YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE 

Gönderilmek Üzere, 

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE 

DOSYA NO : 2024/365 E. 

SUNAN : Adnan OKTAR 

MÜDAFİ : Av. Mert YETİŞİR 

KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, Mehdi inancına sahip bir insan olarak, zuhurunda silahların tümünü yok edecek olan Mehdi'nin izinden gittiğini, dolayısıyla silahı asla sevmeyen bir topluluk olarak kendisine ve arkadaşlarına silahlı örgüt yakıştırmasının yapılmasının sinsi oyunun parçası olduğunu açıkladığı dilekçesinin Sayın Dairenize sunumudur.  

  

AÇIKLAMALAR: 

Müvekkil Adnan Oktar, zuhurunda silahların tümünü yok edecek ve yeryüzüne barış ve esenlik getirecek olan Mehdi'nin varlığına ve gelişine inanan bir kişi olarak, dünyanın kurtuluşuna vesile olacak Mehdi'nin izinden gitmeyi kendine düstur edinmiştir. Hal böyleyken, müvekkil ve arkadaşlarının silahı sevip tercih etmelerinin bir anlamı yoktur; dahası bu durum yıllardır savundukları ideolojiye aykırıdır. Müvekkilin konuyla ilgili dilekçesini aşağıda Sayın Dairenizin takdirine sunuyoruz: 

 

  

Silah, Hiçbir Zaman Hoşlandığımız Bir Şey Olmamıştır; Arkadaşlarımızın Edindiği Az Sayıda Ruhsatlı Silah,  
Devletin Emrini Yerine Getirmek İçindir 

40 yıldır gerçekleştirdiğim çalışmalarımda ve konuk olduğum canlı yayınlardaki sohbetlerimde, sürekli olarak sevgi ve barışın güzelliğini ve iyilerin birlikteliğinin yeryüzünde güzelliği yaygınlaştıracak büyük bir güç olacağını anlattım. Allah'ın kainatı sevgi için yarattığını, cennette sevginin hakim olduğunu, bu sebeple cennette ağaçların bile dans ettiğini, dünyaya da bu sevgi ortamının mutlaka geleceğini açıkladım. Hem İslami kaynaklardan hem de Kitab-ı Mukaddes'ten Hz. Mehdi'nin gelişinin müjdelerini verdim ve insanların ümitsizlik içinde olduğu bir dönemde onlara bir ümit ışığı gösterdim.  

Yayınlarımın gerçekleştiği ve kitaplarımın geniş bir çevrede takip edildiği dönemde, insanlar aradıkları sevgi ışığını görmüş ve yeniden ümitvar olmuşlardı. O dönemde, sevgiye inanan ve kalbinde iman yeşeren çok kişi olmuştu. Bu elbette benim şahsi başarım değildi. Bu, böyle bir güzellik için Allah'ın beni vesile kılmasıyla mümkün oldu.  

Önümüzde sıkıntılı yıllar olduğunu fakat sonrasında silahların terk edileceği, savaşların duracağı, yeryüzüne barış adalet ve mutluluğun geleceği, suç işlenmeyeceği, hapishanelerin kapanacağı, insanların birbirlerine sevgi ve dostluk ile bağlı olacağı bir altın çağın geleceğini sürekli olarak anlattım ve insanlara bu güzelliklerin müjdesini verdim. Şu anki zor yaşam şartlarında, insanlar sevgi ve ümitlerini yitirmişken, sevginin mümkün olabileceğini, kardeşliği ve merhameti canlı tutmak gerektiğini sürekli olarak anlattım. Bu sebeple her gün sosyal medyada sevgi etiketlerini teşvik ettim. İslam dininin, nefret, öfke, vahşet dini olmadığını, tam tersine sevgi, estetik ve esenlik dini olduğunu ısrarla ve defaatle Kuran ayetleriyle gösterdim.  

Ben ve arkadaşlarımın o dönemde böyle büyük bir sevgi devrini açmış olmamız, Türkiye çapında büyük güzelliklere vesile olmuştu. İşte bu uyanış, sevgisizliği isteyenlere çok ağır geldi.  

40 yıl boyunca sevginin ve barışın güzelliğini anlatan bana ve arkadaşlarıma, bu kumpas kurgusu içinde "silahlı örgüt" suçlamasının yapılması tarifi zor bir akıl tutulmasıdır. Silahı bizlere yakıştıran zihniyet, belli ki bizleri hiç tanımadan ya da "ya tutarsa" mantığıyla bu kurguyu yapmıştır. İdeallerimize, yaşam şeklimize, savunduğumuz değerlere ve inancımıza tamamen ters düşen bu iddia, "istenmeyenlere örgüt suçu at; hapiste çok tutmak istersen silahlısından olsun" şeklinde günümüzde sıklıkla uygulanan sindirme yöntemi nedeniyle dava dosyamızda yer almıştır.  

Tüm bunlar ışığında, aslında tüm Türkiye'nin çok iyi bildiği gerçekleri burada tekrarlama ihtiyacı hasıl olmuştur.  

BİZLER SİLAHTAN HİÇ HOŞLANMADIK; HİÇBİR ZAMAN DA HOŞLANMAYIZ. Silah, bizim inandığımız BARIŞ TEMELLİ GERÇEK İSLAM ANLAYIŞIYLA TABAN TABANA ZITTIR. Savunduğumuz Mehdi inancı, silahı ve savaşları ortadan kaldıran bir inançtır. Dolayısıyla, silahların yok edilmesini isteyen bir anlayışı savunurken silahlı örgüt olarak anılmak, şiddetli derecede abesle iştigaldir.  

Vatanı bölmeye yönelik faaliyet yürüten PKK, IŞİD, DHKP-C gibi 10'a yakın terör örgütü, kanlı ideolojilerini çökertmeye yönelik yaptığım ilmi ve kültürel faaliyetlerim nedeniyle tarafıma ölüm tehditlerinde bulunmuşlardır. Emniyet birimleri tarafından, bu terör örgütlerinin bazılarının infaz listesinde ismimin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple hakkımda KORUMA KARARI çıkarılmıştır. Tüm bunların yanı sıra, benim talebim olmamasına rağmen korunmam için, dönemin mülki amirliği tarafından şahsıma RUHSATLI SİLAH VERİLMESİ TEKLİF EDİLMİŞ ancak teklif tarafımca REDDEDİLMİŞTİR. Bütün bunlar, burada ifade ettiğim düşünce ve inanç yapısında samimi olduğumu teyit eden unsurlardır.   

Arkadaşlarımızın bazılarında ruhsatlı silahlar olduğu doğrudur (ve sayıları oldukça azdır). Kendi kişisel işleri bakımından silah alanları müstesna tutarsak, arkadaşlarımızın ruhsatlı silah almaları -mahkemede de belirttikleri gibi- devletimizin tavsiyesine uyma amaçlıdır. Silahların bir kısmının, tüfeklerin ise tamamının 2016 yılındaki darbe girişimi SONRASINDA alınmış olduğunu tekrar dikkatinize sunmak isterim. Halkın milli iradeyi sokaklarda koruması sonucunda hem Cumhurbaşkanı danışmanının hem de İçişleri Bakanımızın silahlanmayı TEŞVİK EDEN açıklamaları, bu sebeple silah ruhsatı alımlarını KOLAYLAŞTIRMALARI, o dönem bizim için DEVLETİN EMRİ OLARAK ADDEDİLMİŞTİR.



Tüm bunların ötesinde, tüm silahların ruhsatlı olması, zaten devletin o kişiye itimadını temsil ettiğinden, başlı başına bir güvenilirlik göstergesidir. Silahların hiç kullanılmamış olması, hatta bir kısmının demonte olarak kutularda durması, ruhsatlı silahların sadece bu emri karşılamak için alındığının bir diğer kanıtıdır.  

Aşağıda, Hz. Mehdi'nin gelişiyle tüm silahların ortadan kalkacağı, savaşların sona ereceği ve yeryüzünün barış ve huzurla dolacağı ile ilgili hadisleri ve Tevrat ve İncil kaynaklarından açıklamaları Sayın Dairenizin takdirine sunuyorum: 

İslam kaynaklarından bölümler: 

İnsanlar, bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi, Hz. Mehdi (as)'ın çevresinde toplanırlar. (Hz. Mehdi (as)) Daha önce zulümle dolu olan dünyayı, adaletle doldurur. Adaleti o denli olur ki, uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz ve BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. Dünya, adeta asrı saadet devrine geri döner. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 29, 48)  

Hz. Mehdi (as), Peygamber (sav)'in yolunda gidecek, UYUYAN KİŞİYİ UYANDIRMAYACAK, KAN DA AKITILMAYACAKTIR. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, Pamuk Yayınları, Kıyamet Alametleri, sf. 163)  

(Hz. Mehdi (as)) zamanında NE BİR KİMSE UYKUSUNDAN UYANDIRILACAK, NE DE BİR KİMSENİN BURNU KANAYACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 44)  

Ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat edenler, (Kabe civarındaki) rükun ve makam arasında biat ederler. UYUYANI UYANDIRMAZ, ASLA KAN DÖKMEZLER. (El-Heytemî, El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)  

Bu (Emir) de (Hz. Mehdi (as)) insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)  

Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o (Hz. Mehdi (as)) geldikten sonra ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 20)  

Hz. Mehdi (as)'ın zamanında ADALET O KADAR BOL OLACAK Kİ, zorla alınan her mal sahibine geri iade edilecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 23)  

Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı (Hz. Mehdi (as)'ı) gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, o YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAK. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)  

Hz. Mehdi (as) bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi, onu doğruluk ve adaletle doldurur. (Süneni-i Ebu Davud, 5/93)  

Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) ADALETİ HER YERİ KAPLAYACAK ve insanlar arasında Hz. Peygamber (sav)'in sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. Hatta birisinden, mala ihtiyacı olan kim varsa çağırmasını söyleyecek, o kişi emrini yerine getirdiğinde, sadece bir kişi gelecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 20)  

Kap su ile dolduğu gibi YERYÜZÜ BARIŞLA DOLACAKTIR. Hiçbir kimse arasında bir DÜŞMANLIK KALMAYACAKTIR ve BÜTÜN DÜŞMANLIKLAR, BOĞUŞMALAR, HASETLEŞMELER MUHAKKAK KAYBOLUP GİDECEKTİR. (Sahih-i Müslim, 1/136)  

... Cenab-ı Hak İslam'ı nasıl bizimle başlatmışsa, onunla (Hz. Mehdi (as) ile) sona erdirecektir. Nasıl, Bizimle onlar aralarındaki şirk ve adavetten (husumet ve düşmanlıktan) kurtulmuş ve kalplerine ülfet (dostluk) ve muhabbet (sevgi) yerleşmişse, (Hz. Mehdi (as)'ın gelişi ile) yine öyle olacaktır. (Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri, Celalettin Suyuti, sf. 20)  

... Onun (Hz. Mehdi (as)) döneminde İYİ İNSANLARIN İYİLİĞİ ARTAR, KÖTÜLERE KARŞI BİLE İYİLİK YAPILIR. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 17)  

Musevi kaynaklardan bölümler: 

O zaman adalet çöle dek yayılacak, doğruluk meyve bahçesinde yurt bulacak. (Yeşaya, 32:16)  

[Hz. Mehdi (as) döneminde] bütün milletler... artık hırsızlık ya da zulüm yapmayacaklar. (Maimonides, Mişna Tora, Sanhedrin 10:1)  

Mesih döneminde [Altınçağ'da] dürüst bir topluluk öne çıkacak; iyilik ve akıl hakim olacak. (Maimonides, Mişna Tora, Sanhedrin 10:1)  

... Önderler adaletle yönetecek. Her biri rüzgara karşı bir sığınak, fırtınaya karşı bir barınak, çölde akarsu, çorak yerde gölge salan büyük bir kaya gibi olacak. (Yeşaya, 32:1-2)  

... Son günlerde... Rab birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek... ULUS ULUSA KILIÇ KALDIRMAYACAK, SAVAŞ EĞİTİMİ YAPMAYACAKLAR ARTIK. (Yeşaya, 2:2- 4; Mika, 4:1-3)  

Savaş arabalarını Efrayim'den, atları Yeruşalim'den (Kudüs'ten) uzaklaştıracağım. SAVAŞ YAYLARI KIRILACAK... (Zekeriya, 9:10)  

O dönemde açlık ya da savaş, haset ya da düşmanlık olmayacak... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)  

... ÜLKEDEN YAYI, KILICI, SAVAŞI KALDIRACAĞIM, güvenlik içinde yatıracağım onları. (Hoşea, 2:18)  

... Ülkenize barış sağlayacağım. KORKU İÇİNDE YATMAYACAKSINIZ... SAVAŞ YÜZÜ GÖRMEYECEKSİNİZ. (Levililer, 26:5-6)  

"... Topladıkları SİLAHLARI YAKACAKLAR. Küçük büyük kalkanları, yayları, okları, sopaları, mızrakları ateşe atacaklar... Yakmak için silahları kullanacaklar..." Egemen Rab böyle diyor. (Hezekiel, 39:9-10)  

... İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar... (Yeşaya, 2:4; Mika, 4:3)  

Halimler dünyayı miras alacak, derin bir huzurun zevkini tadacaklar. (Mezmurlar, 37:11)  

"Kurtla kuzu birlikte otlayacak, aslan sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak... Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek." böyle diyor Rab. (Yeşaya, 65:25)  

Mesih [Hz. Mehdi (as)] döneminde... savaşlar olmayacak ve bir millet diğer bir millete kılıç kaldırmayacak... (Maimonides, Mişna Tora, Sanhedrin 10:1)  

İncil'den bölümler: 

Kurtarıcımız tek Allah, sizi düşmekten alıkoyacak, büyük sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. (Yahuda'nın Mektubu, 1:24)  

Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. ARTIK ÖLÜM OLMAYACAK. Artık NE YAS, NE AĞLAYIŞ, NE DE IZDIRAP olmayacak..." (Vahiy, 21:4)  

Artık hiçbir lanet kalmayacak... Artık gece olmayacak. Çıra ışığına da güneş ışığına da gereksinmeleri olmayacak... (Vahiy, 22:3-5)  

... Allah gözlerinden bütün yaşları silecek. (Vahiy, 7:17)  

NE MUTLU BARIŞI SAĞLAYANLARA! Çünkü onlara Allah kulları denecek. Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır." (Matta, 5:1-11)  

Bizler, ahir zamanı yaşıyoruz ve Mehdi devrindeyiz. Hadislerden yola çıkarak yıllardır anlattığım ve savunduğum Mehdi'nin zuhuru inancını hala taşımaktayım ve Allah'ın izniyle arkadaşlarımla birlikte Hz. Mehdi'yi görebilme ve onun vesilesiyle oluşacak altın çağa yetişebilme umudu ve isteğindeyim. Hal böyleyken, kendimizi, zuhuru ile yeryüzüne barış getirecek ve ilk iş olarak silahları ortadan kaldıracak olan Mehdi'nin öğrencileri olarak addetmişken, "silahlı bir örgüt" olarak yargılanmamız, anlattığımız ve inandığımız her şeye terstir. UYDURULMUŞ BÜYÜK BİR YALANDIR. Aslında bunu, başta sayın hakimlerimiz olmak üzere herkes çok iyi bilmektedir. Dosyamıza hukuki mütalaa sunan değerli duayen hukukçuların ve BAM 1. Ceza Dairesi hakimlerinin zahmetsizce ve açıkça gördükleri bu sarih gerçeği, yerel mahkeme hakimlerinin görmemesi kuşkusuz ki mümkün değildir. Oynanan bu oyunun bir an önce sonlandırılması ve insanlarımız, hayatın bu zor şartlarında ümitlerini yitirmeden, kendilerine ve devletlerine güvenleri zedelenmeden sevginin ve ümidin tekrar yaygınlaştırılması dileğimizle, bilgilerinize arz ederim.  

  

Sonuç:  

Müvekkilin yukarıdaki görüşlerini Sayın Dairenizin takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.07.02.2024 

Adnan Oktar müdafi,  

Av. Mert Yetişir 

  

Daha yeni Daha eski