CEZAEVİNDE DİNÇ, SON DERECE NEŞELİ VE SAĞLIKLI OLAN MÜVEKKİL ADNAN OKTAR'IN, BU YÖNDE TERS ALGI YARATMAK İSTEYENLERİN YAYGINLAŞTIRDIĞI HABERLERE İLİŞKİN TEKZİPTİR

Çok iyi bilindiği gibi özellikle son dönemlerde kamuoyunda, müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları ile ilgili kara propagandaya dayanan haberler 6 yıl sonra yeniden gündem yapılmış, tek bir elden yönetildiği belli olan ve belli bir bütçe karşılığı kiralık provokatörlerle yürütülen bu propaganda, yargıyı etkileme çabası görünümü almıştır.

Yine bilindiği gibi kara propaganda, psikolojik tanımlar ve tarifler üzerinden de yürütülür. Buna göre kamuoyuna gerçekte olmayan bir profil çizilir ve bu şekilde sahte bir algı yaratılmaya çalışılır. Hitler döneminde, Menderes'in basında kötülenmesi için düğmeye basıldığında, Stalin Rusya'sında kullanılan bu Goebbels yöntemleri, kendi dönemlerinde hayli etki yaratmıştır.

Ancak bahsi edilen dönemler, 2. Dünya Savaşı dönemleridir. Teknolojinin telsiz ve telefondan ibaret olduğu bu dönemlerde böylesine bir sahte haber yayma stratejisinin kulaktan kulağa etki yaratmış olması zaten beklenen ve planlanan bir şeydir. Ancak benzer psikolojik karalama yöntemlerinin, 21. yüzyılda, telekomünikasyonun bu kadar yaygın ve etkili olduğu bir dönemde denenmesi, akla ziyan bir durumdur.

Söz konusu sözde karalama faaliyetleri kapsamında özel olarak görevlendirilmiş Superhaber sitesinde 2. Dünya savaşı dönemlerine ait bu ilkel yönteme başvurulmuş ve müvekkil için, "tutuklu bulunduğu cezaevinde gelişmeleri takip ederken kahrından ölebilir" ifadeleri kullanılmıştır.

Öncelikle haberin, tamamen husumet duyan çevreler tarafından üretilen bir kamuoyu etkileme haberi olduğu bellidir. Çünkü haberin ne yargılama süreciyle ne de müvekkil ve arkadaşlarına isnat edilen suçlamalarla alakası yoktur. Sadece müvekkile yönelik bir itibar suikastı hedeflenmiştir. Bu, yaygın şekilde devam ettirilen kara propagandanın da aynı husumet kaynaklı olduğunu belgelemektedir.

Haberin son derece ilkel bir karalama kampanyası olduğunu belgelemek de zor değildir. Müvekkilin henüz EKİM AYINDA CEZAEVİNDE ÇEKTİRMİŞ OLDUĞU FOTOĞRAFLAR basında yer almıştır. Müvekkilin 2018 yılındaki halinden dahi DAHA DİNÇ, ZİNDE VE SON DERECE SAĞLIKLI olduğu açıkça görülebilmektedir. Hatta bu fotoğraflar, sosyal medya paylaşımlarında oldukça ilgi çekmekte, takipçiler tarafından bu DİNÇLİK, GÖRKEM VE ZİNDELİK HAYRETLE VE HAYRANLIKLA KARŞILANMAKTADIR.



Cezaevi memurlarına sorulduğunda da, müvekkilin hemen her dakika OLDUKÇA NEŞELİ OLDUĞU, orada bulunanların NEŞESİNİ ARTIRDIĞI, sürekli POZİTİF VE ETRAFINDAKİLERİ ÜMİTVAR EDECEK ŞEKİLDE KONUŞTUĞU, her geçen gün DAHA DA GENÇLEŞTİĞİ, KEYFİNİN DE SON DERECE YERİNDE OLDUĞU cevapları alınacaktır. 

Zaten bunun aksi mümkün değildir. Çok iyi bilinmektedir ki müvekkil, KENDİ HAYATINI ALLAH'A ADAMIŞ ve bu uğurda HER TÜRLÜ ZORLUĞA VE İMTİHANA RAZI OLMUŞ, hayatının çeşitli aşamalarında haksız, hukuk dışı suçlamalar ve iftiralar sonucu çeşitli cezaevlerinde kalmış, bundan asla gocunmamış, HER ORTAMDA ALLAH'IN VARLIĞI İLE MUTLU OLMUŞ, o yüzden de MEKANA GÖRE DEĞİŞMEYEN, ZORLUKLARDAN ETKİLENMEYEN, İMTİHAN GÜÇLEŞTİĞİNDE DAHA ÇOK ŞÜKREDEN bir insan olmuştur. Dolayısıyla, cezaevi ortamları, bahsi geçen haber yazarlarının beklentisinin aksine "kahırdan ölünecek" değil, müvekkil için daima daha da güçlenmeye vesile olan ortamlardır. Müvekkil, Allah'ın her yerde kendisiyle birlikte olduğunu, dolayısıyla, bir cezaevi odasında kaldığında da Allah ile baş başa olduğunu, bundan da BÜYÜK BİR HAZ ALDIĞINI çok defa dile getirmiştir. Allah'a tam teslim, derin imanlı olan ve Allah rızası için bir ömür geçiren bir insanın zaten başka türlü olması mümkün değildir. Bu nedenledir ki, geçen her gün ve dakikada müvekkil çok daha fazla neşelenip keyif almakta, kaldığı ortamı, sabır için bir fırsat, ahiret için bir güzellik olarak görmektedir.

Son tedbir olarak başvurulan tutuklamaların ilk tedbir olarak uygulandığı ülkemizde, Avrupa'yı şaşkınlığa uğratan sıklıkta tutuklamalar gerçekleşmekte ve hemen her gün çeşitli camialardan çeşitli kişilerin cezaevlerine gönderildikleri haberlere yansımaktadır. Bu zorlu ortamlara girip kahrından ölen kuşkusuz çoktur. Haklı veya haksız olsun bu ortama dayanamayan, tevekkül edemeyen, yaşadığı ortamlara göğüs geremeyenlerin sayısı oldukça fazladır. Dolayısıyla, söz konusu haberin yazarı kahır çeken insanlar görmek istiyorsa, cezaevindeki pek çok simanın mevcut durumunu araştırabilir; bu konuda bir fikir edinebilir. Daha da önemlisi, söz konusu haberin yazarı, haklı ya da haksız şekilde kendisi cezaevine girmiş olsa, muhtemelen asıl kahır içinde kalan kendisi olacaktır.

Müvekkilin bu zorlu ortamlardan asla OLUMSUZ ETKİLENMİYOR oluşu, pek çok insan cezaevi şartlarında yaşlanıp çökerken MÜVEKKİLİN ÇOK DAHA DİNÇLEŞMESİ, husumet duyan bu kişileri öfkelendirmektedir. Aslında sözün özeti budur. Müvekkilin imanda çok güçlü oluşu, kararlılığı, kaldığı ortamı ve yaşadığı imtihanı tevekkül ve güzellikle karşılaması, bu tarz insanların beklemedikleri ve kabullenemedikleri bir şeydir. Öfkeli sahte haberlerin yaygınlaştırılmasının sebebi de budur. Ancak YALAN HABERLER, GÖZLER ÖNÜNDEKİ GERÇEKLERİ GİZLEYEMEMEKTEDİR.

Söz konusu yalan haberlerin, her zaman olduğu gibi söz konusu yayın organlarını ve yayıncılarını küçük düşürdüğünü hatırlatır; kamuoyunun bilgisine sunarız.

Adnan Oktar müdafi,

Av. Mert Yetişir 

Daha yeni Daha eski