MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’DAN NİSA NUR ÇAYDAN’A TEKZİPTİR

Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının yargılanmakta oldukları kumpas davasının Yargıtay’da temyiz incelemesine alınmasıyla birlikte, güya yargıyı etkilemek amacıyla bir kısım medya tarafından organize edilen yalan, iftira, hakaret ve karalama içerikli yayınlara hız verildiği kamuoyunun malumudur.


Geçtiğimiz günlerde bu tip yayınlar arasına, kumpas davasının azmettiricisi ve husumetli müştekisi Özkan Mamati ile sözde bir röportaj gerçekleştirilen “Propaganda” isimli Youtube kanalı da katılmıştır.

Röportajın sunucusuysa vatandaşlar nezdinde, tartışmalı gazeteci kimliği ve TROLL[1] (Sosyal Medyada kullanıcıları kasıtlı olarak manipüle ederek, düşmanlık, tartışma ve çatışma çıkaran kişilere "trol" denilmektedir) OLDUĞU YÖNÜNDE CİDDİ BİR KANAAT BULUNAN NİSA NUR ÇAYDAN’dır. Nisa Nur Hanım hakkında ekşi sözlükte[2] dile getirilen “Troll’dür”, “Kiralık gazetecidir”,Nagehan Alçı’lar ölmez şekil değiştirir” şeklindeki çok sayıdaki söylem de, toplumun bu yöndeki genel kanaatin bir tezahürü olduğu izlenimi vermektedir.



Müvekkil Adnan Oktar, Nisa Nur Çaydan’ın programında Özkan Mamati tarafından dile getirilen BİLİNDİK YALAN ve İFTİRALARA İLİŞKİN CEVAPLARINA geçmeden önce, Özkan Mamati’nin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunun ve müvekkile yönelik husumetinin altında yatan nedenlerin bilinmesinin önemli olduğunu düşünmektedir. Buna göre;

Özkan Mamati, -dava dosyasına giren onlarca kişinin ifadesinde yer aldığı üzere- müvekkile husumetli, müvekkilin kendisini arkadaş camiasından uzaklaştırması nedeniyle kendisine kinlenmiş bir kişiliktir. Uzun yıllar boyunca müvekkilin arkadaş camiasında bulunan bu kişi, dava dosyasında yer alan bilgilere göre, bazı kişilik bozukluklarıyla camianın sosyo kültürel yapısına uygun olmayan hal ve davranışları sebebiyle camiadan uzaklaştırılmış ve bu nedenle de camiaya karşı husumet duymuştur.

Özkan Mamati’nin fakir bir mahallede yetişmiş olması, düşük eğitim ve sosyo-kültürel düzeyi gibi sebeplerle gereksiz bir kompleks ve hasetlik içinde olduğu ve bu nedenle husumetinin aslında geçmişe dayandığı da yakınları tarafından ifade edilmektedir.

Husumetli yapısı ile mafya özentisi hal ve davranışları nedeniyle de, müvekkil ve arkadaşları Özkan Mamati ile olan ilişkilerini 2017 yılında nezaketiyle kesme kararı aldıklarını belirtmektedirler.

2018 senesine gelindiğindeyse camiaya yönelik bir operasyon düzenleneceği söylentilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte Özkan Mamati, tutuklanacağı ve ceza alacağı korkusuyla, müvekkil ve arkadaşları aleyhinde sosyal medyada organize bir hakaret, tehdit, ve karalama kampanyası başlatmıştır. Müvekkile göre, geçmişte camiadan maddi menfaat elde edememiş ve dışlanmış olmanın acısı, Özkan Mamati’nin bu yasa dışı karalama faaliyetlerinin de itici gücünü oluşturmuştur.

Müvekkil ve arkadaşları aleyhindeki iftira, karalama ve hakaret içerikli paylaşımlarıyla gündeme gelen Özkan Mamati’nin husumetli, suça ve saldırganlığa eğilimli kişiliğiyle mafya özentisi davranışları, müvekkil ve arkadaşlarının anti Darwinist, anti materyalist ilmi ve kültürel faaliyetlerinden rahatsızlık duyan karanlık çevrelerin de hemen dikkatini çekmiştir. Kendisini kullanışlı bir figür olarak gören bu karanlık çevrelerden gördüğü destek, tahrik ve teşvikle birlikte Özkan Mamati’nin müvekkil ve arkadaşları aleyhinde yapmış olduğu paylaşımlar, gün geçtikçe daha da nefret dolu, tehditkar ve saldırgan bir hal almıştır. 

Özkan Mamati’nin kendisine ait sosyal medya hesaplarından bizzat paylaştığı ve aşağıda sadece bir kısmına yer verdiğimiz fotoğraflardan bazı örnekler, Özkan Mamati’nin genel kişilik yapısı ve ruh hali hakkında bilgi vermesi açısından önem arz etmektedir.

Özkan Mamati’nin yüzünde askeri termal kar maskesi, elinde ise gerçek kılıç ve makineli tüfek tuttuğu sosyal medya paylaşımlarından örnekler aşağıdadır





Özkan Mamati’nin, mafya özentisi tavırlarla çektirdiği bir fotoğrafını “Balonlar herşeyi anlatıyor (KAN) almadan bırakmayız” sözleriyle yayınladığı bir paylaşımı



Kurtlar Vadisi isimli dizinin tanınmış mafya karakteri Süleyman Çakır’ın cezaevinde tutuklu olduğu sırada başka bir mahkumu silahla vurarak öldürdüğü sahne eşliğinde, Özkan Mamati tarafından yapılan “KEŞKE GELSELER DİYE BEKLEYENLER VAR şeklindeki SUİKAST İMASI ve ÖLÜM TEHDİDİ içeren bir paylaşımı



Özkan Mamati’nin, sırf müvekkilin arkadaşı olduğu için KENDİ ÖZ KARDEŞİ ERKAN MAMATİye hitaben yaptığıERKAN İSTER GEL İSTER GELME SENİ KOMAYA SOKACAĞIM, …. KARDEŞE YAPTIĞIMI GÖRSÜNLER Kİ KARDEŞ OLMAYANA NE YAPACAĞIMI HAYAL ETSİNLER. şeklindeki paylaşımı



Özkan Mamati’nin “ÖLÜM DIŞINDA BİZİ SİZDEN AYIRACAK GÜÇ YOK. O KADAR ZEVKLE YAPACAĞIZ Kİ ŞOKA GİRECEKSİNİZ.” şeklindeki paylaşımı



Özkan Mamati’nin “BAĞIRSAKLARINIZDAN GİRİP DİLİNİZİ KOPARIYOR MUYUZ KOPARMIYOR MUYUZ BAKALIM DENEMESİ BEDAVA…” şeklindeki paylaşımı



Özkan Mamati'nin sosyal medyaki bu paylaşımlarında isimleri, hatta resimleri dahi zikredilerek hakaret ve tehditlerde maruz kalan müvekkilin çok sayıda hanım arkadaşı, aynı zamanda bu paylaşımlara benzer tehdit içerikli veya rahatsızlık vermeyi amaçlayan cep telefonu mesajları da almalarının ardından Özkan Mamati hakkında ilgili savcılıklara şikayetlerde bulunmuşlardır. Yapılan şikayetler sonucunda ilgili savcılık ve mahkemeler, müvekkilin arkadaşlarının taleplerindeki haklılıkları tespit ederek ÖZKAN MAMATİ HAKKINDA UZAKLAŞTIRMA KARARLARI vermişlerdir. 

Bunların yanında, kendisiyle röportaj yapmak amacıyla Türkiye’ye gelen Times gazetesi yazarlarından İngiliz gazeteci Louise Callaghan da, Özkan Mamati’nin davranışlarındaki huzursuzluk ve anormallikleri hemen fark edebilmiştir. Özkan Mamati’nin, psikolojisinin ve tavırlarının sağlıklı olmadığını yazısında geçen şu sözlerle ifade etmiştir:

 “ Adnan Oktar’ın alışılagelmiş genç ve yakışıklı müritlerinden epey bir farklıydı. ÜZERİNDE HUZURSUZ BİR DELİ ENERJİSİ VARDI.”



Louise Callaghan, Özkan Mamati hakkındaki bu teşhisinin son derece doğru olduğunu kısa bir süre sonra bizzat kendisi de yaşayarak tecrübe edecek; röportajın gidişatından hoşnut olmayan Özkan Mamati’nin “RÖPORTAJI YAYINLAMAMASI İÇİN KENDİSİNİ TEHDİT ETTİĞİNİ, bu sebeple çok korktuğunu ve çareyi Türkiye’yi terk etmekte bulduğunu” ülkesine döndükten sonra yayınladığı röportajında ifade edecektir.  

Özkan Mamati’nin yayında geçen bilindik yalan ve iftiralarına ilişkin müvekkilin cevaplarına gelecek olursak;

-1-

MÜVEKKİL ADNAN OKTAR, FETÖ’YE YARDIM VEYA İLTİSAK SUÇLAMASINDAN KESİNLEMİŞ MAHKEME KARARLARIYLA BERAAT ETMİŞTİR

Önemle belirtmek isteriz ki müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları, yargılanmakta oldukları dava kapsamında ileri sürülen, FETÖ’YE YARDIM, YATAKLIK YA DA İLTİSAK GİBİ SUÇLAMALARIN TÜMÜNDEN BERAAT ETMİŞLER ve BU BERAAT KARARLARI KESİNLEŞMİŞTİR.

Bunlar İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/158 E. sayılı” kararı ile “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin 2023/310 E. ve 2023/494 K. sayılı  kararlarıdır.






Dolayısıyla bu davanın bizzat müşteki olan ve davayı son derece yakından takip eden Özkan Mamati’nin, müvekkil ve arkadaşları hakkında VERİLEN ve KESİNLEŞEN BU BERAAT KARARLARINI BİLMEMESİ ELBETTE Kİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Ancak müvekkil ve arkadaşlarına yönelik medyada başlatılan karalama kampanyası kapsamında gerçekleştirilen diğer bir çok yayın, haber ve röportajda olduğu gibi, Nisa Nur Çaydan’ın sunuculuğunu yaptığı “Propaganda” isimli Youtube kanalında da, kasıtlı ve kötü niyetli şekilde SIRF İZLEYİCİLERİ ALDATIP YANILTMAK AMACIYLA gerçek dışı FETÖ benzetme ve kıyaslamaları yapılmıştır.

-2-

MÜVEKKİL ADNAN OKTAR, 15 TEMMUZ FETÖ’CÜ HAİN DARBE GİRİŞİMİ ESNASINDA CANINI TEHLİKEYE ATARAK CANLI YAYINA ÇIKMIŞ, CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN ERDOĞAN’I VE MEŞRU HÜKÜMETİ SAVUNMUŞTUR.

Özkan Mamati’nin Nisa Nur Çaydan’ın programında dile getirmiş olduğu, müvekkil Adnan Oktar’ın 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi esnasında A9 TV’de katıldığı canlı yayın programında güya ortalı yayın politikası izlemiş olduğu iddiası da AÇIK BİR YALANDAN ibarettir.

Müvekkil kendisi ve arkadaşlarının, geçmiş her dönemde, hatta terör örgütü olarak bilinmediği, geniş çevrelerce desteklendiği dönemlerde dahi FETÖ yapılanmasının karşısında durduklarını önemle belirtmekte; “Gezi olayları”ndan, “17-25 Aralık Yargısal Darbe Teşebbüsü”ne ve “15 Temmuz FETÖ’cü Hain Darbe Girişimi”ne kadar her olayda hep Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı ve meşru hükümeti desteklemiş olduklarının açık şekilde bilindiğini hatırlatmaktadır.

Gerçekten de FETÖ yapılanmasının hükümeti ve Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ı hedef alan her kalkışmasında, müvekkil ve arkadaşlarının istisnasız şekilde SN. ERDOĞAN’DAN ve MEŞRU HÜKÜMETTEN YANA TAVIR SERGİLEDİKLERİ, hem A9 Televizyonundan yapmış oldukları canlı yayın açıklamalarından, hem de kendilerine ait Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlardan açık, net ve tartışmasız şekilde görülmektedir.

Hatta müvekkil Adnan Oktar, FETÖ’cü Hain Darbe Girişiminin başladığı 15 Temmuz gecesi, henüz daha hiçbir devlet yetkilisi gelişmeler karşısında bir açıklama yapmamış ikenbirçok siyasetçi, bürokrat ortada yokken kendisi ve arkadaşlarının;

·        A9 TV Stüdyosu, en şiddetli çatışmaların yaşandığı ve onlarca vatandaşımızın şehit ya da gazi oldukları Çengelköy’deki Kuleli Askeri Lisesiyle Beylerbeyi’ndeki köprü ayağına çok yakın bir yerde olmasına rağmen,

·        Gece boyunca A9 TV stüdyosu üzerinde FETÖ’cü pilotlar tarafından F-16 savaş uçakları ile alçak uçuş yapılıp sonik patlamalar oluşturularak etrafa korku ve dehşet saçılmasına rağmen,

HER ŞEYİ GÖZE ALIP A9 TV STÜDYOSUNA GİTMİŞ ve CANLARI PAHASINA FETÖ’YE KARŞI DURMUŞ OLDUKLARINI; ta ki darbe teşebbüsünün ateşi sönene, askerler kışlalarına geri çekilene dek CANLI YAYINDA KALARAK, FETÖ’YE KARŞI SN. ERDOĞAN’I ve MEŞRU HÜKÜMETİ DESTEKLEMEYE DEVAM ETTİKLERİNİ de önemle hatırlatmaktadır.

-3-

15 TEMMUZ GECESİ MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN, CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN ERDOĞAN’I VE MEŞRU HÜKÜMETİ SAVUNUP DESTEKLEDİĞİ İLGİLİ RTÜK KARARIYLA DA KESİNLEŞMİŞTİR

15 Temmuz Fetö’cü hain darbe girişiminin atlatılmasının ardından ilgili devlet kurumlarınca başlatılan soruşturmalar kapsamında, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından da, tüm Radyo ve Televizyon Kanallarının 15 ve 16 Temmuz tarihli yayınlarına yönelik detaylı bir inceleme yürütmüştür.

Bu kapsamda A9 Televizyonu ve müvekkil Adnan Oktar’ın 15 ve 16 Temmuz 2016 tarihindeki canlı yayın programları da detaylı olarak incelenmiş ve RTÜK Üst Kurulu Uzmanı Candan Sarıdoğan ve Uzman Gül Gümüş tarafından verilen 12.01.2017 tarihli Yayın Hizmetleri İzleme ve Değerlendirme Raporunda;

·        “A9 TV’de yayınlanan söz konusu program boyunca Adnan Oktar, itidalli olmak gerektiğini vurgulayan, halkı birlik ve bütünlük içerisinde kenetlenmeye davet eden, böyle bir yanlış girişimin ülkeye çok zarar vereceğini, bilakis PKK'yı ise sevindireceğini belirten söylemlerde bulunmuş, 'VATANINI, MİLLETİNİ, DEVLETİNİ SEVEN BÖYLE BİRŞEY YAPMAZ' demiştir.

·        ”Program süresince, zaman zaman HaberTürk, CNN, NTV, A HABER logolu yayın kanallarına bağlanılmış ve bu bağlantılarda; başta Sayın Cumhurbaşkanı'mız olmak üzere aşağıdaki kişilerin darbe karşıtı konuşmalarına yer verilmiştir

- Sayın Cumhurbaşkanımızın CNN Türk TV'deki Konuşması,

- Sn. Efkan Ala'nın NTV TV'deki Konuşması,- Sn. Abdullah Gül'ün NTV TV'deki Konuşması,

- Sn. Ahmet Davutoğlu'nun Habertürk TV'deki Konuşması,

- Orgeneral Ümit Dündar'ın Ahaber'deki TV'deki Konuşması, 

·        Söz konusu yayın boyunca, MENFUR DARBE GİRİŞİMİNİN SON DERECE YANLIŞ ve TEHLİKELİ OLDUĞU, böyle bir darbenin mümkün olamayacağı, toplumun birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu, DEMOKRASİNİN İŞLEDİĞİ, çeşitli vesilelerle ifade edilmiştir.

şeklindeki taktir ve tespitlerle “HERHANGİ BİR YAYIN İHLALİ BULUNMADIĞI” rapor edilmiştir.

Devamında, RTÜK Üst Kurul Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya ve Daire Başkanı Dr. Mehmet Çakırtaş imzalı 16.01.2017 tarihli yazıyla, “Ek’te sunulan izleme ve değerlendirme raporu ve bu rapora ilişkin yayın kaydı incelenmiştir. YAYIN İHLALİ OLMADIĞINA DAİR UZMAN GÖRÜŞÜNÜN UYGUN OLDUĞU KANAATİNE VARILMIŞTIR” denilerek söz konusu uzman raporu (aşağıda) Üst Kurul’a havale edilmiştir.



Neticesinde de RTÜK Üst Kurulunca verilen 09.02.2017 tarih, 2017/06 toplantı No ve 17 K. numaralı kararla UZMAN RAPORUNUN DOĞRULUĞU AYNEN ONAYLANMIŞ ve 6112 sayılı Kanun kapsamında HERHANGİ BİR İHLAL OLMADIĞI KARARI oy çokluğuyla verilmiştir.

-4-

BAŞKALARI ADINA KURDURULAN ŞİRKETLER ARACILIĞIYLA DOLANDIRICILIK YAPILDIĞI İDDİASI GERÇEK DIŞIDIR

Özkan Mamati Nisa Nur Çaydan’ın programında müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları tarafından “güya başkaları adına şirket kurdurup arka planda dolandırıcılık yaptıkları” iddiasında bulunulmaktadır. Ancak buna karşın dava dosyasından müvekkil ve arkadaşları tarafından DOLANDIRILDIĞINI SÖYLEYEREK ŞİKAYETÇİ OLAN HİÇ KİMSE YOKTURAyrıca bugüne kadar müvekkil ve arkadaşları hakkında AÇILMIŞ HERHANGİ BİR DOLANDIRICILIK DAVASI DA YOKTUR.

Ancak müvekkil ve arkadaşlarını güya dolandırıcılıkla itham eden Özkan Mamati hakkında dava dosyasında:

·        Dolandırıcılık suçu işleyen tek kişi olarak sadece Özkan Mamati” isminin yer aldığı,

·        Özkan Mamati’nin bizzat kendisinin dolandırıcı olduğunu ikrar ettiği bir ifadesinin” bulunduğu ve

·        Nitelikli dolandırıcılık suçundan Özkan Mamati hakkında ayrı bir kovuşturmanın daha yürütüldüğü

kamuoyunun bilmesi gereken gerçekler arasında yer almaktadır.

 

-5-

BAZI TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE MÜVEKKİL ARASINDA BAĞLANTI OLDUĞU İDDİALARI DA AÇIK BİR YALANDIR. AKSİNE  MÜVEKKİL ÇOK SAYIDA TERÖR ÖRGÜTÜNCE DEFALARCA TEHDİT EDİLMİŞ VE ADI ÖLÜM LİSTELERİNE ALINMIŞTIR

Özkan Mamati’nin Nisa Nur Çaydan röportajında dile getirdiği, müvekkilin güya DAEŞ gibi terör örgütleriyle perde arkasından ilişkisi olduğu iddiası da açık bir iftiradan ibaret olup aksinin ispatı son derece kolaydır. Çünkü müvekkilin ömrünü devletimizin, milletimizin birlik ve bütünlüğünü savunmakla, koruyup kollamakla ve milli değerlerimize kasteden DAEŞ, El KAİDE, PKK, FETÖ,  vb. terör örgütlerine karşı fikri mücadele vermekle geçirmiş olduğu bugün herkes tarafından bilinmektedir.

Müvekkil, gençlik yıllarından bu yana PKK terör örgütüyle fikri zeminde mücadele etmiş, PKK’nın hain ve bölücü ideolojisini çökerten kitaplar, makaleler yazmış, bu tehlike hakkında sayısız program yapmış, PKK’ya PİSLİK, KAHPE, KALLEŞ deme cesaretini göstermiş bir fikir insanıdır. Zaten bu sebeple de, PKK/KCK, KONGRA-GEL, DAEŞ ve EL-KAİDE GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİ TARAFINDAN DEFALARCA ÖLÜMLE TEHDİT EDİLMİŞ ve BİRÇOK KEZ ADI İNFAZ LİSTELERİNE KONULMUŞTUR. 

Nitekim 2017 yılında, KONGRA-GEL PKK/KCK terör örgütünün eylem faaliyetlerine ilişkin devletimiz tarafından yürütülen istihbarat çalışmalarında, aralarında “MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN DA BULUNDUĞU BAZI KİMSELERE YÖNELİK EYLEM AMACIYLA GÖREVLENDİRME YAPILDIĞI ve TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARI TARAFINDAN SİLAHLI EYLEM YAPILACAĞI İSTİHBARATI” elde edilmiştir.  

Bu sebeple İstanbul Valiliği, 21.03.2016 tarih ve 47909374-16885-(61168)-2016/705-593 sayılı İl Koruma Komisyon Kararı ile müvekkil “ADNAN OKTAR’A POLİS KORUMASI VERİLMESİ” kararlaştırmıştır.

YANİ MÜVEKKİL ADNAN OKTAR, DEVLET ve MİLLET DÜŞMANI TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BAĞLANTI KURMAYI BİR YANA BIRAKIN, BU ÖRGÜTLERİNİN SİLAHLI EYLEM GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLADIKLARI AÇIK HEDEF LİSTELERİNDE YER ALMAKTADIR.

Müvekkil Adnan Oktar’ın adı terör örgütlerinin İNFAZ LİSTESİNDE OLDUĞU İÇİN İstanbul Valiliği tarafından MÜVEKKİLE POLİS KORUMASI” verilmesi kararı (aşağıda)



-6-

MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN AKIL, RUH VE BEDEN SAĞLIĞI SON DERECE YERİNDEDİR.

Gerek Özkan Mamati’nin Nisa Nur Çaydan röportajında gerekse son dönemde medya ve sosyal medyada genelindeki haber ve paylaşımlarda yer alan gerçek dışı itham ve iddiaların aksine, müvekkil ADNAN OKTAR’IN AKIL, RUH ve BEDEN SAĞLIĞI SON DERECE YERİNDEDİR.

Söz konusu "akli yetersizlik" iftirasının hukuken ve tıbben gerçek dışı, mesnetsiz ve geçersiz olduğunu bizzat kendileri de çok iyi bilen çevrelerin, bu konuyu medyadaki uzantıları üzerinden ısrarla gündemde tutmaya çalışmalarının ASLINDA 2 FARKLI NEDENİ bulunmaktadır.

Bunlardan birincisi, Müvekkil Adnan Oktar'ı kamuoyu önünde kendilerince itibarsızlaştırma çabasıdır.

Diğer neden ise, sırf  eziyet verebilmek amacıyla müvekkili “güya cezai ehliyetinin olmadığı iftirasıylaAdli Tıp Kurumu’na müşahedeye sevk edebilme çabasıdır.

Cezai ehliyeti hakkında basına yansıyan gerçek dışı ve art niyetli bazı haberler üzerine Müvekkil Adnan Oktar geçtiğimiz yıllarda, 5 KEZ TAM TEŞEKKÜLLÜ DEVLET HASTANELERİNDE ve ülkemizin önde gelen psikiyatrislerine başvurmuş ve sağlık kontrolünden geçmiştir. Müvekkil ile yüz yüze görüşen, kendisini bizzat muayene eden ve gerekli tıbbi tetkikleri yapan Türkiye’nin konusundaki en yetkin uzman psikiyatrisleri, ADNAN OKTAR’IN AKIL ve RUH SAĞLIĞININ YERİNDE OLDUĞUNA DAİR resmi raporlar düzenlenmişlerdir. Bu hastanelerin her biri de, alanında hakem görevi üstlenmiş nihai karar verici hükmünde hastanelerdir.

Müvekkilin “AKIL SAĞLIĞININ YERİNDE OLDUĞU”na dair rapor veren hastanelerden biri de GATA adıyla bilinen “GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ HASTANESİ”dir.

Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından, müvekkilin Akıl Sağlığının Yerinde Olduğuna ilişkin verilen Sağlık Kurulu SAĞLAM RAPORU (aşağıda)

 

 

-7-

GENÇ KIZ ve KADINLARIN CAMİA İÇERİSİNDE GÜYA ZORLA TUTULDUKLARI YA DA AYRILMAK İSTEYENLERİN GÜYA KASET GÖRÜNTÜLERİYLE KORKUTULDUKLARI İDDİALARI DA YALANDIR

Bir kısım medyada tarafından 2018 senesinden bu yana aralıksız yürütülen iftira ve karalama kampanyaları sebebiyle müvekkil ve arkadaşları aleyhinde oluşturulan olumsuz kamuoyu, sıradan vatandaşlar üzerinde olduğu gibi, HAKİMLER ve SAVCILAR ÜZERİNDEN DE İSTER İSTEMEZ OLUMSUZ ETKİLER BIRAKABİLMEKTEDİR. Müvekkil ve arkadaşlarının haklarındaki gerçek dışı itham ve iftiralara ilişkin YASAL HAKLARINI KULLANMA FIRSATLARI DAHİ BU SEBEPLE NEREDEYSE TAMAMEN ELLERİNDEN ALINMIŞTIR.

ALEYHTE OLUŞTURULAN BU OLUMSUZ KAMUOYU BASKISI SEBEBİYLE, müvekkil ve arkadaşlarının maruz bırakıldıkları hakaret ve iftiralar karşısında yaptıkları tüm tekzip ve cevap hakkı başvuruları, savcılık şikayetleri ve tazminat başvuruları, DAHA EN BAŞINDAN -hatta belki de hiç okunmadan- REDDEDİLMEKTE VEYA TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANDIRILMAKTADIR.   

Özkan Mamati de, müvekkil ve arkadaşlarının tutuklu olmalarından ötürü haklarındaki iftiralara cevap verebilme imkanlarının bu şekilde kısıtlanmasını fırsat bilmektedir. Hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmadığı için de, yaptıklarının yanına kar kaldığı düşüncesiyle eline geçen bu fırsatı, masum insanlara rahatça iftira atabilmek amacıyla fütursuzca kullanmaktadır.

Nisa Nur Çaydan’ın sunuculuğunu yaptığı “Propaganda” isimli Yotube kanalında gerçekleştirilen bu röportaj da, Özkan Mamati’nin yalan, iftira ve hakaret konusundaki fütursuzluğunun açık bir örneği niteliğinde olmuştur.

Özkan Mamati’nin röportajda dile getirdiği hiçbir delile dayanmayan;

·        güya zorla tutulan, 7-8 yıl bir odadan çıkmayan, 20-25 yıl dışarı çıkmamış, metroya, otabüse binmemiş, SGK’sı pasaportu olmayan yüzlerce kadın olduğu”,

·        güya bu kadınların cep telefonu, bilgisayar, sosyal medya kullanamalarının yasak olduğu

·        güya kadınların tek başlarına sokağa çıkmalarına, hatta ailelerini ziyaret etmelerine dahi izin verilmediği

·        güya çıkmak isteyenlerin eski ayrılanların başına gelen videolarla ya da gizli çekilmiş kamera görüntüleriyle korkutuldukları

şeklindeki hayali iddialar ile gerçekdışı itham ve iftiralarının tümü yalandır.

BİRİNCİSİ:

Müvekkil ve arkadaşlarına ait 200’ün üzerindeki ev ve işyeri adresine yüzlerce polis memurunun katılımıyla, eş zamanlı ve ansızın, sabaha karşı gerçekleştirilen operasyonda, ZORLA TUTULUP ALIKONULAN HİÇBİR KIZ YA DA KADINA RASTLANMAMIŞTIR.

İKİNCİSİ:

Operasyon kapsamında evlerin altı üstüne getirilip duvarlarının yıkılmasına, bahçelerine iş makinaları ile girilip kazılmadık yer bırakılmamasına rağmen, TEK BİR ŞANTAJ KASEDİNE veya DİJİTAL ARŞİVE RASTLANMAMIŞTIR.

ÜÇÜNCÜSÜ:

Dava kapsamında baskı ve tehditle müvekkil ve arkadaşlarından şikayetçi ya da etkin pişman olmak durumunda bırakılan kadın ve kızlarının, tüm dünyaya ulaşabilen bir TELEFON VE İNTERNET AĞINA SAHİP OLMALARI, istedikleri zaman İSTEDİKLERİ YERE GİDEBİLİYOR, İSTEDİKLERİ YERLERDE GEZEBİLİYOR OLMALARI, sosyal alanlarda ve etkinliklerde ÇEKTİRDİKLERİ FOTOĞRAFLAR ve yurt içi ve yurt dışında edindikleri ARKADAŞ ÇEVRESİNİN GENİŞLİĞİYLE DAHA BAŞTAN ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR.

DÖDÜNCÜSÜ:

Yine husumetli müşteki olarak adı geçen kişilerin kendi emniyet ifadelerinde de açıkça görüldüğü gibi;

·        Karar verdikleri anda camiadan ayrılıp gidebilmiş olmaları, 

·        Sonrasında da korkusuzca camia aleyhinde faaliyet başlatmaları,

·        Zorla tutulduğunu iddia eden kişilerin tamamına yakınının kendi evlerinden gelip, akşam kendi evlerine dönüyor olmaları,

·        Hiçbir aşamada zorla tutulduklarına dair bir iddiaları ve şikayetleri olmaması,

·        Sosyal hayatlarına kendi istedikleri gibi devam ediyor olmaları da

Özkan Mamati’nin iddialarının gerçek dışı olduğunun bir başka delildir.

BEŞİNCİSİ:

Dava dosyasına da defaatle sunmuş olduğumuz gibi, GEÇMİŞTE CAMİADAN AYRILMIŞ OLAN ve SAYILARI BİNLERE VARAN KİŞİNİN VARLIĞI, bunların arasında Acun Ilıcalı, Caner Taslaman, Mustafa Akyol, Pınar Turan, Aylin Kotil gibi şu anda TV'de sıklıkla boy gösteren kamuya mal olmuş ünlü kişilerin de olması, çeşitli mankenler, oyuncular ve ünlü ailelerden kişilerin bulunması, bu kişilerin camiadan rahatça ayrılmış, rahatça farklı hayatlar kurmuş ve anlaşılabileceği gibi AYRILMAKTA HİÇ ZORLANMAMIŞ, DOLAYISIYLA ZORLA FALAN TUTULMAMIŞ kişilerden oluşmaları ve bu konuda hiçbir hukuki şikayetlerinin de bulunmaması Özkan Mamati’nin iddialarını ortadan kaldıran en önemli kanıtlardan biridir.

-8-

DAYAK ve EZİYET YALANI

Özkan Mamati’nin de aralarında bulunduğu husumetli bazı müştekiler tarafından dile getirilen güya müvekkil Adnan Oktar’ın sabahtan akşama kendilerine dayak atıp eziyet ettiği şeklindeki iddiaları da açık bir yalandan ibarettir. Ayrıca bu iddia gerçek dışı olmasının yanında hayatın olağan akışına da aykırı ve mantık dışı bir iddiadır.

Öncelikle müvekkil Adnan Oktar oldukça yapılı ve son derece de güçlü, kuvvetli bir insandır. Eğer ki iddia edildiği şekilde, kendisine göre oldukça zayıf ve narin olan hanım arkadaşları sabahtan akşama kadar günlerce müvekkil tarafından darp edilmiş olsalar bu durumda vücutlarının çeşitli yerlerinde kalıcı hasarlar oluşması, aldıkları darbeler sebebiyle hastanelik olmaları ya da her durumda vücutlarında izler kalması gerekirdi. 

Ancak bugüne kadar müvekkilin tek bir hanım arkadaşının bile, darp sebebiyle bir tedavi görmemiş olması, vücutlarında travma kaynaklı herhangi bir iz ya da emare olmaması, herhangi bir hastane veya poliklinikten alınmış tek bir darp raporlarının dahi bulunmaması, SABAH AKŞAM DAYAK ve EZİYET İDDİALARININ GERÇEK DIŞI OLDUĞUNU GÖSTERMESİ BAKIMINDAN YETERLİDİR.

Kaldı ki böyle bir iddianın gerçek olabilmesi için müvekkilin işini gücünü bırakıp;

·        Gün içerisinde yiyip içmeye ya da gece yatıp uyumaya bile vakit ayırmıyor olması, 

·        Her gün düzenli gerçekleştirdiği 1,5 – 2 saat süren sportif faaliyetlerde bulunmaması,

·        Her gün katıldığı ve günde yaklaşık 10-12 saatini alan A9 TV’nin canlı yayınlarına çıkmamış olması,

·        Hemen her gün gittiği tanınmış alışveriş merkezlerindeki 3-4 saat süren alış-veriş, gezi ve ziyaretlerde bulunmamış olması,

·        Türkiye ve dünyanın dört bir yanından kendisini ziyarete gelen gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler, hukukçular, akademisyenler ve bürokratlar gibi sevenleriyle bir araya gelip saatler süren röportaj ve toplantılara katılmamış olması,

·        Kaleme aldığı 300’ün üzerindeki kitaplar ortada olmasına rağmen, kitap yazmak için hiç vakit ayırmamış olması,

TÜM BUNLARIN YERİNE, GÜYA SADECE HANIM ARKADAŞLARINI DARP EDİP ONLARA EZİYET ETMEKLE MEŞGUL OLMASI GEREKTİRİR Kİ, BUNUN NE DERECE SAÇMA ve HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI OLACAĞI DA AÇIKTIR.  

Ayrıca müvekkili yakından tanıyan, nerdeyse 30 yıl boyunca onunla bir dostluk ve fikir birliği içinde olan hanım arkadaşları, müvekkilin kendilerine çok saygılı, müthiş sevgi dolu olduğunu, her zaman kendisinden şefkat ve merhamet gördüklerini mahkemeler huzurunda defalarca anlatmışlardır. Yine aynı hanımlar, müvekkilin, kendilerine olduğu kadar ailelerine de sahip çıktığınıonların hastalıklarında gece gündüz demeden günlerce ilgilendiğini de beyan etmişlerdir. Müvekkil, sadece yanında bulunan arkadaşlarına değil, onların ailelerine, tanıdıklarına, stüdyoya kendisiyle tanışmaya gelen yüzlerce insana da her zaman üstün bir ihtimam ve saygı ile yaklaşmıştır.

Kaldı ki, müvekkilin hayatı boyunca kadınlara gösterdiği sevgi ve şefkat, yaklaşık on yıl boyunca konuk olduğu canlı yayınlarda tüm Türkiye'nin şahit olduğu kadınlara yönelik saygı, ilgi ve nezaketi; yıllardır kendisini tanıyan 100'den fazla hanım arkadaşının mahkemelerde vermiş olduğu beyanlar müvekkilin, “hem inancı, hem karakteri hem de inandığı değerler bakımından, eziyet, alıkoyma gibi tüm suçlamalardan şiddetle uzak olduğunu, tam aksine onlara hiç kimsenin göstermediği sevgiyi ve ilgiyi gösterdiğini” açık şekilde ortaya koymaktadır.

-9-

MÜVEKKİLİN GÜYA ŞEHİT EŞİNİ BEĞENDİĞİ İFTİRASI DA TIPKI CİNSEL İÇERİKLİ İFTİRALARDA OLDUĞU GİBİ TOPLUMDA İNFİAL OLUŞTURMAK AMACIYLA ÖZEL SEÇİLİP KURGULANMIŞ BİR YALANDIR.

Müvekkil ve arkadaşlarına husumet besleyen çevrelerle onların etki ve kontrolünde hareket eden bir kısım medyanın sadece cinsel içerikli itham ve iddiaları ön plana çıkartmalarının ve bıkıp usanmadan varsa yoksa cinsellik, güzel kadınlar ve müvekkilin cinsel gücünden bahsetmelerinin İKİ ANA NEDENİ bulunmaktadır.

BU NEDENLERİN BİRİNCİSİ:

Müvekkil ve arkadaşları hakkında bugüne kadar öne sürülen 30’DAN FAZLA SÖZDE SUÇ İTHAMI OLMASINA RAĞMEN, bunların tümü iftira olduğundan ELLERİNDE TEK BİR BELGE YA DA DELİLİN BULUNMUYOR OLUŞU,

NEDENLERİN İKİNCİSİ İSE:

Cinsel içerikli itham ve iddiaların, HEM VATANDAŞLARIN SİNİR UÇLARINA DOKUNUP KİTLELERİ KISA SÜREDE GALEYANA GETİREBİLEN BİR YÖNÜNÜN OLMASI HEM DE İNSANLARI SUÇLUYMUŞ GİBİ GÖSTEREBİLMEK İÇİN SADECE İFTİRA ATMANIN YETERLİ SAYILIP DELİL GÖSTERİLMESİNE DAHİ GEREK DUYULMUYOR OLUŞUDUR.

Zaten gerek kumpası hazırlayanlar gerekse müvekkil ve arkadaşlarına husumet besleyen çevreler, işte tam da bu özelliklerinden -insanları karalamanın en kolay yolu olması ve ispat için bir delile de ihtiyaç duyulmaması- dolayı ISRARLA SADECE CİNSEL İÇERİKLİ İFTİRALAR ÜZERİNDE DURMAKTADIRLAR. Aleyhte hiçbir delil olmamasına rağmen sırf kamuoyunda aleyhte bir infial oluşturabilmek ve bununla hakim ve savcılar üzerinde kendilerince baskı kurabilmek amacıyla cinsel iftiraları kullanmaya çalışmaktadırlar.

İşte Özkan Mamati’nin röportajda dile getirmiş olduğu “güya müvekkilin ekrana çıkan bir şehit eşini beğendiği” şeklinde açık bir iftirada bulunuabilmesi de, tıpkı cinsel içerikli iftiralar gibi insanları karalamak için herhangi bir delil gösterilmesine ihtiyaç duyulmamasından kaynaklı özel seçilip kurgulanmış bir iftiradır. 

Değerli Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız…

 

Adnan Oktar vekili

Av. Mert Yetişir

 



[1] Anadolu Ajansı Teyit Hattı

[2] https://eksisozluk1923.com/nisa-nur-caydan—7549561

Daha yeni Daha eski