YARGITAY (İLGİLİ) CEZA DAİRESİ’NE

Gönderilmek Üzere,

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE

DOSYA NO              : 2023/310 E., 2023/494 K.

SUNAN                     : Adnan OKTAR

MÜDAFİ                   : Av. Mert YETİŞİR

KONU                        : Müvekkil Adnan Oktar'ın, İsrail ile yapmış olduğu görüşmelerin amacını ve hayırlı sonuçlarını izah ettiği ve buna dayanarak şu an devam eden İsrail-Gazze çatışmalarını yorumladığı dilekçesinin sunumudur.

 

AÇIKLAMALAR:

Müvekkil Adnan Oktar, İsrailli haham ve siyasetçileri A9 TV'de konuk etmesi ve barış adına attığı adımlar nedeniyle 6 yıl boyunca haksız suçlamalarla karşı karşıya kalmış ve sonunda o suçlamalardan beraat etmiştir. Bu suçlama, aslında başlı başına bu davanın nasıl bir kumpas üzerine kurgulandığının açık delilidir. Bugün Ortadoğu'da gelişen olaylar, müvekkilin barış çabalarının geçmişte nasıl sonuç verdiğini, şu an ne kadar gerekli olduğunu ortaya çıkarmakta, müvekkilin neden engellendiği ve faaliyetlerinin neden ve kimler tarafından durdurulduğuna dair de ipuçları vermektedir.

Müvekkilin konuyla ilgili açıklamalarını Sayın Dairenize sunuyoruz:

 

Gazze'de Ölen Çocuklar ve Kola Döken Müslümanlar

7 Ekim 2023 günü Hamas militanları Güney İsrail sınırlarından içeri girerek Aksa Tufanı isimli bir harekat başlattı. Hamas'ın ilk kamuoyu açıklaması, Hamas'ın askeri kanadının lideri Muhammed Deif tarafından internette yayınlanan on dakikalık kayıtlı bir mesajla yapıldı. Bu belgede Deif, "El-Aksa Tufanı Operasyonu"nun başladığını ilan etti ve Filistinlileri ellerindeki silahlarla İsrail yerleşimlerine saldırmaya çağırdı.

2023 İsrail-Gazze savaşı böyle başladı ve şu an harabe haline gelen Gazze'de çocuklar ölmeye devam ediyor.

Hamas, başlattığı bu saldırı sırasında, kendisine Müslüman ülkelerden destek geleceğinden muhtemelen emindi. Fakat ilk başta destek görmediği gibi, İsrail'den şiddetli bir karşı saldırı geldiğinde de, Gazze'nin neredeyse her yeri yıkıldığında da, 5000 masum çocuk öldüğünde de İslam ülkelerinden hiçbir karşılık bulamadı.

Peki İslam ülkeleri liderleri bu saldırılar karşısında ne yaptı?

İsrail'i KINADILAR.

İsrail'in çok büyük hata yaptığını, savaş suçu işlediğini söylediler.

Bu saldırıların karşılık bulması gerektiğini söylediler. Artık sabrın kalmadığını söylediler.

Müslümanlar ise;

İsrail ve Amerikan BAYRAKLARINI YAKTILAR.

Yerlere KOLA DÖKTÜLER. Amerikan kahve firmalarında MÜŞTERİLERİN KAHVELERİNİ DÖKTÜLER.

DOLAR YAKTILAR.

İsrail saldırılarını protesto ettiler.

Mitingler düzenlediler. Mitinglerde insanlar yüzlerini FİLİSTİN BAYRAĞI RENKLERİNE BOYADILAR.

Gazze direnişini takdir ettiler.

Ölen çocukların anısına GÖKYÜZÜNE BALON BIRAKTILAR.

İslam İşbirliği Teşkilatı ise;

Olağanüstü toplandı.

Saldırıları KINADILAR.

İsrail-Gazze sorununun tarihçesini anlattılar.

Ülke temsilcilerinin söylediklerini toplantı notu haline getirdiler.

Notları tüm üyelere dağıttılar.

Birkaç gün sonra dağıldılar.

Tüm bunlar olurken Gazze'de çocuklar ölmeye devam etti ve Müslümanların büyük bir kısmı halen sadece yerlere kola dökmekle meşgul. Koskoca İslam alemi, Müslüman kardeşleri için, dahası barış için HİÇBİR ŞEY YAPMADAN, olan bitenleri izliyor. Bugün Türkiye'deki Müslümanlara bir saldırı olsa, 5 milyar Müslümanın aynı umursamazlıkla olan bitenleri seyredeceği anlaşılıyor. Dünyada Müslümanların ittifakına, koruyuculuğuna, barış için mücadelesine dair hiçbir girişim söz konusu olmuyor.

 

Oysa ittifak, Allah'ın Kuran'daki emridir:

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Ayette belirtildiği gibi, gerçek bir ittifak olmayınca, Müslüman aleminde işte böyle bir fitne ve bozgunculuk yaşanıyor. Allah, ayette işaret ettiği gerçeği yaşatıyor.

Ama İslam ülkeleri yine de harekete geçmiyorlar. Pek çoğu, kendi menfaatlerinin peşinde. Bir kısmı "bana dokunulmasın" zihniyetinde. Bazıları yere kola dökmekle en büyük mücadeleyi verdiği kanaatinde. Bir kısmı ise alevlenmiş bu savaşı, hamasi ve öfkeli nutuklarla körükleme peşinde. Bu kişiler, taraf tutarak, karşı tarafı lanetleyerek, bela okuyarak bir işe yaradıklarını sanıyorlar. BARIŞ İÇİN ÇABA GÖSTERMEK AKILLARINDAN BİLE GEÇMİYOR.

Müslüman camiasındaki bu hissiyatsızlık, içinde bulunduğumuz ahir zamanın en şaşırtıcı gerçeklerindendir. Müslüman alemi, 5 milyarlık dev nüfusu ve en önemlisi ellerindeki Kuran ile, gerçekte, hep birlikte tüm dünyayı istedikleri şekle yönlendirecek dev bir güçtür. Savaşları durduracak, coğrafyaları zulüm ve çatışmalardan uzaklaştıracak ve tüm dünyaya adaletli bir anlayış sunacak bir kudrettir. Ancak, HEM KURAN'DAN HEM DE İTTİFAKTAN UZAK OLUNCA, kendi kardeşlerinin durumunu UMURSAMAYACAK KADAR MENFAAT DERDİNE DÜŞÜNCE, olması gereken de bir türlü olamamaktadır.

İsrailli çeşitli hahamların ve politikacıların A9 TV yayınlarına davet edilmesi, bu kumpas davasında bir suç unsuru olarak önümüze serildi. Bu hayırlı çalışmalara "casusluk" yakıştırılmasının yapılması, aslında tek başına kumpas delili idi. Bu iddialardan beraat almış olsak da, şu anda kumpas devam ettirildiğinden ve bizleri hapiste tutabilmek için özel bir topluluk tarafından özel bir çaba harcandığından, HAYIRLI FAALİYETLERİMİZ DE BÜYÜK ÖLÇÜDE ENGELLENMİŞ DURUMDADIR.

Şayet bizler dışarıda olsaydık, şu an tüm dehşetiyle devam eden İsrail-Gazze savaşı BAŞTAN ÖNLENEBİLİRDİ. Bunun bu kadar net zikredilebilmesinin sebebi, daha önce İsrail tarafından Gazze'ye yapılması planlanan saldırıların, A9 TV stüdyosunda hahamlar ve İsrailli politikacılar ile yaptığımız canlı yayınlardan sonra DURDURULMASIDIR. Hatta bu muhtemel saldırıların birinde İsrail, kara harekatına başlamak için Gazze sınırına tanklarını yığmış durumdaydı. Ancak bizim, Kuran ve Tevrat'tan okumuş olduğumuz ayetler, Allah'ın isteğinin barış olduğuna dair hem İslam hem de Musevi kaynaklarından yaptığımız alıntılar, tüm bunların üzerine yaptığımız barış çağrıları, özellikle SANHEDRİN HAHAMLARI NEZDİNDE karşılık buldu. Sanhedrin, İsrail'de ülke yönetiminde hak sahibi hahamlar meclisi olduğundan, stüdyomuza konuk olan hahamlar, kendi kanaatlerini doğrudan idarecilerine ilettiler.

BU BARIŞ ÇAĞRILARIMIZ HER SEFERİNDE KARŞILIK BULMUŞTUR. Bunu, söz konusu hahamların ve o dönem ziyarete gelmiş bulunan İsrailli devlet yetkililerinin kendileri de teyit edeceklerdir.

İsrail, genel anlamda kıdemli hahamların yetkileriyle yönetilen bir devlettir. Onlara Kuran ve Tevrat ile yaklaşmak, barış çağrılarını İslami ve Musevi kaynaklar ile yapmak mutlaka karşılık bulur. Çünkü, aynı Allah'a inanan, aynı Allah'ı seven, aynı Allah'tan korkan dindar insanların kullandığı ortak uzlaşı dili, mutlaka barışa vesile olur.

Bunların HİÇBİRİNİ YAPMAYIP, BARIŞ İÇİN HİÇBİR ÇABA GÖSTERMEYİP, sadece KOLA DÖKEREK mücadele ettiğini zannedenlerin oluşturduğu bir toplum, Kuran'da birlik olup uzlaşı ile barışı sağlayan Müslüman profilinden kuşkusuz hayli uzaktır.

Bu zihniyet var oldukça, İsrail-Gazze savaşı daha da devam edecek gibi görünmektedir. Müslüman ülkeler adına çok acınası bir tablo mevzu bahistir. Bu umursamazlık devam ettikçe, BARIŞ İÇİN GERÇEK ÇABALARI GÖSTERENLER GEREKÇESİZ HAPSE KONULDUKÇA, bu yaşananların da değişmesi zordur.

Etkili faaliyetlerimizi durduranların, dünyada barışın tesis edilmesini istemeyen bir güruh olduğu, bu kumpas hareketinin başından beri belirttiğimiz bir husustur. Şayet;

İnsanların tesadüfen var olduğu ve bir hayvandan başka bir şey olmadığı sahtekarlığını yaymaya çalışan DARWİNİZM'E YÖNELİK MÜCADELEMİZ (pek çok iç çatışmanın sebebi ırk üstünlüğü iddiasıdır ve Darwinizm kaynaklıdır),

Nefreti ve vahşeti savunan bağnaz zihniyete karşı, barış ve sevgiyi temsil eden KURAN MÜSLÜMANLIĞINI SAVUNMAMIZ,

Diğer inançlar ve milletler ile UZLAŞI VE BARIŞ yönündeki çabalarımız,

ENGELLENİYORSA, bunu yapanların savaş ve çatışma destekçisi topluluklar olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Çünkü bizim durdurulmamızla, sevgi ve barış yönündeki çabalar da durdurulmuştur.

Allah, kuşkusuz ki Hz. Mehdi'yi vesile kılarak bu dünyaya barışı ve adaleti mutlaka getirecek ve zulüm mutlaka bitecektir. Ona öncü olarak yaptığımız sevgi ve barış çabaları zahiren durdurulmuş olsa da, bunun vahim neticesi olarak şehirler yıkılıyor ve çocuklar ölüyorsa da, Hz. Mehdi'nin gelişi engellenemeyecektir. Şu anda hayatta olan Mehdi her kim ise, bizler de, barış için açtığı yolda kendisini takip etmekte gurur duyuyor olacağız.


 

Sonuç:

Müvekkilin açıklamalarını Sayın Dairenizin takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.

 

Adnan Oktar müdafi,

Av. Mert Yetişir 

Daha yeni Daha eski