecilik mesleğinin, gerek rant sağlamak gerekse intikam hislerini tatmin etmek için kullanılmasının büyük bir tehlike ve vebal olacağına dair Müvekkil Adnan Oktar'ın basın duyurusunu, kamuoyunun takdirine sunuyoruz: 

Günümüzde bir kısım gazeteciler, hakkaniyetle habercilik yapmak yerine, rant elde etmek, menfaat sağlamak veya kıskançlık duyduğu kesimlerden intikam almak hisleriyle gazetecilik yapıyor gibidirler. Gazetecilik, günümüzde pek çok sektör tarafından adeta bir propaganda aracı olarak kullanıldığından, halka ulaşmanın en etkili yöntemi olduğundan, suiistimale de açıktır. Nitekim şu an Türkiye'de, mesleğini menfaat kapısı olarak görenlerin arasında bir kısım gazetecilerin de olduğunu görmek üzücüdür. Ancak adaletsizliğin ve sevgisizliğin yaygın olduğu yaşadığımız ahir zamanda, ne acıdır ki, artık bu da kimseyi şaşırtmamaktadır.  

Söz konusu gazeteciler, halka haber ulaştırmakla yükümlü kişiler olduğundan, böyle kişilerin zihniyetini de deşifre etmek önemlidir. Çünkü pek çok kişi, onların yalan haberleri nedeniyle mağdur olmakta, toplumda nefretin oluşması onların propagandaları neticesinde gerçekleşmekte ve bu kişiler, istediklerini itibar suikastına kolaylıkla uğratabilmektedirler. Hal böyleyken, yalana dayanarak bunu yapan kişilerin amaçları, kişilikleri ve ruh halleri hakkında bir analiz yapmak ve "gazetecinin haberi mutlaka doğrudur" ön kabulünü kaldırmak gerekmektedir.  

Bir kısım gazeteciler, kısa yoldan menfaat sağlama peşindedirler. Kişilik özellikleri bakımından yalan, iftira, ihanet gibi kavramlara kolay başvurabildiklerinden bu meslekte kolaylıkla kullanılır hale gelmişlerdir. Hatta bir kısmı bu mesleği, kolay yoldan suiistimal edebileceği için özel olarak seçmiştir. Ne de olsa sahtekarlıkların yaygın olduğu dünyada, yalan haber yapacak, halkı manipüle edecek, yalanla, dezenformasyonla kamuoyu sağlayacak kişilere ihtiyaç vardır. Eğer bir kişi, tüm değerlerini, ilkelerini, doğrularını bir yana bırakarak bunu yapacak bir kişilikteyse, onun için bu iş, "kolay yoldan para kazanma işi" haline gelir. Şerefini, namusunu ayaklar altına almak, bu menfaatler karşısında önemsizleşmiştir.  

Bu kişilerin bir kısmı da, gazeteciliği, kendi yaşamlarındaki mutsuzlukların intikam aracı olarak seçmiştir. Kendisi sevgisizlik, ilgisizlik, yoksunluk ve yoksulluk içinde büyümüş olmanın acısını, bunları yaşamayan insanlardan çıkarmak ister. Bu tip kişilerin en belirgin özellikleri kıskançlık ve haset hisleriyle dolu olmaları ve sevgisizliktir. Bu kişiler, kendi sevgisizliklerini yaygınlaştırmak ve sevgisiz bir dünyayı oluşturmak için özel çabalamaktadırlar. Herkesin kendileri gibi MUTSUZ olmasını, CANLARININ ACIMASINI, sahip oldukları İMKANLARINI, DOST ÇEVRELERİNİ, ELDE ETTİKLERİ BAŞARILARI KAYBETMELERİNİ isterler. Çünkü ancak o zaman kendileri gibi olmayanlardan intikam alabileceklerdir.  

Nerede güzel, zengin, neşeli, dışadönük, sevilen ve sevgi dolu insanlar varsa onları hedef alır, onların üzerinden olmadık hikayeler yazar, onları toplum önünde kendince küçük düşürebilmek için ellerinden geleni yapar ve onların özgürlükleri, imkanları, çevreleri, sevinçleri ellerinden alındığında da müthiş bir haz duygusuyla rahatlarlar. Hedef aldıkları bu insanların hapse girmeleri, müebbet cezalara çarptırılmaları, onlara tarifsiz bir mutluluk verir. Bu kişilerin tüm mallarının haksızca ellerinden alınması, yoksullaşmaları, evlerinin arabalarının ellerinden gitmesi, kendilerine müthiş zevk veren bir şehvete dönüşür.  

Onların başlarına her türlü felaketin gelmesini sağlayarak, yaptıkları yalan yayınlarla kamuoyunu onlar aleyhine çevirerek, oluşturdukları galeyan nedeniyle müebbet cezalar almalarını sağlayarak, mutlu, zengin, sevilen kişilerden intikamlarını aldıklarını düşünürler. Yaptıkları haksızlıklardan, sebep oldukları öfke ve nefretten, oluşturdukları gaddar ruhtan zerre kadar rahatsız olmamalarının sebebi, işte bu intikam duygusunun tatminidir. Ne acıdır ki, ikiyüzlülüğün prim yaptığı dünyamızda, bu vasıflarda gazeteci bulmak artık hiç de zor olmamaktadır.  

Haksızlıklar kendilerine dokunduğunda, sadece 10 günlüğüne cezaevine girdiklerinde veya birkaç gün gözaltına alındıklarında, haklarında küçücük bir yalan haber yapıldığında televizyon kanallarına çıkıp bağırıp çağıran, yeri yerinden oynatan bu kişiler, başkaları söz konusu olduğunda ne kadar da pervasızdırlar. Adaletsizliğin kendilerini bulması, bu konuda canlarının yanması bile, başkalarına adaletsizlik yapmalarının önüne engel olmamaktadır.  

Ülkemizde, işini dürüstçe, ilkelerine bağlı şekilde, layığıyla yapan çok saygıdeğer basın mensuplarımız elbette vardır. Yukarıda tarifini yaptığımız kişilerin, söz konusu saygın basın mensupları ile hiçbir bağlantısı kuşkusuz ki yoktur. Mesleklerinde hakkaniyetle davranan, adaletten sapmayan, halkına sevgi ile bakan, doğru ve dürüstlüğü ilke edinmiş olan basın mensuplarına saygımız sonsuzdur.  

Dileğimiz, yukarıda tarifini yaptığımız, ilkelerini ve değerlerini hiçe sayan basın mensuplarının, dürüstlüğe ve doğruluğa yönelmeleridir. Kendi intikam hislerini tatmin için yaktıkları canların vebalinin ÜZERLERİNE KALACAĞINI, yaptıkları adaletsizliklerin ve gaddarlıkların KENDİLERİNE DÖNEBİLECEĞİNİ, her şeyin ötesinde ALLAH'IN KATINDA TÜM BUNLAR İÇİN HESAP VERECEKLERİNİ unutmamalıdırlar. Kötülük, "ben yaptım, oldu" denip geçilecek kadar basit bir şey değildir. Bir vebali ve karşılığı mutlaka olur. O kötülüğün, onu yapan kişiyi vurmaması gibi bir ihtimal yoktur; ÇÜNKÜ BU ALLAH'IN KANUNUDUR. Dahası, kişi bunları yaparak her ne kadar intikam hislerini dindirmek istiyorsa da, içindeki mutsuzluk, sevgisizlik, intikam hissi ve öfke asla tatmin olmayacak, hatta daha da büyüyecektir. Bu olduğunda, zaten insanın cehennemi de başlamış demektir.  

Söz konusu basın mensuplarını bir an önce bu gerçeği görmeye ve masum insanların vebalini üzerlerine almaya son vermeye çağırıyoruz.  

  

  

Saygılarımızla, kamuoyunun bilgisine sunarız.  

Adnan Oktar müdafi,  

Av. Mert Yetişir 

  

 

  

Daha yeni Daha eski