YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO: 2023/310 E., 2023/494 K.
SUNAN: ADNAN OKTAR
MÜDAFİ: AV. MERT YETİŞİR
KONU: Neşeyi, dostluğu, kardeşliği, yardımlaşmayı seven, samimi iman sahibi insanlardan rahatsız olup yok etmek isteyen illegal derin devlet mensuplarının yaşadıkları korkunç hayat ve Müslümanların her durumda genç ve güçlü olmalarına duydukları öfke hakkındaki müvekkilin görüşleridir.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar, yıllardan beri kitap çalışmaları, katıldığı televizyon programlarındaki anlatımları, kültürel ve ilmi faaliyetleri ile illegal derin devlet yapılanmasına ve bu yapılanmaya hakim olan ve topluma hakim edilmeye çalışılan çirkin ahlaka dikkat çekmektedir.
Müvekkil konu hakkındaki görüşlerini şöyle ifade etmektedir;
İllegal derin devlet mensupları, nerede bir kötülük, dolandırıcılık, kalleşlik, pislik, kötü ahlak özelliği varsa elemanları ile ortaya çıkmaktadır. Hep aynı tipler, hep aynı kötü karakterler olarak var olmakla, hayatları da aynı şekilde “sürünerek” geçmekte; hatta ölümleri bile benzer şekilde Allah tarafından feci şekilde canları alınarak gerçekleşmektedir.
Bu insanların ortak özelliği; neşeyi, dostluğu, kardeşliği, yardımlaşmayı seven, samimi iman sahibi insanlardan şiddetli rahatsızlık duymaları ve onları yok etmek istemeleridir. Hiçbir suçları olmadığı halde ONLARCA, YÜZLERCE KEZ MÜEBBET HAPİS CEZALARINA MAHKUM OLAN samimi Müslümanların, kendilerince cezaevinde bitap duruma düşecekleri, bu şekilde büyük zarar görüp sonunda yok olacaklarıbeklentisi içindedirler.
Oysa ki tarih boyunca olduğu gibi, beklentilerinin hep tam aksi gerçekleşmiştir. Allah, her dönemde derin devlet mensubu bu kişilerin tuzaklarını başlarına geçirmiş, MÜSLÜMANLARIN GÜNDEN GÜNE GÜÇLERİ, GENÇLİKLERİ, SAĞLIKLARI ARTARKEN KENDİLERİ ADETA “SÜRÜNEREK” YAŞAMIŞLARDIR.
Yakın tarihten en bilinen örneklere baktığımızda da;
- Sultan Abdülaziz’in boğazını ve bileklerini keserek şehit edip ardından bu vahşi cinayete intihar süsü verenler de,
- Sultan Abdülhamit'i sürgün edip hayatının son dönemlerini esaret altında geçirmesini sağlayanlar da hep bu kanlı derin devletin elemanları olmuştur.
Tarih bu karanlık derin devlet oluşumunun zulümleri, katliamları ve kirli icraatlarıyla doludur. Her devirde devletin, milletin ve samimi Müslümanların başına bela olan bu şeytani yapılanma işlediği suç ve zulümleri de hep büyük bir ikiyüzlülükle güya "devletin bekasorununu" çözme" iddiasıyla yapmıştır.
Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. Yusuf ve Hz. İbrahim de kavimlerinin önde gelenleri tarafından kendi düzenlerine ve atalarından miras aldıkları inançlarına bir tehdit olarak görüldükleri için bu derin devlet zihniyeti tarafından öldürülmek ya da hapse atılmak suretiyle engellenmek istenmişlerdir. Ancak Kuran ayetlerinde anlatıldığı gibi, bu derin devlet zihniyetinin ilmek ilmek planladığı, kesin başarılı olacağını düşündüğü planları hiç hesaba katmadığı bir yönden bozulup başına geçmiştir.
Samimi iman edenlere kötülük ettiklerini, onlara acılar tattırıp eziyet ettiklerini zannederken aslında onlara hizmet etmiş ve bilmeden imanlarının ve samimiyetlerinin misli ile güçlenmesine vesile olmuşlardır. Tuzakçılar bu nedenle iman edenlerin Allah’a sevgisini ve bağlılığını arttıran, onları güçlendiren bir vasıtadır. Tuzak kuranlar sayesinde çok sabırlı davranarak, tevekkül ve teslimiyet ile Allah’a dayanarak insanlara örnek olmuşlardır. Tuzak kuranlar onları yalnız bıraktıklarını sandıklarında onlar, her durumda Allah'ın kendileri ile birlikte olduğunu bilmiş, her anı olduğu gibi, zor gibi görünen olayları da Allah'ın yarattığına ve Rabbimiz'in her olayı en güzel ve en hayırlı şekilde sonuçlandıracağına iman etmişlerdir. ALLAH, ONLARI BU GÜZEL TEVEKKÜLLERİ NETİCESİNDE DAİMA GÜÇLÜ VE BAŞARILI KILMIŞ, SAĞLIKLARINA SAĞLIK, GENÇLİKLERİNE GENÇLİK VE DİNÇLİK KATMIŞTIR.
Kendisini ve arkadaşlarını “imanlı insanlar” olarak tanımlayan müvekkil, bugün de tarihin tekerrür ettiğini, kendisine 45 defa müebbet hapis cezası vererek hapishanede yok edeceğini düşünen derin devlet zihniyetinin var olduğunu ifade etmektedir. Müvekkil yaşadığı iftiraların, kısıtlamaların, tehditlerin ise Allah’tan gelen çok değerli, insana ödül niteliğinde olan olaylar olduğuna inanmaktadır. Yaşadıklarından dolayı hiçbir korku, endişe, yılgınlık hissetmediğini, hatta tutuklanmadan önceki döneme göre çok daha şevkli ve güçlü hale geldiğini, daha da gençleşip dinçleştiğini ifade etmektedir.
Kendilerine karşı mücadele verenlerin ise tüm gücünün, takatinin alındığı belirten müvekkil, bu durumun onları daha da öfkelendirdiğini; derin devlet mensubu bu kişileri -haşa- Allah’la yarışıp yenmek gibi son derece çarpık ve sapkın bir zihniyete sevk ettiğini açıklamaktadır.
Müvekkil, her olayı Allah’ın bir kader ile yarattığını, her durumda Allah'ın samimi iman edenlerle birlikte olduğunu ve Rabbimiz'in her olayı en güzel ve en hayırlı şekilde sonuçlandıracağına iman etmektedir.
Kuran’da Allah’ın tüm inananlardan istediği üzere kendisine ve arkadaşlarına karşı yapılan tüm haksızlıklara sabretmekte ve en başta Allah’ın takdirine, sonrasında da Türk adaletine güvenerek suçsuzluklarının sonunda ortaya çıkacağına inanmaktadır.
Müvellin görüşlerini Sayın Dairenizin bilgilerine saygılarımızla arz ederiz.
07.12.2023
Adnan Oktar
Müdafii
AV. Mert Yetişir