Geçtiğimiz günlerde Yeni Akit Gazetesinin internet sitesinde gazeteci Abdurrahman Dilipak ile yapılan “Şok açıklamalar ve ifşa!” başlıklı bir röportaja yer verilmiştir. Ancak röportaj içeriğindeki konu ve kişilerle Müvekkil Adnan Oktar’ın uzak veya yakın bir alakası olmamasına rağmen, Sayın Dilipak’ın -diğer pek çok yazısında olduğu gibi yine- zorlama izahlarla konuyu bir şekilde müvekkil Adnan Oktar’a getirme ve ısrarla müvekkili hedef alma çabasında olduğu, bu yazıda da hemen göze çarpmaktadır.

 Ancak müvekkil Adnan Oktar, her şeyden önce bunun en çok Sn. Dilipak’a zarar verdiğini düşünmektedir.

Sn. Dilipak’ın, yıllardır sürdürdüğü gibi yazı ve röportajlarında yerli yersiz zorlama izahlarla müvekkilin adını kullanma ısrarından artık vazgeçmesi gerekmektedir. Konu her ne olursa olsun genetik, Covid aşısı veya Musevi din adamlarının Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlanmalarından, altın madalya sahibi milli atlet Tuğba Danışmaz’ın, "İslami Dayanışma Oyunları"nda giydiği şort hakkındaki eleştirisine varıncaya kadar kaleme aldığı yüzlerce yazısında, en ilgisiz konularda dahi müvekkil Adnan Oktar’dan söz etmesi dikkat çekici bir boyuta ulaşmıştır. 

Konuya tarafsız gözle bakan herkes Sayın Dilipak’ın bir şekilde kendini gündemde tutabilmek için müvekkil Adnan Oktar’ın adını kullanmaya çalıştığını düşünmektedir.

Nitekim Yeni Akit editörleri tarafından biraz olsun okuyucu çekebilmek amacıyla “şok açıklamalar ve ifşa” gibi aldatıcı başlıklarla okuyucuya sunulan bu röportaj da, kimsenin itibar etmeyeceği ve ciddiye almayacağı çok sayıda mesnetsiz komplo teorisiyle doludur.

Sayın Dilipak, röportajdaki itirazlarının sebebini “Prof. Dr. NUH Arslantaş’ın Musevi bir din adamıyla gerçekleştireceği röportajın herhangi bir yerde değil de Taksim Cami’nin konferans salonunda yapılacak olmasından rahatsızlık duyması” olarak dile getirmiştir. Ancak yine röportaj içerisinde aynı Musevi din adamlarının yakın bir geçmişte bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul edilip ağırlanmış olduklarından da bahsetmektedir.

Dolayısıyla zaten yıllardır ülkemizde yaşayan, devletin resmi izin ve onayıyla Musevi vatandaşlara yönelik serbestçe faaliyet gösteren dernek yetkililerinin ya da bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan tarafından kabul edilip Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlanan Musevi din adamlarının, Taksim Cami Konferans salonundaki bir toplantıya da katılacak olmalarının kimseye bir zararı ya da sakıncası olmayacağı da ortadadır.

Müvekkil bu vesileyle Sayın Dilipak’ı içi boş, delilsiz, mesnetsiz, gülünç denecek kadar gerçek dışı, çocukların dahi inanmayacağı komplo teorileriyle ve yersiz, zorlama izahlarla Müslümanları şaibe altında bırakacak yazı ve konuşmalardan kaçınmaya davet etmektedir.  Kuran'a uygun olan ve Müslümana yakışan davranış şeklinin ise, mesnetsiz ve mantıksız iddialar ile komplo teorileri üretmek yerine, Kuran ile düşünüp Kuran ile hareket ederek Müslümanların imanlarını artıracak ve Allah'a yakınlaşmalarına vesile olacak faaliyetlerde bulunmak olduğunu bir kez daha hatırlatmak istemektedir.

Bilvekale kamuoyunun bilgilerine sunarız.

 

Adnan OKTAR Vekili

Av. Mert YETİŞTİR

Daha yeni Daha eski