YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere,
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO : 2024/365 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİ : Av. Mert YETİŞİR
KONU : Müvekkil Adnan Oktar'a yönelik kumpasın kurgulayıcılarının, devleti adeta acz içinde göstermeye çalışan söylem ve eylemleri ile ilgili tedbir alınması gerektiğine dair dilekçemizin sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
6 yıllık yargılanma sürecini yakından takip edenler çok iyi göreceklerdir ki, Adnan Oktar davası hakkında yargı mercilerinin tam olarak karar aşamalarında, belli bir güruh, belli bir basında, hemen devreye girerler. Bu kişiler, genellikle toplum içinde de pek sevilmeyen, çoğunlukla öfke, nefret, iftira ile hareket eden, kalite seviyesi düşük olan ve yalan söyleme alışkanlığı bakımından birbirlerine benzeyen kişilerden oluşmaktadırlar. Bunlar, çıktıkları kanallarda veya sosyal medyada genellikle hep birbirlerinin sözlerini tekrarlayan, yıllarca hep aynı yalanları söyleyen birkaç kişiden ibarettir. Gündem oluşturmak istediklerinde, para ile tuttukları basını kullanarak, TV kanalları, yazılı basın veya sosyal medyada görünür olurlar. 6 yıldır yargının her karar aşamasında aynı yüzler, aynı TV kanallarına çıkar, aynı yalanları sıralar, aynı öfkeli sözleri söylerler.
Bu kişiler, aslında, müvekkil ve arkadaşlarına yapılan KUMPASIN, KENDİ KURGULARI OLDUĞUNU ifşa edip durmaktadırlar.
Bu kişiler, müvekkil ve arkadaşları hakkında ADİL BİR KARAR ÇIKACAK diye sürekli korku yaşayan kişilerdir. Husumetleri uğruna, MÜVEKKİLİN ÖLMESİNİ DİLEYECEK KADAR öfke ve kin ile hareket etmektedirler.
Müvekkil ve arkadaşları bakımından böyle insanların varlığı ŞAŞIRTICI DEĞİLDİR. Çünkü müvekkile göre, Allah'ı anlatan, doğru yola çağıran, evrim teorisi gibi Allah inancına savaş açmış inanışları ortadan kaldıran ve İslam'ın güzelliğine insanları davet eden tüm tebliğciler, böyle husumetlilerin saldırılarıyla karşılaşmışlardır. Bu, onlar için beklenen bir şeydir. ŞAŞIRTICI OLAN ŞEY, açıkça ölüm tehditleri savuran, devlet kurumlarını ve çalışanlarını dahi tehdit etmekten çekinmeyen, iftira ve yalan ile kamu personelini töhmet altında bırakan, şantaj yöntemleriyle yargının doğru karar vermesini engellemeye çalışan, doğrudan basında devletin kurumlarını şikayet ederek DEVLETİ ACZ İÇİNDE GÖSTERMEYE ÇALIŞAN kişilere karşı DEVLETİN SAVCILARININ SESSİZ KALMASIDIR.
Müvekkile yıllardır şiddetli husumet duyan Fırat Develioğlu ve Özkan Mamati adı verilen şahıslar, şu anda parayla tutulan bazı kanallarda ve sosyal medyada aktif olarak bu tehdit ve şantaj yöntemini kullanarak açıkça müvekkili de devleti de tehdit etmektedirler. Parayla iftira yayın yapmayı maalesef kabul etmiş olan bir kısım kanallar ve bir kısım sunucular yoluyla, tüm kamuoyunu adeta parmaklarında oynatarak devlet adamlarını mağdur etmekten çekinmemektedirler. Devlet adamlarını, kamu personelini doğrudan hedef göstererek iftira atmakta, ağızlarına geleni rahatlıkla basında sarf edebilmekte, tertemiz devlet görevlilerine kara leke sürmektedirler. Ancak BU KİŞİLERE KARŞI HİÇBİR TEDBİR ALINMAMAKTADIR.
Bu kişiler sadece basında suni gündem oluşturarak yargıya dahi müdahale etme gücünü kendilerinde görebilecek hale gelmişlerdir. Yargıya müdahalelerine, hakimleri ve savcıları açıkça tehdit etmelerine ses çıkarılmayınca, gitgide dozaj artmakta, bir kısım kiralık basın tarafından infial ortamı oluşturulmakta ve bunun sonucunda 30 yıllık kıymetli hakimler ve savcıların görev yerleri dahi değiştirilmektedir.
Bu kişiler, son dönemlerde müvekkil hakkında olmadık söylemleri yaymak için yine aynı kiralık basını kullanmakta ve müvekkilin cezaevinde farklı muamele gördüğüne dair infial oluşturmaktadırlar. Bunu, para karşılığı haber yapan yerlerin tümünde dile getirmekte ve bu yolla sahte bir gündem oluşturmaktadırlar. Bunu yaparak, Türkiye'nin tüm cezaevlerinde tüm mahkumlara yapılan uygulamaları sadece müvekkile has uygulanıyormuş gibi göstermeye çalışarak, müvekkil cezaevinde sanki herkesten farklı bir muamele görüyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışmakta ve bu yolla cezaevi yönetimini, oradaki devlet görevlilerini töhmet altında bırakmaktan çekinmemektedirler. Orada görevli insanlar huzursuz edilmekle kalmamakta, bu konuda açıklama yapmak zorunda bırakılmaktadırlar. Birkaç iftiracının basın infialiyle, işini dürüstlükle yapan devlet görevlisinin açıklamalar yapmak zorunda bırakılması içler acısı bir durumdur. Bu husumetlilerin yalanları yüzünden cezaevi müdürlerinin, hatta Sayın ADALET BAKANIMIZIN bile kanal kanal dolaşıp açıklama yapmak zorunda bırakılması, iddiaların doğru olmadığını izah etmek mecburiyetinde kalması, ŞAŞIRTICI BİR HUSUSTUR. BU İNSANLAR NEDEN BU KADAR KALE ALINMAKTA, NEDEN KANAL KANAL ÇIKIP KONUŞMALARINA İZİN VERİLMEKTE, YARGI VE DEVLET BİRİMLERİ ÜZERİNDE UYDURULMUŞ YALANLAR ÜZERİNDEN NASIL BASKI KURABİLMEKTE VE KAMU GÖREVLİLERİNİ, SAVCILARI, HAKİMLERİ, HÜKÜMET YETKİLİLERİNİ NASIL BÖYLESİNE PERVASIZCA TEHDİT EDEBİLMEKTEDİRLER?
Devleti açıkça acz içinde gösteren bu husus konusunda DEVLETİMİZ NEDEN HALA TEDBİR ALMAMAKTADIR?
Bu kişiler, müvekkil Adnan Oktar'a HUSUMET DUYDUKLARINI, bu konuyu KAFAYA TAKTIKLARINI, hatta müvekkilin ÖLMESİNİ İSTEDİKLERİNİ alenen dile getiren kişilerdir. Husumet bu değilse nedir? Adnan Oktar davası bu husumetlilerin yalanları üzerine kurulu olduğuna göre, kumpas, bu değilse nedir?
Müvekkil ve arkadaşlarının suçsuz olduklarını bile bile yargılanmalarını ve hapiste kalmalarını isteyen bir kısım kişiler, bu iki kişiyi hangi sıfatla bu kadar rahat kullanabilmektedirler? Bu kişiler, kiralık basın üzerinden algı oluşturma yöntemini iyi bildiklerinden yalanla Türkiye gündemine yön vermeyi öğrenmişlerdir. Ancak bu büyük bir tehlikedir; çünkü bu kişiler artık, tehdit yoluyla devlet birimlerine istediklerini yaptırmanın konforuna varmışlardır. Korkarız ki bunun önü arkası kesilmeyecektir. Bu kişiler, başıboş bırakıldıklarından, asılsız mesnetsiz iddialarla devletin hakimlerini, savcılarını, devlet kurumlarındaki müdürleri, çalışanları istedikleri gibi tehdit etmeye devam edeceklerdir.
Takdir edersiniz ki bir hakim, savcı, müdür kolay yetişmemektedir. Bu makama gelmek, özen, çaba, birikim ve özveri gerektirir. İlkokul mezunu bir adamın, hiçbir delil sunmadan, sadece KİRALADIĞI BASINI KULLANARAK uydurmalar üzerinden DEVLETİ TÖHMET ALTINDA BIRAKMASI devlet adına vahim bir tablodur. Yargı mensuplarının yerlerinin değiştirilmesi, devlet kurumlarında müdürlerin görevlerinden alıkonulmaları, hepsinin üzerinde baskı ve dayatma kurulması bu iki kişinin ağzından çıkan sözlere göre nasıl gerçekleşebilir; anlamak mümkün değildir?
Müvekkil ve arkadaşları, kendilerine yönelik bu girişimlerin sonuçsuz geçici ataklar olduğundan, kısa bir zaman sonra iftiracılara karşı kesin ve mutlak bir zafer içinde olacaklarından, tüm tuzakların bozulacağından OLDUKÇA EMİNDİRLER. Bu süreçleri fazla dikkate almamaları, kendilerini tehdit eden bu husumetlilere ehemmiyet vermemeleri bundandır. Ancak bu konu asıl olarak, devletimiz bakımından büyük bir önem arz etmektedir. Kendisini devlet üstü görme cüretini yaşayan kişilere yönelik gerekli tedbirlerin alınmasının oldukça önemli olduğu kanaatindeyiz. Elbette takdir, sayın savcılarımızın ve hakimlerimizindir.
Tüm bu hususları Sayın Dairenizin takdirine sunar, bilgilerinize arz ederiz.29.02.2024
Adnan Oktar müdafi,
Avukat Mert Yetişir