YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE 

 

 

DOSYA NO                  : 2023/310 E., 2023/494 K.

 

SUNAN                       : ADNAN OKTAR

 

MÜDAFİ                      : AV. MERT YETİŞİR

 

KONU                          : Müvekkil Adnan Oktar’ın, İslam dünyasında zulüm gören milyonlarca mazlum için tek çözümün İslam Birliği olduğu, İslam Teşkilatı liderlerinin İslam Birliği ve Mehdiyet’i istemedikçe bu çatışmaların sona eremeyeceğine dair görüşlerinin sunumudur.

 

AÇIKLAMALAR           :

 

Müvekkil Adnan Oktar, 40 yılı aşan süredir devam eden ilmi çalışmaları, yazmış olduğu kitapları, dünya çapında yayınlanan makaleleri ve bunlardan faydalanılarak hazırlanan belgesel ve konferanslarla yürütülen uluslararası düzeydeki kültürel faaliyetleri ile (İttihad-ı İslam) İslam Birliği’ni savunarak İslam alemini bir araya gelemeyecek şekilde karıştırmak ve Müslümanları birbirine düşürmek isteyen tüm güçlere karşı durmuştur.

 

Bugün de İslam dünyasında zulüm gören Müslümanları kurtarmanın, çatışmaları durdurmanın yegâne yolunun İslam aleminin kendi arasında kalıcı bir uzlaşmaya vararak bir birlik oluşturması olduğunu söyleyen müvekkilin görüşleri şu şekildedir:

 

Mehdiyet’in Getireceği Huzur ve Refah Ortamına Kavuşmak İçin Müslümanlar İslam Birliğinin Kurulmasına Çaba Göstermelidirler

 

İslam Birliği, bir sevgi birliğidir, muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Bu birliğin temeli, sevgi, fedakarlık, yardımseverlik, merhamet, şefkat, anlayış ve uzlaşıdır. İslam dünyasının akılcı, sağduyulu ve adil bir liderliğe kavuşması, hem bugün pek çok sorunla karşı karşıya bulunan 1.2 milyar Müslüman için, hem de dünyanın tüm diğer insanları için çok hayırlı olacaktır. Kuran ahlakına dayalı olarak kurulacak bir İslam Birliği, tüm dünyanın adalet ve güvenlik bulmasına, Kuran ahlakının getirdiği tavır mükemmelliği sayesinde huzurun yerleşmesine aracı olacaktır. Çatışmaları durdurmanın yegâne yolu İslam âleminin kendi arasında kalıcı bir uzlaşmaya vararak bir birlik oluşturmasıdır.

 

BUGÜN NE YAZIK Kİ YALNIZCA İSİMLERİ, TEŞKİLATLARI VE BİNALARI OLAN ANCAK FONKSİYONLARI VE ETKİSİ ÇOK ZAYIF OLAN BİR TAKIM İSLAMİ KURULUŞLAR DIŞINDA İSLAM DÜNYASI'NDA BÖYLE BİR BİRLİK YOKTUR.

 

 

 

·         İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT),

 

·         İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK),

 

·         Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Ekonomik İşbirliği Teşkilatı,

 

·         İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC),

 

·         İslam Ülkeleri Ticaret Sanayi ve Tarım Odaları Birliği (ICCIA),

 

·         Uluslararası İslâm Âlemi Komitesi (ICIC),

 

·         İslam İş Birliği Gençlik Forumu, (ICYF),

 

·         Arap Ligi (Arap Birliği)

 



En bilinen İslami örgüt olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) amacı, “İslam Dünyasının hak ve çıkarlarını korumak, Üye Devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek” olarak belirlenmiştir. 57 üyeye sahip İİT, BM’den sonra ikinci en büyük hükümetler arası siyasi teşkilat ve dünyadaki Müslümanları temsil eden tek resmi yapı olarak kabul edilmektedir. Bunun gibi ekonomik, ticari birlikler ve Arap Müslüman ülkelerini bir araya getiren bir Arap Birliği de vardır; ancak bu da sadece Arap ülkelerini bir araya getirmektedir. 

 
 

Öyle ki bu yapı, "Suudi Arabistan ve Filistin devletinden gelen çağrılar üzerine İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve Kudüs-ü Şerif dahil Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına yönelik saldırılarını görüşmek üzere" geçtiğimiz günlerde toplanmıştır. Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen "İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) VE ARAP LİGİ OLAĞANÜSTÜ ORTAK ZİRVESİ" sonrası ortak bildiri yayımlamıştır. Bu sonuç bildirisinde;

 

Filistin halkı güvenlik ve barışa kavuşmadan ve gasbedilen tüm haklarını geri almadan, İsrail’in ve diğer hiçbir bölge ülkesinin güvenlik ve barışa kavuşamayacağı, İsrail'in işgalinin devam etmesinin bölgesel güvenlik ve istikrar ile küresel güvenlik ve barışa tehdit oluşturduğu TEYİT EDİLMİŞTİR. BM ve diğer tüm uluslararası teşkilatların kararları HATIRLATILARAK, nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm teklifler ve ibadet özgürlüğünü ihlal eden yasa dışı uygulamalar KINANMIŞTIR. (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/islam-isbirligi-teskilati-ve-arap-birligi-ortak-zirvesi-bildirisi-aciklandi/3051051)

 

Görüldüğü üzere dünyadaki Müslümanları temsil eden en büyük resmi yapı, 7 Ekim'den bu yana İsrail'in saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı 18 bini, yaralıların sayısı da 49 bini aşmışken bu durumun varlığını sadece TEYİT ETMİŞ ve KINAMIŞTIR.

 

Açıktır ki bugün gündemde olan Filistin sorunu, yakın geçmişte Suriye’de yaşanan olaylar, uzun süredir devam eden Myanmar'ın Arakan Eyaleti′nde yaşayan Rohingyalı Müslümanlara uygulanan soykırım, Doğu Türkistan’daki Müslümanların gördüğü baskı ve daha birçok Müslüman topluluğun yaşadığı zulüm kınama, hatırlatma, ateşkes, insani yardımlar, protestolar ve başka herhangi bir gayret ile çözülemeyecektir. İnsani koridor, sınır ötesi operasyon ve ateşkes gibi öneriler akan kanın durmasına engel olamayacaktır.  Çünkü bunların hepsi geçici çözümlerdir.

ÇATIŞMALARI DURDURMANIN YEGANE YOLU İSLAM ALEMİNİN KENDİ ARASINDA KALICI BİR UZLAŞMAYA VARARAK BİR BİRLİK OLUŞTURMASIDIR. Bu bölgesel, etnik, tarihsel kimliklerle, ticari ve ekonomik gerekçelerle değil, sadece Müslüman kimliğine dayalı olan ve dolayısıyla yeryüzündeki tüm Müslüman topluluklara hitap eden bir İslam Birliği olmalıdır. Allah Müslümanlara birlik olmaları gerektiğini Kuran'da bir emir olarak şöyle bildirmiştir:

 

“İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73)

 

İslam Birliği, herkesin rahat ve huzur bulacağı, barış içinde yaşanacak tek çözüm yoludur. Müvekkil, Allah’ın adetullahı gereği Rabbimizin mutlaka İttihad-ı İslam’ı oluşturacağını fakat önemli olanın daha fazla acı çekilmeden, VAKİT KAYBEDİLMEDEN bu farz vazifenin gerçekleşmesi yönünde çalışmak olduğunu vurgulamaktadır:

 

“Ahir zamanda çektiğimiz acılar, Müslümanların çektiği acıların sebebi ahir zamanı bilmemeleri ve ahir zamanın gereğini yapmamalarından kaynaklanıyor. Peygamber Efendimiz (sav) bu hastalığın çözümünü söylemiş. Hastalık var, ilacı var, ilacını kullanmıyor Müslümanlar, ben ilacını anlatıyorum. İlacından kaçınıyorlar. Eğer ilaçtan kaçınırlarsa hastalık devam eder ve acı çekme de devam eder. Yani kan, Müslümanların dökülen kanı yetmedi mi Müslümanlara… İşte bak, bunların hepsinin çözümü, Türk-İslam Birliğidir. BU MAZLUM MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİN YAŞADIKLARI ACILARIN SON BULMASI İÇİN ACİLEN TÜRK İSLAM ALEMİNİN BİRLİK OLMASI ŞARTTIR.” Adnan Oktar’ın Ekin Tv’deki Canlı Röportajı (12 Ocak 2009)

 

Müslümanların yapacağı üç kelimeyi söylemek: “İSLAM BİRLİĞİNİ İSTİYORUM” diyecekler. Libya, Suriye, Mısır, Irak yerle bir oldu Müslümanlar hala İslam Birliği’nden hiç bahsetmiyor. İslam Birliği ana çözüm ama neredeyse kimse gerçek çözümün üzerinde durmuyor. (Adnan Oktar, A9 TV; 4 Mayıs 2018)

 

Müslüman ülkelerin liderleri toplanacak sadece bir cümle söyleyecek: İSLAM BİRLİĞİNİ İSTİYORUZ. İslam Birliğini istiyorum demek bile zorlarına gidiyor bazılarının. İslam Birliği zor değil, imkansız değil. Sadece istemek gerekiyor. Müslümanlar bu isteklerini ifade ederlerse, dua hükmünde olur ve gerçekleşir Allah’ın izniyle. (Adnan Oktar, A9 TV; 18 Mayıs 2018)

 

Hiçbir netice alınmayacak yöntemlerle vakit kaybetmek yerine kesin çözüm olan İslam Birliğini oluşturmak lazım. Müslüman ülkelerin liderleri bir araya gelsinler. “İSLAM BİRLİĞİNİ İSTİYORUZ VE BUNUN İÇİN GAYRET EDECEĞİMİZE SÖZ VERİYORUZ” diye yemin etsinler. Sayın Putin de katılsın bu toplantıya. İsrail, Ermenistan, Yunanistan da bu birliğin içinde yer alsın. Sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı isteyen İslam Birliği’nden başka dünya için bir çözüm yolu yok. (Adnan Oktar, A9 TV; 19 Mayıs 2018)

 

"Çözümü Kuran bize göstermiş. Allah bize göstermiş. Fakat Müslümanların bir kısmı bu çözümlerin üzerinde durmuyorlar. Bu çözümün üzerinde durmadıkları müddetçe bu belalar eksik olmaz. Kan, İslam aleminde sel gibi akar ve çok büyük fitneler çıkar. Her türlü acıyı her türlü belayı yaşar Müslümanlar. Bunun tek çözümü, Türk İslam Birliği"dir… Müslümanların bölünmüş olması haramdır. Müslümanların birleşmemesi de haramdır. Bu haram işlendiğinde Müslümanların gücü olmaz. MÜSLÜMANLARIN BİRLİK OLMASI FARZ, YANİ ALLAH’IN EMRİ. Eğer Müslümanlar birlik olursa, bir olmak istediklerini her fırsatta gündeme getirirlerse… böyle bir konu da kalmaz… O yüzden tüm Müslümanlar, Türk İslam Birliği’ni istesinler, bunun için sürekli dua etsinler, Hz. Mehdi"yi arasınlar, legal toplantılarda, mitinglerde pankartlarla, konuşmalarla bunları dile getirsinler. Allah muhakkak Türk İslam Birliği’ni gerçekleştirecek inşaAllah, bunlar da bizim duamız mahyetinde olur inşaAllah." (Farsça, İngilizce, Türkçe, Urduca, Almanca ve Arapça olmak üzere 6 dilde yayın yapan Mehr Haber Ajansı, 2 Şubat 2009 tarihinde Adnan Oktar"la Filistin üzerine yaptığı söyleşi)

 

İslam aleminin birleşip sevgiyi, kardeşliği, barışı dünyaya hakim etmesi çok kolay. MÜSLÜMAN LİDERLER BİR ARAYA GELECEKLER, SARILIP KARDEŞ OLALIM DİYECEKLER. İsrail, Ermenistan, Rusya, Yunanistan tüm bölge ülkelerini de bu Birliğin içine alacaklar. O zaman Ortadoğu bambaşka, çok güzel, çok kaliteli bir bölge olur. (Adnan Oktar, A9 TV; 18 Mayıs 2018)

 

“Konu dönüp dolaşıp İttihad-ı İslam’a geliyor. “Bir lider seçilsin, Müslümanların bir imamı olsun.” Deniliyor, konu pratik uygulamaya geldiğinde ise diyorlar ki; “Biz Sünnilerden imam kabul etmeyiz.” Onlar da diyorlar ki; “Biz Şiilerden kabul etmeyiz.” Birçoğu böyle. Vahabi’yi hiç kabul etmiyorlar. Vahabilere karşı da özel bir tavır var bazı kişilerde. Konu hep böyle, yüzyıldan beri sürüncemede. Tek çözümün Hz. Mehdi (a.s.) olduğunu söylüyor Peygamberimiz (s.a.v). Mehdiyet’e karşı, HZ. İSA MESİH (A.S.)’IN ZUHURUNA KARŞI DİRENME FELAKET GETİRİYOR, HASTALIK GETİRİYOR. Başka bir şey olmuyor. Yağmur gibi bela yağıyor İslam aleminin üstüne. MEHDİYET’İN KABULÜ BEREKET, GÜZELLİK, FERAHLIK GETİRİRKEN; REDDİ İSE BELA, HASTALIK VE BÖLÜNME GETİRİR.” (27 Ekim 2012, A9TV)


 

Müslümanlar, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in devrinden bu yana, insanlığa; akıl, bilim, düşünce, sanat, kültür, medeniyet gibi alanlarda öncülük etmiş, "insanların hayrı"na dev eserler ortaya koymuşlardır. Avrupa Ortaçağ'ın karanlığında iken, dünyaya bilimi, akılcılığı, tıbbı, sanatı, temizliği ve diğer pek çok hasleti Müslümanlar öğretmiştir. Müslümanların siyasi, askeri, bilimsel, kültürel anlamda geri kalması, geçtiğimiz iki yüzyıla has olan "olağandışı" bir durumdur.

 

Nitekim İslam, Peygamberimiz (s.a.v.) devrinden başlayarak, yeryüzünde büyük bir başarıya ve güce ulaşmıştır. Peygamberimizin (s.a.v.) vefatından sadece birkaç on yıl sonra, Müslümanlar dünyanın en büyük "süper gücü" haline gelmişlerdir. Yalnızca askeri ve siyasi yönden değil, aynı zamanda bilim, kültür, sanat, tıp, felsefe, yaşam standardı gibi farklı alanlarda da İslam dünyası yüzyıllar boyu dünyanın merkezi ve öncüsü olmuştur. Kuran'ın nurundan ve hikmetinden kaynaklanan bu İslami yükselişi tekrar başlatmak için, geçmişte olduğu gibi bugün de Müslümanların Kuran ahlakını ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetini temel alan bir yol göstericiliğe ihtiyaçları vardır.

 

 

Müslümanların yeniden dünyaya ışık tutan bir kültür ve medeniyet önderleri olmaları için bu yönde yapılacak her türlü çalışmanın öncelikle, birlik ve beraberlik ruhu içinde gerçekleştirilmesi gereklidir. Kişisel menfaat endişelerini bir kenara bırakan, farklılıkları hoşgörü ile karşılayan, gücünü ve enerjisini yalnızca İslam'ın, Müslümanların ve insanlığın hayrına kullanan, çoğulculuktan yana olan, uzlaşmacı ve barışsever bir kültür Müslümanlar arasında egemen olursa, İslam dünyası, 21. yüzyılın en büyük medeniyetlerinden birini inşa edebilir.

 

            Ancak İslam Birliği’nin değişen siyasi koşullara kolaylıkla uyum sağlayabilecek bir esnekliğe ve gerekli stratejileri geliştirebilecek bir ileri görüşlülüğe sahip olması zorunludur. Dünyadaki gelişmeler, yaşanan zulüm karşısında yalnızca reaktif tepkiler veren, kınamak ya da kanaat belirtmekle yetinen bir organizasyon değil, inisiyatif kullanabilen aktif bir merkeze ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu merkezin sürekli takip ve koordinasyon görevini üstlenmesi, faaliyetlerinin tüm üye ülkelerin menfaatlerini kuşatıcı olması gerekir. Bu birlik tüm gelişmeleri objektif bir yaklaşımla değerlendirerek, tüm İslam dünyasının taleplerini göz önünde bulundurmalıdır. Üye ülkeler arasında oluşabilecek bunalımları giderici, çıkar çatışmalarını ortadan kaldırıcı ve Müslümanların diğer toplumlarla ilişkilerinde onları koruyucu bir mekanizma olarak görev yapacak İslam Birliği, İslam dünyasının kültürel, ekonomik ve siyasi etkinliğini artıracaktır.

 

 Sevgi, merhamet, anlayış, tolerans gibi İslam ahlakının da temeli olan değerler sayesinde, bugün bir kısım Müslüman ülkelerde hakim olan despot yönetimlerin de sonu gelecek, kültürel ve ekonomik olarak kalkınma sağlanacak, DÜNYANIN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNDE BASKI ALTINA ALINAN, ZULME UĞRAYAN, ACIMASIZCA KATLEDİLEN MÜSLÜMANLAR BARIŞA VE GÜVENLİĞE KAVUŞACAK ve asr-ı saadet döneminin bir benzeri 21. yüzyılda yeniden yaşanacaktır.

 

TÜM BUNLARIN GERÇEKLEŞEBİLMESİ, MEHDİYET’İN GETİRECEĞİ HUZUR VE REFAH ORTAMINA KAVUŞMAK İÇİN MÜSLÜMANLAR, İSLAM BİRLİĞİ’NİN KURULMASINA ÇABA GÖSTERMELİDİRLER

 

Peygamberimiz (sav), Allah'ın, Hz. Mehdi'yi vesile kılarak İslam ahlakını tüm dünyaya hakim edeceğini bildirmiştir. İslam ahlakını yeryüzüne hakim olmasıyla birlikte, ahir zamanın önemli alametlerinden olan kargaşa, çatışma, şiddet, savaş, haksızlıklar ve zulümler sona erecektir.

 

Müslümanlar, Hz. Muhammed (sav)’in soyundan gelen bir kurtarıcı olan Hz. Mehdi’nin yeryüzüne gelmesini beklerken Hristiyanlarda ve Musivelerde de bir kurtarıcı olan Moşiyah, Mesih beklentisi vardır. Şiiler yüzyıllardır büyük bir coşkuyla Hz. Mehdi (as) beklemektedirler. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Mehdi’yi bekleyenlerin öncüsü olma görevini üstlenmiş durumdadır. Her konuşmasında Mehdi’yi beklediğini, çıkacağı zamanın yakın olduğunu belirten AHMEDİNEJAD; “İSA MESİH’İN DESTEKLEDİĞİ İMAM MEHDİ GELİP İNSANLARA YARDIM EDECEK, ADALETSİZLİĞİ BİTİRECEK VE DİLEKLERİMİZİ GERÇEKLEŞTİRECEK.” şeklinde açıklamalarda bulunmaktadır. Ahmedinejad’la birlikte Hz. Mehdi’nin çıkmasının yakın olduğuna inanan ve dua eden birçok Müslüman bulunmaktadır.

 

Müvekkil Adnan Oktar; akan kanların durması ve Ortadoğu'ya barışın gelmesi temennisi ile Allah'ın izniyle barışın gerçekleşmesinin vesilesinin ise Hz. Mehdi önderliğinde İslam birliğinin kurulması olduğunu ifade etmektedir. Zalimlerin hakimiyeti ve onlarca yıldır İslam âleminde yaşanan tüm sıkıntıların nedeni birlik olunmamasıdır. Müvekkil; Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru ve İslam Birliği olmadan fitne kalkmaz, kargaşa bitmez, dinmez ve rahatlık olmayacağını; tek çözüm Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle kurulacak olan İslam Birliği olduğunu söylemektedir.

 

İman edenlerin birlik olmasının önemini, nasıl bir güzellik olduğunu kavrayamamalarından kaynaklanmaktadır. Peki İslam Birliği nasıl bir model olmalıdır?

 

Avrupa Birliği, İslam Birliği için bir örnek model olabilir. İslam ülkelerini, kendi ulusal sınırlarını ve yapılarını korurken, aynen Avrupa Birliği'nde olduğu gibi bir üst otoriteye bağlayacak, böylece İslam dünyasının sorunlarını hızla çözecek ve Batı başta olmak üzere diğer medeniyetlerle de barışçı ilişkiler kurabilecektir.  Amaç, devletlerin yapısal olarak birleşmeleri değil, ortak politika ve menfaatler çevresinde birleşilmesi ve bu politikaların hayata geçirilmesinde birliğin yaptırım gücünün olmasıdır.

Dünya nüfusunun yaklaşık beşte birini oluşturan Müslümanları temsil eden, onların inançlarını, dünya görüşlerini, menfaatlerini, taleplerini ifade eden, bunları uluslararası platformlarda savunan bir merkez yoktur. Oysa Allah Kuran'da Müslümanların "yeryüzünün halifeleri" kılındığını bildirir. (Enam Suresi, 165) Müslümanlar, tüm yeryüzünde adaletin, hoşgörünün, merhametin temsilcileri olmakla, iyiliği emredip kötülükten men etmekle sorumludurlar. Allah'ın "Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor" hükmü (Nisa, 58) Müslümanların insanlar arasında adil birer hakim konumunda olmaları gerektiğini göstermektedir. Bir diğer ayette Allah "Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz" buyurarak, Müslümanların insanların hayrı için yeryüzünde etkin olması gerektiğini bildirmektedir. (Ali İmran Suresi, 110)

 

Dolayısıyla Müslümanların hem kendi meselelerinde hem de dünyanın tüm diğer meselelerinde, yönlendirilen değil yönlendiren olmaları, "adaletle emreden", iyiliği emredip kötülükten men eden güçlü yöneticiler olmaları gerektiği açıktır. Bu, Allah'ın Müslümanlar için takdir ettiği vazifedir.

 

İslam Birliği’nin kurulması yalnızca Müslümanlara değil, Hristiyan, Musevi, hatta dinsiz ve ateistlere bile en büyük rahat, konfor, huzur ve zenginliği, en verimli ve dinamik ticari hayatı da beraberinde getirecektir.

 

Çünkü İslam’da adalet, hakkı gözetme, ölçüyü tartıyı tam tutma, gerektiğinde borcu bağışlama, zayıfı, mazlumu koruma-kollama ve affedicilik vardır. İslam’da güzel olan her şey vardır. Sanatın, bilimin, estetiğin, ahlakın, tavır mükemmelliğinin, sevginin, şefkatin en üst seviyelerde yaşanması hedeflenmektedir.

 

Kuran ahlakı insanlığın kalplerine yerleştiğinde, İslam ülkelerinin zenginliklerini sömürme hevesiyle Müslümanları gözünüzü kırpmadan katletme zihniyeti ortadan kalktığında, tüm dünyanın çökmüş ekonomileri rahatlayacak, ferahlayacak, ekonominin gelişmesi uğruna halkı sürekli ezilen, zulüm gören ülkeler dahi gerçek anlamda refah ve sosyal adalet gelişecektir. Kuran ahlakının yaşanmasının bereketi bütün dünyaya yayılacaktır.

 

Yukarıda detaylarıyla yer verdiğimiz müvekkil Adnan Oktar’ın, İslam dünyasında zulüm gören milyonlarca mazlum için tek çözümün İslam Birliği olduğu, İslam Teşkilatı liderlerinin İslam Birliği ve Mehdiyet’i istemedikçe bu çatışmaların sona eremeyeceğine dair görüşlerini Sayın Heyetin bilgilerine saygılarımızla sunarız. 18.12.2023

 

 

 

Adnan Oktar

Müdafii

Av. Mert Yetişir

Daha yeni Daha eski