Gazeteci Sayın Celal Eren Çelik’in, geçtiğimiz günlerde kendisine ait Twitter hesabından yapmış olduğu paylaşımlarda, üçüncü kişiler üzerinden müvekkil Adnan Oktar ile FETÖ arasında güya bir irtibat varmış izlenimi vermeye; bununla birlikte müvekkil ve arkadaşlarının İsrail’li siyasetçilerle geçmişte yaptıkları görüşmelerden bahisle, Müvekkil aleyhinde bir şaibe oluşturmaya çalışmıştır.

Sn. Celal Eren Çelik’in gerçekleri yansıtmayan, kamuoyunu yanıltıp yanlış yönlendiren Twitter paylaşımlarına ilişkin müvekkilin cevaplarını kamuoyununun bilgisine sunmak gerekmiştir. Buna göre;

BİRİNCİSİ:

Müvekkil kendisi ve arkadaşlarının, geçmiş her dönemde, hatta terör örgütü olarak bilinmediği, geniş çevrelerce desteklendiği dönemlerde dahi FETÖ yapılanmasının karşısında durduklarını belirtmekte; “Gezi olayları”ndan, “17-25 Aralık YargısalDarbe Teşebbüsü”ne ve “15 Temmuz FETÖ’cü Hain Darbe Girişimi”ne kadar her olayda hep Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı ve meşru hükümeti desteklemiş olduklarının herkes tarafından açık şekilde bilindiğini de önemle hatırlatmaktadır.

Gerçekten de FETÖ yapılanmasının hükümeti ve Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ı hedef alan her kalkışmasında, müvekkil ve arkadaşlarının istisnasız şekilde SN. ERDOĞAN’DAN ve MEŞRU HÜKÜMETTEN YANA TAVIR SERGİLEDİKLERİ, hem A9 Televizyonundan yapmış oldukları canlı yayın açıklamalarından, hem de kendilerine ait Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlardan açık, net ve tartışmasız şekilde görülmektedir.

Hatta müvekkil Adnan Oktar, FETÖ’cü Hain Darbe Girişiminin başladığı 15 Temmuz gecesi, henüz daha hiçbir devlet yetkilisi çıkıp gelişmeler karşısında bir açıklama yapmamış iken; birçok siyasetçi, bürokrat ortada yokken kendisi ve arkadaşlarının;

·        A9 TV Stüdyosu, en şiddetli çatışmaların yaşandığı ve onlarca vatandaşımızın şehit ya da gazi oldukları Çengelköy’deki Kuleli Askeri Lisesiyle Beylerbeyi’ndeki köprü ayağına çok yakın bir yerde olmasına rağmen,

·        Gece boyunca A9 TV stüdyosu üzerinde FETÖ’cü pilotlar tarafından F-16 savaş uçakları ile alçak uçuş yapılıp sonik patlamalar oluşturularak etrafa korku ve dehşet saçılmasına rağmen,

HER ŞEYİ GÖZE ALIP A9 TV STÜDYOSUNA GİTMİŞ ve CANLARI PAHASINA FETÖ’YE KARŞI DURMUŞ OLDUKLARINI; ta ki darbe teşebbüsünün ateşi sönene, askerler kışlalarına geri çekilene dek CANLI YAYINDA KALARAK, FETÖ’YE KARŞI SN. ERDOĞAN’I ve MEŞRU HÜKÜMETİ DESTEKLEMEYE DEVAM ETTİKLERİNİ de önemle hatırlatmaktadır.

Dolayısıyla müvekkil Adnan Oktar’ın, FETÖ’ye karşı göstermiş olduğu açık ve net tavır dolayısıyla taktir edilmesi gerekirken, üçüncü kişiler üzerinden zorlama bağlantılar ve şaibeli ifadelerle itham edilmeye çalışılmasının hakkaniyetli bir tavır olmadığı da ortadadır.

Önemle belirtmek gerekir ki; FETÖ Silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber yardım etme iddiasına yönelik olarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 30.07.2018 tarih ve 58604142.66693.(63044).D2-38854 sayılı yazıları ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunun yürüttüğü 2018/117729 sayılı soruşturmasına istinaden Müvekkil Adnan Oktar’ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığına ilişkin bilgi talep edilmiş ve aşağıdaki başlıklar altında araştırma ve soruşturma yürütülmüş ve bir rapor düzenlenmiştir.

Müvekkil Adnan Oktar’la beraber 235 sanıkla ilgili yapılan detaylı tetkikte sanıkların

1-        Bylock

2-        Bank Asya

3-        Kriz Merkezi Verisi

4-        Soruşturmalar

5-        Belge, Evrak, Dernek

6-        Şirketleri Soruşturma

7-        Şirketleri Bank Asya

8-        Şüpheli Şirkette Belge Evrak

9-        Şüpheli Şirkette SGK Kaydı

10-     KHK İle İhraç Edilenler

11-     Tepe Yönetimle İrtibat gibi her bir iltisak maddesi ile ilgili “bu başlıkta kayda rastlanmamıştır” raporu düzenlenmiştir.

İKİNCİSİ:

Sn. Celal Eren Çelik Twitter hesabından yapmış olduğu bu paylaşımlarıyla kanaatimizce, müvekkil ve arkadaşlarını güya sanki sadece İsrail’li siyasetçilerle görüşüyorlarmış gibi göstermek istemekte, bu sayede de sözüm ona ortada şüpheli ya da şaibeli bir durum varmış kanaati oluşturmaya çalışmaktadır.

Oysa ki müvekkil, kendisinin ve arkadaşlarının uzun yıllardır, sadece İsrail’li siyasetçiler ya da hahamlarla değil, dünyanın pek çok ülkesinden çok sayıda siyasetçiler, bilim insanları, Hristiyan ve Müslüman liderler, sanatçılar, basın mensupları ve fikir önderleriyle görüşmekte olduğunu; Türkiye ve İslam alemi yararına sayısız sivil diplomasi faaliyeti yürüttüklerini ifade etmektedir. Bunun belgeleri de gerek basında gerek müvekkilin çalışmalarının yer aldığı web sitelerinde tüm detaylarıyla bulunmaktadır.  

Örneğin aşağıdaki linkte, Müvekkil Adnan Oktar’ın A9 TV’deki programında görüştüğü kişilerin bazıları görülebilir:

https://m.harunyahya.info/resim-galerisi/234-A9-TV%E2%80%99de-Adnan-Oktar%E2%80%99in-Konuklari

Müvekkil bu görüşmelerin amacını “yakın ilişkiler ve güçlü dostluk bağları kurarak tamamen hükümetimiz ve devletimiz lehine, milletimizin güzel geleceği için, İsrail ve Filistin’de yaşayan Müslümanların güvenliğinin sağlanması için geniş çaplı bir sivil inisiyatif ve diplomasi ağı oluşturmak” olarak tanımlamaktadır.

Niçin böyle bir görev edindiklerini ise; Sayın Cumhurbaşkanımızın uzun yıllardır sürekli gündeme getirdiği üzere, “ülkemizin en büyük ihtiyacının yetişmiş insan gücü olduğu”, uluslararası kamuoyunda ülkemizi temsil edecek yetişmiş insan kaynağı eksikliği ve devlet kadrolarının bu konuda yetersiz kaldığı yönündeki açık tespitleri hatta çağrıları dolayısıyla, DURUMDAN VİCDANEN VAZİFE ÇIKARARAK BİR GÖREV ve AMAÇ EDİNDİK sözleriyle ifade etmektedir.

Dolayısıyla müvekkil ve arkadaşlarının sivil diplomasi faaliyetleri sırasında görüştükleri dünyanın pek çok ülkesinden yüzlerce hatta binlerce siyasetçi arasından, sadece İsrail’li bir siyasetçi ile olan fotoğrafların cımbızlanarak öne çıkartılmasının ve güya ortada şaibeli bir durum varmış gibi kamuoyuna sunulmasının samimiyetle bağdaşır bir yönü olmadığı da ortadadır.  

Kaldı ki müvekkil, Sayın Celal Eren Çelik’in binlerce görüşme fotoğrafı içinden cımbızlayıp çektiği İsrailli siyasetçi ile arkadaşlarının yapmış oldukları görüşmenin amacını daha önce de çeşitli vesilelerle birçok kez dile getirmiştir. Fotoğraftaki İsrailli siyasetçi ile ve fotoğrafta olmayan başka onlarca İsrailli siyasetçi, haham, gazeteci, sivil toplum kuruluşu yetkilisiyle yapılan yüzlerce görüşmeni amacı; MAVİ MARMARA SALDIRISI SEBEBİYLE BOZULAN TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNİN ONARILMASI ve İSRAİL’İN TÜRKİYE’YE TAZMİNAT ÖDEMEYİ KABUL ETMESİNİN SAĞLANMASI OLARAK AÇIKLAMIŞLARDIR.

Gerçekten de bu amaçla müvekkilin önderliğinde 2 yıl boyunca son derece ciddi bir sivil diplomasi faaliyeti yürütülmüş; bir taraftan müvekkilin arkadaşları İsrailli yetkililerle görüşmüşlerdir. Diğer yandan ise müvekkilin davetlisi olarak İsrail'in en yüksek yargı organı Sanhedrin üyesi hahamlar ve milletvekilleri Türkiye'ye gelmiş ve müvekkil ile birlikte A9 Televizyonundaki canlı yayın programlarına ve basın toplantılarına katılmışlardır.

Bu görüşmelerin tamamı, halkımızın gözü önünde gerçekleşmiştir.

Nitekim bugün gelinen noktada müvekkil ve arkadaşlarının yürüttükleri sivil diplomasi faaliyetleriyle her iki ülke arasındaki ilişkilerin onarılmasının ne derece önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Yakın zaman öncesinde İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın, Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in ise mevkidaşı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun resmi davetli olarak  ülkemizi ziyarete gelmeleri; Cumhurbaşkanlığı sarayında en üst düzey resmi törenle ağırlanıp Sayın Erdoğan ve Sayın Çavuşoğlu ile çekilen samimi fotoğrafların dünya basınıyla paylaşılması da, iki ülke arasında ilişkilerin sağlam tutulmasının ne derece önemli olduğunu bir kez daha göstermiş bulunmaktadır.




İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Sn. Cumhurbaşkanımızı ziyareti sırasında çekilen fotoğraflar 









Kısaca, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız İsrail'li sivil toplum kuruluşu mensuplarıyla, siyasilerle, akademisyenlerle, din adamlarıyla ne amaçla görüşüyorsa İngilizlerle, İtalyanlarla, Azerilerle, Rohingyalılarla, Filistinlilerle, Suriyelilerle, dünyanın her ülkesinden sanatçılarla, gazetecilerle, politikacılarla, bilim adamlarıyla, yazarlarla, fikir adamlarıyla da aynı amaçlar doğrultusunda görüşmüştür. 

 

ÜÇÜNCÜSÜ:

Müvekkil, İsrailli siyasetçiler ve din adamlarıyla gerçekleştirdikleri görüşmeler hakkında öne sürülen gerçekdışı ithamların aslen, kendisi ve arkadaşları üzerinden Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı ve AK parti hükümetini yıpratmak amacıyla yapıldığını belirtmektedir.

Müvekkil ayrıca art niyetli kimi çevrelerin, İsrailli yetkililerle ve din adamlarıyla görüşmeyi güya büyük bir suç, hatta neredeyse dinen bir günahmış gibi göstermeye çalıştıklarını belirtmekte; oysa, İsrailli yetkililerle veya Musevi din adamlarıyla, dinimizin ve devletimizin menfaatleri, dostluk ve barışın tesisi gibi nedenlerle görüşmenin asla bir suç veya şaibeli bir durum olmadığını da ifade etmektedir.

Nitekim, Sn. Cumhurbaşkanımız da her zaman bu tür hayırlara vesile olan görüşmeler yapmakta ve bu kapsamda zaman zaman Musevi din adamlarını da Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlamaktadır.

Ancak, söz konusu art niyetli çevreler, Sn. Cumhurbaşkanımızın Musevi din adamlarıyla yaptığı bu son derece yerinde ve akılcı görüşmeleri kendilerince şaibeli bir durum olarak göstermeye çalışmakta; bunun için de müvekkil ile arkadaşlarının yaptığı görüşmeler üzerinden aslında kendilerince Sayın Cumhurbaşkanımızı eleştirmektedirler.


Ancak müvekkil Adnan Oktar’ın daha önce de çeşitli vesilelerle belirtmiş olduğu üzere; devletimizin, milletimizin ve dinimizin ali menfaatleri korunduğu sürece; İsraillilerle, İngilizlerle, Çinlilerle, Ruslarla veya herhangi bir milletle görüşmekte hiçbir beis olamaz. Kamuoyunun gözünün önünde yapılmış görüşmelerin altında art niyet aramak da akla, mantığa ve vicdana uygun bir tutum ya da davranış değildir. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.



Daha yeni Daha eski