Cumhuriyet Gazetesi’nin editör ve yöneticilerinin, yaklaşık 4 yıldır müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında yayınladıkları neredeyse her haberde, 2018 yılında basına servis edilen, -ortada hiçbir gerekçe olmamasına rağmen- müvekkilin başının zorla öne eğdirildiği fotoğrafları kullanmayı tercih ediyor olmaları kanaatimizce Cumhuriyet gazetesinin temsil ettiği demokrasi, adalet, hukuk, eşitlik gibi değerlerle uyumlu değildir.
Müvekkil, Cumhuriyet gazetesine, yazarlarına, yöneticilerine
ve savundukları değerlere saygı duymaktadır. İnandıkları idealleri özgürce
savunma hakları olduğunu düşünmekte, ifade özgürlüklerini kanunlar çerçevesinde
tam anlamıyla kullanmaları ve yasal haklarının korunması için destekçileri
olduğunu ifade etmektedir. Zira müvekkil demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik,
adalet gibi temel değerlerin Kuran’da emredildiğine inanmakta, inancının gereği
olarak bu evrensel değerlerin, inancı, ideolojisi ve etnik kökeni ne olursa
olsun her insan için eşit olarak korunması gerektiğini savunmaktadır. Aynı
sağduyulu ve saygılı yaklaşımın Cumhuriyet gazetesi ve çalışanları tarafında da
tüm vatandaşlara gösterilmesi gerektiği düşüncesindedir.
Ne var ki demokrasinin ve hukukun savunucusu olduğu ve Cumhuriyetimizin
modern değerlerinin koruyuculuğunu üstlendiği iddiasında olan, aydın ve modern
düşünceye sahip Cumhuriyet gazetesi her nedense müvekkil söz konusu olduğunda savunduğu
birçok değeri göz ardı edebilmektedir.
Müvekkilin daha önce de ifade ettiği üzere, bu fotoğrafın
basına servis edilmesinin ardında yatan asıl amaç, “kendisinin ve
arkadaşlarının anti-Darwinist, anti-materyalist ilmi ve imani çalışmalarının
operasyonla birlikte kendilerince fiilen durdurulduğunun” kamuoyuna ilanı gayretidir.
Bu fotoğrafla, “İngiliz derin devletinin dini olan Darwinizm’e karşı faaliyet
yapmaya kalkışan herkese, benzer şekilde boyun eğdirileceği mesajının” verilmek
istendiğini müvekkil defalarca beyan etmiştir. Cumhuriyet gazetesine yakışan ise bir insana,
inancını anlattığı için boyun eğdirilmesini desteklemek değil, aksine inancını
alabildiğine özgürce anlatabilmesini desteklemek olmalıdır.
Cumhuriyet Gazetesi’nin editör ve yöneticilerinden
beklenen, basına servis edilen, yönlendirme içeren, duyumlara dayanan şeylere
göre değil somut verilere, delillere ve gerçeklere göre yorum yapmalarıdır. Kendileri,
Adnan Oktar Davası hakkında da yaptıkları haberin içeriğinde dosyanın
delillerini inceleyerek yorumda bulunmaları gerektiğini bilen kişilerdir. Dosyayı
incelediklerinde ise müvekkil ve arkadaşlarının masum olduklarını, bunun bir
kumpas davası olduğunu anında kavrayabilecek ferasete sahiptirler.
Üstelik, ortada suç ya da
suça ilişkin hukuki hiçbir delilin ya da somut bulgunun olmadığı, buna karşın müvekkil
ve arkadaşlarının suçsuzluklarını ve büyük bir kumpasın mağduru olduklarını ispat
eden;
·
Somut belge, bilgi, bulgu,
rapor ve delillere dayalı binlerce sayfalık savunmalar ,
·
Her biri konusunda uzman ve
kendi dalında otorite olarak kabul edilen çok değerli bilim insanları,
duayen hukukçular, akademisyenler, Türk Ceza Kanunu’nu yazan profesörler, Yargıtay
Onursal Başkan ve Üyeleri, adli bilişim uzmanları, emekli Jandarma ve Emniyet
görevlileri tarafından hazırlanan onlarca bilimsel mütalaa ve uzman
görüşleri,
Türkiye’deki tüm gazeteci ve yazarlarla birlikte Cumhuriyet
Gazetesi'nin yazar, editör ve yöneticilerine de bilgilendirme amacıyla ya bizzat
teslim edilmiş ya da çeşitli vasıtalarla ulaştırılmıştır.
Yaklaşık 1,5 yıl boyunca dava dosyasını
inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 1. Ceza Dairesi, İLK DERECE MAHKEMESİNİN TÜM HÜKÜMLERİNİ BOZMUŞTUR.
İSTİNAF MAHKEMESİ, MÜVEKKİLİN İLGİLİ SUÇ İSNATLARINDAN BERAAT ETMESİ GEREKİRKEN CEZAYA
HÜKMEDİLMİŞ OLMASINI USUL VE YASAYA AYKIRI BULDUĞUNU ÇOK DETAYLI, HAKLI VE
HUKUKİ GEREKÇELERLE AÇIKLAMIŞTIR.
NİTEKİM CUMHURİYET GAZETESİYLE BENZER
DÜŞÜNCE VE İDEOLOJİYE SAHİP, -HATTA SÖZ KONUSU DOSYADA KARŞI TARAFIN MÜDAFİSİ
OLAN- AVUKAT CELAL ÜLGEN DAHİ İSTİNAF MAHKEMESİNİN BU KARARININ YERİNDE VE
DOĞRU BİR KARAR OLDUĞUNU İKRAR ETMEKTEN GERİ DURMAMIŞTIR.
Tüm bunlara rağmen Cumhuriyet Gazetesinin
değerli yazar, editör ve yöneticilerinin, müvekkil ve arkadaşları hakkındaki haber
ve yazılarda söz konusu fotoğrafı kullanmaktaki ısrarcılıkları dahi tek başına
ön yargılı ve ideolojik bir tutum içinde oldukları imajı vermektedir. Oysa
kendilerine yakışan temel insan hakları söz konusu olduğunda her türlü ön
yargıdan uzak, ideolojik tarafgirlikten sakınan, adil, anlayışlı, hukukun üstünlüğünü
savunan bir tutumdur. Zira hukuk ve adalet “bazıları” ya da “kendinden olanlar”
için değil herkes içindir ve herkes için aynı şevk ve cesaretle savunulmalıdır.
Sadece bazıları ya da “kendinden” olanlar için savunulan haklar, bir anlamda
her zaman ihlal edilmeye mahkum edilmiş olur. İnsani haklar inancına, yaşam
tarzına, düşüncesine, etnik kökenine bakılmadan herkes için eşit olarak savunulduğunda
toplumda yerleşir ve ancak o zaman tüm vatandaşlar bu haklardan faydalanır.
Aksinde ise Cumhuriyet gazetesi çalışanları ya da arkadaşlarının da sıkça
karşılaştığı hukuk dışı uygulamalar yaygın ve yerleşik bir hale gelir ve herkes
hukuksuzlukların mağduru olur.
Cumhuriyet Gazetesi’nin değerli yazar, editör ve yöneticilerinin;
·
ODA TV ve
benzeri internet sitelerinin haksız ve hukuksuz gerekçeler ile kaç kez erişim
engeli getirilerek kapatıldığına,
·
Tanınmış gazeteci
Sayın AYŞENUR ARSLAN'ın adliye
koridorlarında uğradığı
haksızlığı ifade eden “Adalet Yok, Türkiye'de Adalet Kalmadı,” haykırışlarına,
·
HÜRRİYET GAZETESİ’nin
eski sahibi Sayın AYDIN DOĞAN’IN gazetesini bırakıp gitmek zorunda kalışına,
·
Sayın AHMET HAKAN’ın ve birçok gazetecinin evlerinin önünde darp edilişlerine,
·
Gazeteci Sayın BARIŞ TERKOĞLU'nun tutukluluğu
sebebiyle Silivri Cezaevi'nden “Duvarlar üzerime üzerime geliyor, yemek
bile yiyemiyorum” şeklindeki basına yansıyan açıklamalarına,
·
Oda TV internet
sitesinin genel yayın yönetmeni ve aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Barış
Pehlivan’ın tutuklanmasının
ardından götürüldüğü Silivri Cezaevi’ne darp edildiği iddiasına,
vb. onlarca haksız ve hukuksuz olaya bizzat kendileri de şahitken ve bunları eleştirirken, bunların çok daha fazlasını
kesintisiz 4 yıldır yaşayan müvekkil ve arkadaşlarına benzerleri yapıldığında
teşvik edici bir üslup kullanmaları vicdanları yaralamaktadır.
BİLİNDİĞİ ÜZERE ÇİFTE STANDARTLI İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR, DERİN DEVLET YAPILANMALARININ İŞİNE GELMEKTE, HATTA BU TİP KARANLIK YAPILANMALAR ÖZELLİKLE YALANA, KUMPASA,
BASKIYA, YILDIRMAYA, İFTİRAYA VE HUKUK DIŞILIĞA BİLEREK VEYA BİLMEYEREK DESTEK VERENLERDEN
BESLENİP GÜÇLENMEKTEDİR. MÜVEKKİLİN, CUMHURİYET
GAZETESİ’NİN DEĞERLİ YAZAR, EDİTÖR VE YÖNETİCİLERİNİN BU KARANLIK
YAPILARIN İSTEMEDEN DE OLSA DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK YERİNE TARAFSIZ BİR ŞEKİLDE HUKUK VE ADALETİ SAVUNACAKLARINA YÖNELİK İNANCI
TAMDIR. NİTEKİM UZUN YILLARDIR BİZZAT DERİN YAPILANMALARIN HEDEFİ VE MAĞDURU
OLAN CUMHURİYET GRUBUNA YAKIŞAN DA BU OLACAKTIR.
ÖZETLE;
Müvekkil Adnan Oktar, görüş ve inancının gereği olarak ‘Allah
yolunda karşılaşılan zorluk, zulüm ve eziyetlerin’ Müslümanlara bir ‘ceza’
değil bilakis ‘büyük bir hayır ve nimet’ olarak verildiklerini düşünmektedir.
Bu imtihanların, Kuran'ın bildirdiği üzere Müslümanların makamını yücelttiğine
ve ahiretteki mükafatlarını artırdığına inanmaktadır. Bundan dolayı da maruz
kaldığı zulüm, haksızlık ve adaletsizliklerden ötürü büyük bir manevi coşku ve onur
duymaktadır. Bu itibarla, ne söz konusu fotoğrafların yayınlanması ne de
kendisine yöneltilen iftiralar, kendince karalama ve itibarsızlaştırma çabaları
hedefine ulaşmamaktadır.
Müvekkilin Cumhuriyet gazetesine içten ve samimi çağrısı;
Demokrasiye inanan, sevgiyi ve dostluğu savunan, her düşünceye, inanca saygı
gösteren, Türkiye’nin aydınlık, modern, laik ve müreffeh olması için çabalayan
herkesin olduğu gibi Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının da derin devlet
yapılanmalarının basit yönlendirme ve oyunlarına göre değil, vicdanlarına göre
davranmalarıdır. Vicdanları üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmeyeceğine inandığı
siz değerli yazar, editör ve çalışanların hukuk ve demokrasi için yaptıklarını
takdir etmekte, aynı özen ve titizliği tüm vatandaşlarımız için de göstermenizi
temenni etmektedir.
Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.
Av. Dilara Nur Çiçek