Müvekkil Adnan Oktar, son günlerde, bazı basında ve sosyal medya hesaplarında tekrar gündeme getirilen güya “şantaj için kullanılmak üzere çekilen gizli görüntülere ait dijital arşiv” iddialarının, müvekkilin kendisine  yönelik yeni bir kumpas hazırlığı olabileceğini düşünmektedir.

4 yıldır hiçbir suç delili bulanmamasının bazı husumetli çevreleri fazlasıyla rahatsız etmiştir.  Adeta paranoid bir takıntı ile “illa bir suç vardır, yoksa da olmalıdır” anlayışında olan bu çevrelerin, aşağıda açıklayacağımız nedenlerle yeni bir kumpas hazırlığı içinde oldukları kanaatindeyiz.

 

Son günlerde birtakım sosyal medya hesaplarında yayınlanan bazı kişilerin uygunsuz hallerinin gizli video kayıtları üzerine, söz konusu videoların güya Müvekkil Adnan Oktar’a ait şantaj videoları arşivinden olduğu gibi asılsız, hiçbir delile dayanmayan iddialar gündeme getirilmiştir.

 

Bir nevi şehir efsanesine dönüşen “Adnan Oktar’ın kaset arşivi” masalı, uzun yıllardan bu yana Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaş camiasını karalayıp aleyhlerinde olumsuz kamuoyu algısı ve infial oluşturmak, devlet ve emniyet görevlilerini yanlış yönlendirmek, hükümet yetkilileri ve siyasiler ile aralarını açıp bozmak gibi art niyetli girişimlere malzeme yapılmak amacıyla çeşitli dönemlerde gündeme getirilmektedir.

Ancak bugüne kadar tek bir şantaj kaseti, veya herhangi birine yönelik Müvekkil veya arkadaşları tarafından şantaj yapıldığına dair tek bir kayıt veya görüntü bulunmamıştır.

Bilindiği gibi, Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına 1999 yılında da geniş çaplı bir operasyon düzenlenmiştir.

Gerek 1999 gerekse 2018 yılında yapılan operasyonlarda, 200’e yakın adrese eş zamanlı ve ani baskınlar düzenlenmiş, Müvekkil ve arkadaşlarının evlerinde, iş yerlerinde, depolarında, ailelerinin ve yakınlarının evlerinde dahi çok detaylı aramalar yapılmıştır. Hatta bilindiği üzere Müvekkilin sık sık misafir olduğu evde iş makinaları ile girilerek, arama amacıyla kazılmadık yer bırakılmamıştır. Buna rağmen iddia edilen türde, şantaj için kullanılacak bir video kaydına veya şantaj yapıldığına dair bir belgeye rastlanmamıştır. Bugün halen yargılaması devam eden Adnan Oktar Davasında da hiç kimse kendisine Müvekkil ve arkadaşları tarafından şantaj yapıldığını iddia etmemiştir.

Ortada şantaj da kaset de bulunmadığı dosyanın müştekilerinin avukatlığını yapan Av. Celal Ülgen tarafından dahi dile getirilmektedir:

 

SUNUCU FATİH YAPICI: … SAYIN ÜLGEN, DAVA ÖNCESİ MEŞHUR BAHSEDİLEN BİR MÜSTEHCEN GÖRÜNTÜLERDEN OLUŞAN BİR ARŞİVDEN BAHSEDİLİYORDU. ADNAN OKTAR ŞUÇ ÖRGÜTÜNÜN ARŞİVİ. BU ARŞİVDE DE ÖYLE İSİMLERİN OLDUĞU SÖYLENİYORDU Kİ, İŞTE YARGIDA, BÜROKRASİDE, İŞ DÜNYASINDA, SANAT CAMİASINDAN KİŞİLERİN. Bu arşiv sayesinde de birçok noktada farklı farklı işlerini yürütebildiği bürokratları, yüksek yargıyı, yerel yargıdaki hakimleri, savcıları da bu arşiv sayesinde yola getirdiği söyleniyordu. Bu arşivin izine yargılama sırasında rastlandı mı? İddia olunan bu arşivin.

AV. CELAL ÜLGEN: BİLDİĞİM KADARIYLA BÖYLE BİR İZE RASTLANMADI. Ama İlker Bey daha iyi bilir. Fuat Bey’le İlker Bey tam davanın göbeğindelerdi. FAKAT BENİM BİLDİĞİM KADARIYLA BÖYLE BİRŞEY ORTAYA ÇIKMADI. (17 Mart 2022, Artı TV)

 

ÜSTELİK 550 KLASÖRDEN OLUŞAN DAVA DOSYASINI BAŞTAN SONA İNCELEYEREK YEREL MAHKEMENİN CEZA KARARINI ESASTAN BOZAN İSTANBUL BAM 1 CEZA DAİRESİ DE KARARINDA “ŞANTAJ KASETLERİ”, “GÖRÜNTÜLERİ GİZLİCE ÇEKİLEN İNSANLAR” GİBİ İDDİALARIN HİÇBİR DELİLİ OLMADIĞINI TEYİT ETMİŞTİR:

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin 2021/696 Esas No’lu ve 2022/258 Karar No’lu İstinaf Kararı’nın 291. sayfasında Mehmet Ender Daban’a yönelik olarak B.T. bakımından “…aynı şekilde GÖRÜNTÜLERİNİN OLABİLECEĞİNE DAİR ZAN VE ENDİŞESİNİN de SOYUT ŞÜPHEYE dayandığı düşünülmüş…”  ve 325. Sayfasında  Mustafa Işık’a yönelik olarak H.A. bakımından “…soruşturma aşamasında yapılan aramalarda katılanın İDDİASINI DOĞRULAYACAK MAHİYETTE GÖRÜNTÜ VEYA DİJİTALLERE RASTLANMAMASI” denilerek bu hususular bozma gerekçeleri olarak yer almıştır. BÖYLECE ORTADA ŞANTAJ KASEDİ, GİZLİ KAMERA ÇEKİMİ, ÖZEL HAYATA DAİR ELDE EDİLMİŞ GÖRÜNTÜLER VB GİBİ HİÇBİR ŞEYİN OLMADIĞI YÜKSEK MAHKEME KARARIYLA KESİNLEŞMİŞTİR.

 

 

Daha da önemlisi Müvekkil Adnan Oktar, inancı gereği böyle bir yola tevessül etmeyeceğini, bu tür çirkin videoların çekilmesinin ne İslam’a, ne millete, ne devlete, ne de kendisine hiçbir fayda sağlamayacağını ifade etmektedir.

 

30 yıldan bu yana tek bir somut delil dahi ortaya konulamadığı halde, ısrarla bu iddianın tekrar tekrar gündeme getirilmesi açık bir iftiradır.

Ayrıca, Müvekkilin 4 yıldır cezaevinde tutuluyor olması, bu asılsız iddiayı ortaya atanların mantığı ile de çelişmektedir. Güya siyasilere menfaat elde etmek için şantaj yapmak kastıyla uygunsuz videolarının çekildiği iddia edilirken, ortada herhangi bir menfaat bulunmadığı, bilakis Müvekkil ve arkadaşlarının 4 yıldır ciddi mağduriyetler yaşadıkları ve sayısız insan hakkı ve savunma hakkı ihlali ile karşılaştıkları malumdur.

Tek bir delil olmadığı halde, son günlerde ortada dolaşan uygunsuz içerikli videolardan 4 yıldır cezaevinde bulunan Müvekkil Adnan Oktar’ın sorumlu tutulmak istenmesinin bir takım hukuk dışı sebepleri olduğu görülmektedir.

Öncelikle, dava dosyasının bomboş olduğunun tüm kamuoyunca fark edilmesi ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin verdiği esastan bozma ve birçok beraat kararının bu durumu teyit etmesiyle birlikte,  Müvekkilin cezaevinden çıkmasını engellemek isteyen bazı çevrelerin harekete geçtikleri tüm eylemlerinden kendini göstermektedir.

Müvekkil Adnan Oktar, kendisine ve arkadaşlarına yönelik yeni bir kumpasın devreye sokulmak istendiğini düşünmektedir. Nitekim bir anda söz konusu videolardan Müvekkilinsorumlu tutulmaya çalışılması bunun işaretlerindendir.

Diğer bazı anormal gelişmeler de, yeni bir kumpasın devreye konmak istendiğine işaret etmektedir:

Geçtiğimiz günlerde, Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan, Müvekkilin arkadaş camiasında hiçbir kimse tarafından tanınmayan, tek bir kişi ile bile irtibatı olmamış A.A. isimli bir kişi, hiçbir hukuki dayanağı olmayan ve somut delile dayanmayan düzmece ihbar yapmıştır. Söz konusu ihbarda, Müvekkilin arkadaşlarından bir kişinin ve etkin pişman sanıklarından birinin güya evlerinde tarihi eser sakladıklarını iddia etmiştir.

Dahası, bu kişinin Müvekkilin arkadaşlarına yönelik ilk asılsız ihbarı da değildir. Bu kişi 28.09.2019 tarihinde bu kez başka bir suçtan hükümlü olduğu Aydın Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan benzer içerikte bir (sözde) ihbar mektubu daha göndermiş ve müvekkil ve arkadaşlarını zararlandırmayı amaçlayan iddialarda bulunmuştur.

Her iki sahte ihbar dilekçesine bakıldığında, içerik ve niyet olarak aynı amacın hedeflendiği açıkça görülmektedir. Dilekçelerde isimleri geçirilen kişiler, huzurdaki davanın husumetli müştekilerinin hedefindeki kişilerdir. A.A. isimli kişinin tek başına hareket etmediği ve husumetli kişilerce yönlendirildiğine dair güçlü bir kanaat oluşmaktadır. 

Söz konusu ihbar üzerine adı geçen kişilerin evlerinde emniyet güçleri tarafından aramalar yapılmış ve hiçbir suç deliline rastlanmamıştır.

Yukarıda da söz edildiği üzere, İstanbul BAM 1. Ceza Dairesinin bozma kararının ardından husumetli kişiler organize şekilde faaliyetlerini hızlandırmışlar ve gerek kamuoyunu gerekse bazı bağlantılarını kullanarak adli makamlar üzerinde baskı kurmayı hedeflemişlerdir.

 

Hiçbir delile dayanmayan şantaj videoları iddiasının ve tarihi eser kaçakçılığı iddialarının da Müvekkil ve arkadaşlarına yönelik yeni iftiraları gündeme getirerek, beraat etmeleri ihtimaline karşı yedekte tutulacak suçlamaların hazırlığı olduğu kanaatindeyiz.

 

4 yıldır bulunmayan suça dair değil bir delil karine dahi bulunamamışken, adeta paranoid bir yaklaşımla, “mutlaka bir suçları vardır, yoksa da olmalıdır” zihniyetiyle davrananların, yeni suçlar üreterek Müvekkil ve arkadaşlarına yönelik oyunlar oynaması ihtimaline karşı Devletimizin adaletine, ferasetine ve aklına olan güvenimiz tamdır. 

Kamuoyunun bilgilerine sunarız.



Daha yeni Daha eski