YARGITAY (İLGİLİ) CEZA DAİRESİ’NE

Gönderilmek Üzere,

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE

DOSYA NO              : 2023/310 E., 2023/494 K.

SUNAN                     : Adnan OKTAR

MÜDAFİ                   : Av. Mert YETİŞİR

KONU                        : Müvekkil Adnan Oktar'ın, ahir zamanda Kudüs topraklarında inşa edileceği vaat edilen Süleyman mescidinin hem Müslümanlar hem de Museviler için hayırlı olduğunu, barışı getireceğini, mescidin inşası için yeterli alan bulunduğunu, bu nedenle o topraklarda Müslümanlara karşı bir savaşın hem büyük zulüm hem de haram olacağını anlattığı canlı yayın açıklamalarının sunumudur.

AÇIKLAMALAR:

Müvekkil Adnan Oktar, 2018 yılında gerçekleşen polis operasyonuna kadar katılmış olduğu canlı yayın programlarında ağırlıklı olarak İsrail-Filistin barışı üzerinde durmuş ve bu barışı tesis edebilmek için gerçek anlamda büyük çabalar göstermiştir. 2018 yılına kadar İsrail'in gerçekleştirmeyi planladığı saldırıların belki de en büyükleri, müvekkilin katıldığı canlı yayın programlarında İsrail'den ve Filistin'den konuk ettiği siyasiler, fikir önderleri ve dini liderlere yaptığı açıklamalar, özellikle Kuran ayetleri ve Tevrat sözleri ile yapılan izahlar neticesinde durdurulmuştur. Gösterilen çabalar da alınan sonuçlar da tüm Türkiye'nin gözleri önünde canlı yayınlarda gerçekleşmiştir. Ayrıca, ülkemize resmi olarak gelen bu konuklar, devletimizin de bilgisinde olmuş, hatta bir kısım hükümet yetkilileri de gelen konuklarla özel görüşmelerde bulunmuşlardır.

Konuyla ilgili kapsamlı dilekçemizi Sayın Dairenize sunmuştuk.

İsrail-Filistin barışı için gösterilen bu samimi ve özverili çabanın ve bu uğurda İsrail tarafıyla görüşmelerde bulunmanın, huzurdaki dava kapsamında suç haline getirilmesi, aslında yaşanan kumpasın bir diğer delilidir. Bölgedeki Müslümanların korunması için saldırıların durmasına vesile olan bir insanın çabalarının çarpıtılarak, iftira beyanlar ve iddia makamının akıl almaz yorumlarıyla suç haline getirilebilmesi tarihte benzeri görülmemiş bir suçlamadır.

Tüm canlı yayınların kaydı mevcut olduğundan, müvekkilin bu konuda yayınlamış olduğu eserler halen var olduğundan, müvekkil bakımından buradaki iddiaların yalan olduğunu ispat etmek kolay olmaktadır. Ancak kumpas davalarının ülkemizdeki işleyiş şekli iftiraların basın yoluyla köpürtülmesi olduğundan, 2023 yılını terk etmek üzere olduğumuz şu günlerde bu konu basında hayret verici şekilde çarpıtılarak malzeme edilmekte ve bir topluluğun hukukla yargılanmasının önüne geçilip, yalanlarla yargısız infaz yapılmasına çalışılmaktadır.

Burada oynanan oyunlara ülkece alışkın olduğumuz gibi, özellikle 6. yılına girmiş olan Adnan Oktar davasında neredeyse her hukuksuz detayı, üretilecek her iftira hamleyi ezberlemiş durumdayız.

Söz konusu iftira isnatlar gündeme geldikçe, bu konuda davamızı görmekte olan Sayın Dairenizi bilgilendirme ihtiyacı hasıl olmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, sadece Filistin'deki kardeşlerimizin değil, tüm dünyadaki Müslümanların kurtuluşu ve korunması müvekkilin her zaman birinci konusu olmuştur. Müvekkilin 2018 yılına kadar gerçekleşen yayınlarını biraz bile izleyen bir insan bunu hemen açıkça fark edecektir. Müvekkil, İsrail-Filistin konusuna ayrıca önem vermiş ve o topraklarda birbirini yok ederek değil, barış içinde yaşamanın mümkün olacağını, bunun hem Kuran'ın hem de Tevrat'ın emri olduğunu, aksi takdirde daha fazla Müslüman kardeşimizin şehit olması ve Filistin topraklarının daha fazla daralması ile sonuç bulacağını her fırsatta belirtmiştir. Bu nedenle de canlı yayınlarda konuk ettiği etkili konuklar, hazırladığı eserler ve yaptığı açıklamalarla bu konunun özellikle üzerinde durmuştur.

Bilindiği gibi oradaki çatışmaların en büyük sebebi Kudüs üzerindeki hakimiyet meselesi ve Süleyman Mescidi'nin inşası için Mescid-i Aksa'nın yıkılması söylentilerine dayanmaktadır. Süleyman Mescidi, Musevi inanışına göre, Kral Süleyman tarafından yaptırılan Kudüs'deki mabettir. Birçok defa tahribata uğrayan ve en son M.S. 70 yılında tamamen yıkılan Süleyman Mescidi'nden geriye bugün sadece “Ağlama Duvarı” olarak da anılan batı duvarı kalmıştır. Bu duvar da bugün Mescidi Aksa ile bitişik durumdadır.

Süleyman Mescidi'nden kalan batı duvarı Museviler için önemlidir. Adı, İbranice'de "Kotel"dir. Museviler, bu duvarın önünde Mescidin durumu için ağıt yakarlar ve en kısa zamanda yeniden inşa edilmesi için Allah'a yakarırlar.

Yahudiler, 1967 yılındaki savaş sonucunda Kudüs'e tamamen hakim olmalarına rağmen Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine Süleyman Mabedi'ni tekrar inşa etmemişlerdir. Bunun iki nedeni vardır. Bunlardan biri Müslümanların muhtemel tepkisi, diğeri ve en önemlisi Musevilerin Moşiyah'ı (Hz. Mehdi'yi) bekliyor olmalarıdır. Ortodoks Museviliğe göre Süleyman Mescidi'nin yeniden inşa edilmesi, Moşiyah'ın gelmesine bağlıdır. Moşiyah'ın gelmesinden önce girişilecek böyle bir faaliyet, kimi dinî otoritelerin tepkisini çekecek, din ile devlet karşı karşıya gelecektir. Bu nedenle tamamı olmasa da bazı dini çevreler, şimdilik Süleyman Mescidi'ni yeniden inşa etme teşebbüsünde bulunmaktan kaçınmaktadırlar.

Musevi inancına göre Süleyman Mescidi'nin olması gereken yer Mescid-i Aksa'nın bulunduğu yerle aynı alandır. Dolayısıyla pek çok Musevi, Süleyman Mescidi'nin inşası için Mescid-i Aksa'nın bir bölümünün yıkılması gerektiğine inanırlar ve bölgedeki Müslümanlar ve Museviler arasındaki en büyük anlaşmazlıkların temel nedeni buna dayanır.

Müvekkil Adnan Oktar, bu anlaşmazlığın ortadan kalkması için çok üstün bir çaba göstermiş, Süleyman Mescidi'nin sadece Museviler için değil, Müslümanlar ve Hristiyanlar için de kutsal olduğunu, oranın inşasının elbette gerçekleşeceğini ancak bunun için Mescid-i Aksa'nın yıkımına gerek olmadığını, zaten böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını, oradaki alanın Süleyman Mescidi'nin inşası için oldukça yeterli olduğunu anlatmış ve hatta bu konuda bir proje çizdirerek bunları Sanhedrin hahamlarına sunmuştur. A9 TV stüdyosunu ziyarete gelen kıdemli Sanhedrin hahamları, bu projeden oldukça etkilenmişler ve bu bölgenin Mescid'in inşası için uygun olacağında hemfikir olmuşlardır. Bu tarihi karar, Mescid'in inşası konusunda Müslümanlar ile Museviler arasındaki anlaşmazlıkları büyük ölçüde ortadan kaldıracak çok önemli bir karardır ve barışa uzanan bu fikrin ve projenin tesisi müvekkile aittir.

Müvekkil, katıldığı canlı yayınlarda bu konuya sıklıkla değinmiş ve bölgeye barışın gelmesi için oldukça önemli bir yöntem sunmuştur. Müvekkilin geçmiş yayınlarından bazı örnekler şu şekildedir:

11 Nisan 2015

Bana harita getirdiler bölgenin haritasını, haritada ben, Hz. Süleyman (as)’ın Mescidi’ni kuracağımız yeri gösterdim. Bomboş alan var. Mescid-i Aksa duruyor. Biraz gerisinde, uçsuz bucaksız alan var. Biz oraya kuracağız. Ve o konuda da anlaştık zaten konuştuk. “Tamam” dediler. Öncelikle “yer yok” dediler, ben yer burada bak dedim, gösterdim. “Peki Hocam” dediler “ne yapacağız? Biz şimdi gidip orada ibadet etmek istiyoruz Museviler olarak” ben dedim size bir bölüm yaptırırız. Yani sinagog olan bölümü yaptırırız. Hristiyanlara kilise olan bölümü yaptırırız, Müslümanlara da ortasına mescit olan yeri yaptırırız dedim. Böylece mesele hallolur dedim.

27 Aralık 2016

İnşaAllah Hz. Süleyman'ın mescidini yeniden inşa edeceğiz. İnşaAllah. Bu mescidin yeri konusunda bir çalışma talebinde bulunalım. İki mescidin arası çok müsait, orası uygun. Oraya Hz. Süleyman'ın mescidini yine aynı orijinaline uygun inşa edelim. O konuda İleri gelenlerle bir görüşme yapalım. Filistinlilerle, Musevi hahamlarla bir an önce olsun. Arası, neresi uygun diye düşündüğümüzde, işte bak iki caminin arası boş, görüyorsunuz. Arkaya doğru da boş, ön tarafa doğru da boş. İşte bu araya olabilir. Yani o yeşillik alanın ön kısmı değil de biraz tam en koyu, yoğunluk, yeşillik alanı olan bölgeye olabilir. Arkaya doğru da uzanacak şekilde. Çünkü arkası da boş.

12 Kasım 2017

VTR: Yahudiler Süleyman Mabedi'ni neden inşa etmeye çalışıyor?

ADNAN OKTAR: Süleyman Mabedi Hz. Süleyman Peygamberimizin mescidi. Mescid-i Nebevi nasılsa Peygamberimizin mescidi, bildiğin mescid. Hz. Süleyman bizim peygamberimizdir, onun mescidi. Yahudiler değil, yani Müslümanlar biz istiyoruz. Mehdi yapacaktır Süleyman'ın mescidini zaten. Tabii Mehdi'nin yapacağı bir şey bu, Müslümanların yapacağı bir şeydir. Hz. Süleyman'ın sarayını yeniden inşa etmek, mescidini yapmak, çok güzel, kutlu bir nimet bu. Muazzam bir ataktır, muazzam bir güzelliktir, muazzam bir berekettir. Muazzam hayırdır. Ve eski güzelliğin yeniden canlanmasıdır. Tabii ki tıpkısının aynısını yapmayacağız, daha geniş, daha güzel, daha müreffeh bir bina olacaktır. Yeri de hazır.

8 Mart 2017

Süleyman Mabedini yeniden kuracağız. Hz. Süleyman (as)’ın mescidini yeniden kuracağız. Hz. Süleyman (as)’ın sarayını da yeniden yapacağız. Yerini de tespit ettik. O konuda Musevi ileri gelenlerle de görüştük, Hristiyanlarla da görüştük, Müslümanlarla da görüştük. Allah’ın izniyle ilk taşı koyacağız.

2 Ağustos 2017

Ama şimdi Süleyman Tapınağı yapılacak, Süleyman Mescidi yapılacak. İlk taşı koyacak olan, köşe taşı deniyor zaten, İmam Mehdi (as)’dır. Tevrat’ta öyle geçer. Köşe taşı kutsal taş. Siyon’dan İslam’ın hakimiyeti açıklanacak söylenecek. Fakat kardeşlerimiz yanlış anlıyor “İsrail’in hakimiyeti” diyor. 3 milyon kişiyle zaten dünyaya hakimiyet olmaz. İslam’ın dünyaya hakimiyetidir o. Tevrat’ta belirtilen İslam’ın dünyaya hakimiyetidir. Ve Tevrat’ta bu açıklanıyor “herkes iman edecek, herkes Allah’tan bahsedecek” diyor. Onlar zannediyor ki 3 milyon İsrailli bütün milleti çizmeyle ayağının altında ezecek. Kardeşim mümkün değil, sayı olarak yeterli değil zaten çok az insan var. Nasıl olsun böyle bir şey?

15 Ocak 2016

Süleyman Mescidi, Cenabı Allah'ın mescitlerinden bir Mescit. Kuran'da geçen bir Mescit. Bu Mescit yıkılmış. Allah'ın mescitlerini onarmak Müslümanlar için farzdır, yıkılan bir Mescit, yeniden imari farzdır. Allah'ın mescidini yıkmışlar yeniden yapacağız. “Sen bunu nasıl dersin ya, kafirlik bu” diyor haşa. Bak Allah'ın sevdiği peygamberlerden, bütün peygamberlerini sever Cenabı Allah, Hz Süleyman (as), benim ceddim. Hz Süleyman (as) güzel bir Mescit yapmış, içinde namaz kılınan. Kâfirler yıkmış. Biz de Müminler olarak yeniden bu mescidi onarmak istiyoruz, yapmak istiyoruz.

Müvekkil, yine yayınlarında Kuran ayetleriyle, yıkılan mescidleri Müslümanların onarmasının farz olduğunu ve Müslümanlara da ait olan bu mescidin yapımında Müslümanların katkısının ve desteğinin olması gerektiğini sıklıkla anlatmıştır. Mescidleri onarmaya Müslümanların hak ve yetkileri olduğuna dair Kuran ayeti şu şekildedir:

Şirk koşanların, kendi inkarlarına bizzat kendileri şahidler iken, Allah'ın mescidlerini onarmalarına (hak ve yetkileri) yoktur. İşte bunlar, yaptıkları boşa gitmiş olanlardır. Ve bunlar ateşte süresiz kalacak olanlardır. Allah'ın mescidlerini, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır.  (Tevbe Suresi, 17-18)

 

 

Sonuç:

Bölgedeki Müslümanlar ve Museviler arasında yüzyıllardır süregelen en temel anlaşmazlık noktasına dahi çözüm getirmek, müvekkilin barış için üstlendiği özel misyon ve yaptığı samimi dua ile mümkün olmuştur. Yüzyıllardır en büyük anlaşmazlık konularından biri olan Hz. Süleyman Mescidi'nin yeri konusu hakkında müvekkilin sunduğu öneri, Sanhedrin hahamları nezdinde büyük ölçüde kabul ve takdir görmüştür. Yüksek hahamların idari yönetimde hak sahibi oldukları İsrail gibi bir ülkede, hahamların, siyasilerin de bu öneri üzerinde ikna etmeleri an meselesidir.

Ancak tüm bu barış çabaları, 2018 yılında müvekkil ve arkadaşlarının tutuklanması ile son bulmuştur. Hiç kimse, bu dönemde barış için gösterilen başarıların bir benzerini gösterememiştir. Şu an devam eden elim katliamlar, bu barış çabalarının durdurulması ve emek emek döşenen taşların bir bir yıkılması, muhafaza edilmemesi, bu konuda en fazla çaba gösteren müvekkilin susturulması nedeniyle gerçekleşmiştir.

Bu durum açık bir gerçekken, herkesin gözlerinin önündeyken, organize şekilde başlatılan kara propaganda çalışmalarının tam tersi yönde alevlendirilmesi akıl alır gibi değildir. Barış için gösterilen bu çabaları takdir etmek yerine, bu çabaların susturulmasının nelere mal olduğunu görmek yerine, müvekkili İsrail'e imtiyazlı davranmakla suçlamaya kalkan kumpasçı kesimin çabaları, tek yollarının kara propagandaya kaldığının, hukukla lehlerine hiçbir şey elde edemeyeceklerinin bir kanıtıdır.

Basında sürdürülen kara propaganda kiralık basın ve kiralık kişi/kurumlar tarafından devam ettirilirken ve müvekkil ve arkadaşlarının tüm cevap hakları da ellerinden alınmışken, bu konudaki en doğru ve delilli açıklamalarımızı Sayın Dairenize sunmak gerekli hale gelmiştir.

 

Konuyla ilgili tüm detayları takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.

Adnan Oktar müdafi,

Av. Mert Yetişir


Daha yeni Daha eski