YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE 

Gönderilmek Üzere, 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE 

DOSYA NO : 2024/365 E. 

SUNAN : Adnan OKTAR 

MÜDAFİ : Av. Mert Yetişir  

KONU : 2023/188260 no'lu soruşturma dosyası üzerinden, huzurdaki dava iddianamesiyle birebir aynı isnatlar, iddialar ve müştekiler yönünden hazırlanmış olan iddianame, (biri iki defa olmak üzere) 3 ayrı Ağır Ceza Mahkemesi ve 3 ayrı üst mahkeme olmak üzere toplam 6 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gerekçesiz bulunarak iade edilmiştir. Bu iade sürecinin, huzurdaki dava iddianamesinin geçersizliğini teyit ettiğine dair açıklamalarımızın sunumudur.  

  

AÇIKLAMALAR: 

Sayın Dairenize daha önce de delilleriyle bildirmiş olduğumuz gibi, huzurdaki dava dosyasının iddianamesi hukuki bir metin olmayıp, CMK m.170’de yer alan “olmazsa olmaz amir hükümler”in hiçbirine sahip değildir. Her ne kadar bu durum hem sanıklar hem de müdafiler tarafından duruşmalar esnasında çokça dile getirmiş olsa da “dava dosyası için özel oluşturulan ve Anayasamızın tabii hakim ilkesine aykırı teşekkül ettirilmiş atanmış heyet” bu önemli itirazlarımızı görmezden gelmiştir. 

Nitekim sanık müdafilerinden Prof. Dr. Ümit KOCASAKAL, 13.07.2020 tarihli mahkeme ifadesinde, iddianame ile ilgili şu sözleri sarf etmiştir:  

"Sayın Başkanım ve Değerli Üyeler, şimdi bizler hukukçuyuz. Magazin, dedikodu, şu, bu, bizim işimiz değil. … Şimdi iddianame adı üzerinde iddianame, BİR DEDİKODUNAME DEĞİL hiçbir şekilde olamaz. BİR VARSAYIMNAME DE OLAMAZ, soyut beyanlara dayanamaz, söylentilere dayanamaz. Nitekim bunu CMK'nın 170. maddesinde açıkça görebiliyoruz. Soruşturma evresinde diyor toplanan deliller, altını çiziyorum, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşuyorsa savcılık bir iddianame düzenler. Bu da bize gösteriyor ki SÖYLENTİLER, MAGAZİN, DEDİKODU HUKUKUN İŞİ DEĞİL. Benim işim de değil, sizin işiniz de değil Sayın Başkanım. Ve mevcut delillerle ilişkilendirilerek gösterilir, diyor…  

CMK anlamında hakkında ciddi söylüyorum açılmış bir dava yok. Bu kadar net söylüyorum, basitinden söyleyeyim bir cümleyle mesela cinsel isnatlarda savcılık hiçbir şey söylemiyor. Olduğu gibi müşteki beyanlarına yer vermiş. O zaman İDDİANAMEYİ MÜŞTEKİLER DÜZENLEMİŞ OLUYOR." 

Benzer ifadeleri Prof. Dr. Ahmet GÖKÇEN de yine aynı duruşmalarda dile getirmiştir. Müdafilerin bu beyanlarının sebebi ise; ilgili iddianamede TCK’yı ilgilendirmeyen anlatımların, algı oluşturularak “sanki suç varmış” gibi yansıtılması ve bu sinsi algı oyununun duayen hukukçular tarafından tespit edilmiş olmasıdır. 

Bunun yanı sıra iddianame vasfı taşımayan metinle, usul ve yasaya aykırı olacak şekilde verilen cezaların tamamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. CD tabii hakim heyeti tarafından usul ve esastan olacak şekilde 400 sayfalık gerekçeli kararla bozulmuş ve iddianamenin hukuk dışı uygulamalar içerdiği hukuki dille eleştirilerek anlatılmıştır. 

Bu aşamada yaşanan yeni bir gelişme, argümanlarımızın ve savunmalarımızın ne kadar doğru ve haklı olduğunu ortaya koymuştur. 

Şöyle ki; yargılama devam ederken, geçmişte firari olup sonradan yakalanmış olan sanıklar için Cumhuriyet savcılığı, 2019/313 esas no’lu iddianameyle birebir aynı olan iddianameyi 2023/188260 no'lu soruşturma dosyası üzerinden yeniden hazırlamıştır. İddia ve isnatların, hatta müştekilerin aynı olduğu bu iddianameyi kabul edilmesi amacıyla mahkemeye iletmiştir. İddianame, ilk olarak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gitmiştir. 

Ancak, anılan bu yeni iddianame İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından;  

  1. Eski dosya ile birleştirilmesi zorunlu olmadığı, 

  1. Sanıklara yüklenen suçların genel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılması gerektiği, 

  1. Direkt İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne hitaben iddianame düzenlemenin Tabii Hâkim İlkesi ile bağdaşmaması gerekçeleriyle İADE EDİLMİŞTİR. 

Bu iade kararına savcılık itiraz etmiş, İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi ise verilen bu iddianame iade kararının doğru olduğunu belirterek savcılığın itirazının reddine karar vermiştir.  

Ardından savcılık, anılan iddianameyi genel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’ne tevzi etmiş ve iddianame İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne isabet etmiş ise de İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi; 

  1. Benzer dava olduğu için yetkili mahkemelerde açılması gerektiği, 

  1. Kaçakçılık ve Sahtecilik suçları içerdiği için tefrik edilmesi gerektiği, 

  1. Zaten açık olan diğer kaçakçılık dosyası ile birleştirme talepli iddianame düzenlenmesi gerektiği, 

  1. Yakalanmamış firarilere dava açıldığı, 

  1. Örgüt suçunun temadi eden suç olması nedeniyle şüphelilerin yakalanmadan iddianame düzenlenemeyeceği, 

Gerekçeleriyle iddianameyi İADE ETMİŞTİR. 

Savcılıktan itiraz üzerine iade kararını değerlendiren İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi de bu haklı iade sebeplerini doğru bularak SAVCILIĞIN İTİRAZINI REDDETMİŞTİR.  

Bunun ardından savcılık tarafından tefrik işlemleri yapılmış ve dosya tekrar İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiştir. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu defa, tefrik edildikten sonra kalan suçlar bakımından ayrı dosyadan açılmak istenen davanın mahkemelerinde açılmak istenmesinin doğal hakim ilkesine aykırı olduğunu belirterek, genel tevziye tabi olacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini gerekçe göstererek tekrar iddianameyi İADE ETMİŞTİR.  

Savcılık, mahkemenin, ilk iade gerekçesinde olmayan sebeple iddianameyi iade ettiğini belirterek itiraz etmiş, ancak İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, bu itirazı yeniden REDDETMİŞTİR.  

Bunun üzerine çeşitli düzenlemeler yapılmış olarak tekrar genel tevzi olan iddianame, bu kez İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne isabet etmiştir. 

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi ise aşağıda yer alan şu çok önemli gerekçelerle, ilgili iddianameyi OY BİRLİĞİ ile İADE ETMİŞ ve İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi de bu iade sebeplerini haklı bularak savcılığın son itirazını KESİN olarak reddetmiştir.  

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin iddianame iade gerekçeleri aynen şöyledir; 

“…belirtmek gerekir ki mahkememize tevzi edilen İDDİANAMEDE ŞÜPHELİLERE YÜKLENEN OLAYLAR ANLATILMAMIŞTIR. CMK 170/4 maddesi 'iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır' düzenlemesi içermektedir. İDDİANAME METNİNDE MAHKEMENİN YARGILAMADA SINIRLARINI ÇİZECEĞİ YARGILAMA YAPMAYA ELVERİŞLİ BİR ANLATIM BULUNAMADIĞINDAN REDDİ GEREKMİŞTİR… MAHKEMEMİZE YERLEŞİK YARGI UYGULAMALARI YOK SAYILARAK AÇILMAK İSTENEN İDDİANAMENİN CMK 170/3 MADDE GEREĞİNCE İADESİNE karar vermek gerekmiştir.”  

Açıkça görüldüğü üzere, 2019 yılından beri tüm sanıkların ve müdafilerin “algıyla ceza verilmeye çalışılıyor, TCK'yı ilgilendirmeyen anlatımlarla define arar gibi suç aranıyor, bu metin ancak varsayımname” olur şeklindeki açıklamalarını, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi çok açık şekilde dile getirmiştir. Böylelikle;  

  1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. CD tabii hakim heyeti,
  2. İstanbul 30. Ağır Ceza mahkemesi,
  3. İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi,
  4. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi,
  5. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi,
  6. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi,
  7. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi

kararlarıyla da iddianamenin, iddianame vasfı taşımadığı ortaya konulmuştur. 

İddianamenin hiçbir mahkeme tarafından kabul edilmemesinin ardından, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için başvuru yapılmış ve karar Yargıtay'a bırakılmış; Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise, davaya bakma görevini İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne vermiştir. Bu kesin karar sonrasında İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul etmek zorunda kalmıştır.  

Sayın Yüksek Dairenizde temyiz incelemesinde olan cezaya konu davanın iddianamesi hakkında, toplamda 700 küsur usulden ve esastan bozma gerekçesiyle BAM 1. Ceza Dairesi tarafından ve ardından yukarıda yer alan 6 farklı mahkeme tarafından, iddianamenin cezaya konu metinler içermediği ve hukuka uygun olmadığı konusunda verilmiş 6 ayrı ağır ceza mahkemesi kararıyla bir ittifak vardır. 

Görülebildiği gibi, huzurdaki dava iddianamesinin hukuka uygun gerekçeler içermediği gerçeği, sadece bizim iddiamız değildir. İstinaf ve ağır ceza mahkemeleri tarafından resmen tespit edilmiş bir gerçektir.  

Anlatılan tüm bu sebepler ve Sayın Yüksek Dairenizce tespit edilecek sair sebeplerle, temyiz incelemesinde bulunan dava dosyası hakkında beraat kararı verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.28.02.2024 

Adnan Oktar müdafi,  

Av. Mert Yetişir 

 

Daha yeni Daha eski