YARGITAY
İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE
İLETİLMEK
ÜZERE
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO :
2023/310
E., 2023/494 K.
SUNAN :
Adnan
OKTAR
MÜDAFİİ :
Av.
Mert YETİŞİR
KONU : Müvekkil Adnan Oktar’ın, “Mehdiyet
çağında adaletin yeniden tesis edileceği konusunda Kur’an ayetleri, hadisler,
Tevrat ve İncil çerçevesinde” anlatımlarının sunumudur.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil Adnan Oktar
ve dosyamızda yargılanmakta olan arkadaşları çeşitli dini kaynaklarda
kıyametten hemen önceki dönemde geleceği ve İslam’ın dünyaya yayılmasına vesile
olacağı söylenen Hz. Mehdi ile ilişkili konulara önem atfeden insanlardır. Bu
konularda uzun yıllar boyunca araştırmalarda ve anlatımlarda bulunmuşlardır.
Sayın Makamınıza sunduğumuz bu dilekçede “Mehdiyet çağında adalet” konusu müvekkilin
yorumları çerçevesinde Kur’an’dan, hadislerden, Tevrat ve İncil’den
alıntılarla aktarılmaktadır.
Huzurdaki dosyada,
amaç suç olarak Mehdiyet inancının zikredilmesi sebebiyle, müvekkilin inandığı
ve savunduğu Mehdiyet inancının, toplum ve devletimiz için bir tehlike, bir
risk oluşturmadığının, bilakis devletimizi ve toplumu güçlendirecek, refaha
erdirecek manevi bir gelişme olduğunun anlaşılması açısından müvekkilin
Mehdiyet inancı dilekçe olarak bilgilerinize sunulmaktadır.
Aşağıdaki bilgiler
müvekkilin anlatımlarından aktarılmaktadır:
AHİR
ZAMANDA ADALETSİZLİĞİN YAYILMASI:
Çeşitli dini
kaynaklarda aktarılan bilgiler incelendiğinde ahir zamanda insanların en çok
yakınacağı olumsuzluklardan birinin adaletsizlik olduğu anlaşılmaktadır. Bu
durumdan bahseden başlıca 3 hadis şöyledir:
“Ahir
zamanda zalim emirler, fasık yöneticiler, hain kadılar, yalancı hocalar
olacaktır. Bunlara herhangi biri yetişirse onların yanında müttefik olmasın,
yardımcı olmasın, yön veren olmasın...” (Risalet-ül huruc-ül Mehdi,
s. 182)
"Ne
zaman, adaletsiz hakimlerin eliyle zulüm ve haksızlık, hile ve dolandırıcılık,
tüm insanları ezmeye başlarsa, benim temiz ailemden, benim isim ve nişanımı
taşıyan Semavi bir kurtarıcı kıyam edecek ve huzur her yere
yayılacaktır." (Bihar'ul-Envar)
Şeyh
Tusi'nin El-Emali kitabında: "bir öncekinden daha kötü olmayan yeni bir
yıl gelmez ve her gelen yönetici de bir öncekinden kötü olur... Bu durum
insanlar fesat ve adaletsizlik içinde doğana kadar ve fesat ve haksızlık
dışında bir şey bilmeyene kadar devam edecektir."
(Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Ansariyan Yayıncılık, derleyen:
Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, sf. 120)
İşte adaletsizliğin
hüküm sürdüğü bir dönemde Hz. Mehdi’nin göreve başlayacağı ve ilerleyen süreçte
Kur’an ahlakını yayarak yeryüzünde adil bir yönetimi hakim kılacağı ifade
edilmektedir. Hz. Mehdi’nin adalete çok önem vermesinin esas sebebinin, Allah’ın
iman edenlere her koşulda ve herkes hakkında adil davranmalarına yönelik
verdiği emirleri olduğu belirtilmektedir.
KUR’AN’DA
ADALETE VERİLEN ÖNEM:
Bilindiği üzere Kur’an’da
Allah’ın isimlerinden biri “El-Adl” yani “çok adil”
olarak geçmektedir. Nitekim Allah birçok ayette adaletle hükmeden olduğunu
bildirmektedir. Allah adaletle hükmeden olduğu gibi iman eden kullarına da
böyle olmalarını emretmektedir. Konuya bakan bazı ayetler şöyledir:
“Ey
iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler
olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin.
Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan haberdardır…” (Maide Suresi, 8)
“Ey
iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah
için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun,
ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten
dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya
da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.”
(Nisa Suresi, 125)
“Eğer
mü'minlerden iki grup çarpışırlarsa aralarını düzeltin. Biri diğerine tecavüz
ederse tecavüz edenle, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer dönerse
artık aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah adil
olanları sever.” (Hucurat Suresi, 9)
“Şüphesiz
Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan
(fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir,
umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.” (Nahl Suresi, 90)
“Gerçek
şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit
olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada
zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız.” (Hac
Suresi, 25)
“Andolsun,
Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta
tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik…” (Hadid
Suresi, 25)
"Ey
kavmim, ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların
eşyasını değerden düşürüp- eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak
karışıklık çıkarmayın." (Hud Suresi, 85)
“Birbirinizin
mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir
bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın.” (Bakara
Suresi, 188)
“Allah'ın
ayetlerini inkar edenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve
insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı
müjdele.” (Al-i İmran Suresi, 21)
Allah,
sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara
iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü
Allah, adalet yapanları sever. (Mümtehine Suresi, 8)
·
Maide Suresi’nin 8. ayetine göre, takva
sahibi kimse adil şahitlik yapmalı, bir topluluğa kin duysa bile
adaletten ayrılmamalıdır.
·
Nisa Suresi’nin 125. ayetine göre, iman
sahibi kimse kendisi, akrabaları ve sevdikleri aleyhine bile olsa adaletle
hüküm vermelidir. Zenginlik ve fakirlik gibi unsurlar doğrudan yana
tavır almasına engel olmamalıdır. Hükmünü maddi gerekçelere göre
şekillendirmemelidir.
·
Hucurat Suresi’nin 9. ayetine göre, iki
imanlı topluluk arasında çatışma gerçekleşirse taraflar arasında adaletli
davranılmalıdır.
·
Nahl Suresi’nin 90. ayetine göre, Allah adaletli
davranmayı emrederken, kötülüğü ve zorbalığı yasaklamaktadır.
·
Hac. Suresi’nin 25. ayetine göre, adaletten
ayrılmak zulümdür ve azaba kapı aralar.
·
Hadid Suresi’nin 25. ayetine göre, elçilerle
birlikte kitapların gönderilmesinin bir sebebi de adaletin ayakta tutulmasıdır.
·
Hud Suresi’nin 85. ayetine göre, ölçü
ve tartı da adaletle yapılmalıdır.
·
Bakara Suresi’nin 188. ayetine göre, yargı
mekanizması insanların mallarını haksızlıkla ele geçirmeye ve yemeye aracı
kılınmamalıdır.
·
Al-i İmran Suresi’nin 21. ayetine göre,
adaletli insanlara zarar vermek azaba yol açar.
·
Mümtehine Suresi’nin 8. ayetine göre, Allah’a
iman eden birisi, Allah’a iman etmeyen ancak din konusunda müminlerle
savaşmayan, onları yurtlarından sürmeye çalışmayan kimselere de adaletli
davranmalıdır.
Peygamber Efendimiz
(sav)’in hadislerinde Allah’tan çok korktuğunu ve çok adaletli olduğunu
bildirdiği Hz. Mehdi (as) manevi liderlik yaptığı dönemde, inanan-inanmayan
ayırd etmeden herkese karşı adaletli davranılmasına vesile olacaktır. Adalet
anlayışı, merhameti, sevgisi ile insanlara güzel bir örnek teşkil edeceği için,
o dönemde tüm dünyaya barış ve huzurun hakim olacağı, zulme uğrayan tek bir kişinin kalmayacağı bildirilmektedir.
HADİSLERDE
ADALETE VERİLEN ÖNEM:
Kur’an’da en çok
üzerinde durulan hasletlerden biri olan “adalet” elbette ki Peygamberimizin
sözlerinde de yer bulmuştur. Aşağıda adaletin İslam’da hayati önem taşıdığına
işaret eden bazı hadisler yer almaktadır:
Ebû Hüreyre’den
(r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yönetici
bir kalkandır. Onun ardında savaşılır, onunla tehlikelerden korunmak mümkün
olur. Şayet Allah’a karşı sorumluluğu emreder ve adaletle hükmederse bütün
yaptıklarından sevap kazanır. Bundan başka bir şey emrederse yaptıklarının
karşılığını çeker.” (Müslim, İmâre, 43)
Abdullah b. Amr b.
el-Âs’tan (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı
adaletli davrananlar, Allah katında, sınırsız merhamet sahibi Rahman’ın yanında
nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1)
Ebû Saîd el-Hudrî
radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu: “Cihadın en
faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.” (Ebû
Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 37; İbni Mâce,
Fiten 20)
Hâcib b. el-Mufaddal
b. el-Mühelleb’in (r.a.), babasından naklettiğine göre o, Nu’mân b. Beşîr’i
(r.a.) Resûlullah’tan (s.a.v.) şöyle naklederken işitmiştir: “Çocuklarınız
arasında adaletle davranın, oğullarınız arasında adaleti gözetin.” (Ebû
Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 83)
''Bir
saat veya bir gün adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile
ibadet'ten hayırlıdır.'' (el-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 58, 1721)
“Hakimin
dili iki ateş arasındadır. Ya Cennete yol bulur veya Cehennemi hak edecek bir
neticeye varır.” (Ramuz el e-hadis, 347. sayfa, 1. Hadis)
Adil
hakime, kıyamet günü öyle bir sıra gelir ki: "Keşke iki adam arasındaki
bir hurma davasını dahi görmeseydim." diye temennide bulunur. (Ramuz
el e-hadis, 360. sayfa, 4. Hadis)
Hakim,
hüküm vermek için makamında oturduğu zaman, üzerine iki melek iner. Haksızlık
etmediği müddetçe onu doğrultur, başarısına yardım eder ve onu irşad ederler. Hakim
zulmederse onu terkederler ve yükselirler. (Ramuz el e-hadis,
41. sayfa, 5. Hadis)
Hakim
hüküm verirken, içtihad edip onda isabet ederse, kendisi için on ecir vardır.
Şayet içtihadda bulunup da hata ettiyse, kendisine bir veya iki ecir vardır. (Ramuz
el e-hadis, 58. sayfa, 8. Hadis)
TEVRAT’TA
ADALET:
Ø Kötülük
yapan kalabalığı izlemeyeceksiniz. Bir davada çoğunluktan yana konuşarak
adaleti saptırmayacaksınız. (Mısır’dan Çıkış, 23. Bölüm, Adalet ve Doğruluk
Yasaları, 2)
Ø “Tanrınız
RAB'bin size vereceği kentlerde her oymağınız için yargıçlar, yöneticiler
atayacaksınız. Onlar halkı gerçek adaletle yargılayacaklar. Yargılarken
haksızlık yapmayacak, kimseyi kayırmayacaksınız. Rüşvet almayacaksınız.
Çünkü rüşvet bilge kişinin gözlerini kör eder, haklıyı haksız çıkarır. Yaşamak
ve Tanrınız RAB'bin size vereceği ülkeyi miras almak için doğruluğun, yalnız
doğruluğun ardınca gidin. (Yasanın Tekrarı, Yöneticiler Atamak, 18-20)
Ø Ne
mutlu adalete uyanlara, Sürekli doğru olanı yapanlara!
(Mezmurlar, 106. Mezmur, 3)
Ø Kötüler
adaletten anlamaz, RAB’be yönelenlerse her yönüyle anlar.
(Süleyman’ın Özdeyişleri, 28. Bölüm, 5)
Ø Bir
yerde yoksullara baskı yapıldığını, adaletin ve doğruluğun çiğnendiğini
görürsen şaşma; çünkü üstü gözeten daha üst biri var, onların da üstleri var. (Vaiz,
5. Bölüm, Zenginliğin Anlamsızlığı, 8)
Ø Yoksullardan
adaleti esirgemek, Halkımın düşkünlerinin hakkını elinden almak, Dulları
avlamak, Öksüzlerin malını yağmalamak için haksız kararlar alanların, Adil
olmayan yasalar çıkaranların vay haline! (Yeşaya, 10. Bölüm, 1-2)
Ø RAB
şöyle diyor, ey Davut soyu: ‘Her sabah adaleti uygulayın, Soyguna
uğramış kişiyi zorbanın elinden kurtarın. Yoksa yaptığınız kötülük yüzünden
Öfkem ateş gibi tutuşup yanacak, Söndüren olmayacak. (Yeremya, 21. Bölüm, Kötü
Krallara Karşı Yargı, 12)
Ø “…Nereye
baksam şiddet ve zorbalık var. Kavgaların, çekişmelerin sonu gelmiyor.”
(Habakkuk 1, Habakkuk’un Rabbe Yakınması, 3) Bu yüzden yasa işlemez oldu, Bir
türlü yerini bulmuyor hak. Kötüler doğruları kıskaca almış. Ve böylece adalet
saptırılıyor. (Habakkuk 1, Rab’bin Yanıtı, 4)
İNCİL’DE
ADALET:
Ø Vay
halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun
ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın daha önemli konularını
–adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal
etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. (Matta, 23. Bölüm, 23)
Ø Ben
kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim
yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini
yapmaktır. (Yuhanna, 5. Bölüm, İsa’ya tanıklık edenler, 39)
Ø Tersine,
konuksever, iyiliksever, sağduyulu, adil, pak, kendini
denetleyebilen biri olmalı. (Titus, 1. Bölüm, 8)
Ø Bunlar
iman sayesinde ülkeler ele geçirdiler, adaleti sağladılar, vaat
edilenlere kavuştular, aslanların ağzını kapadılar. (İbraniler, 11. Bölüm, 33)
HZ.
MEHDİ’NİN ADALETLİ YÖNETİMİNE HADİSLERDE VE TEVRAT’TA DA İŞARET EDİLMEKTEDİR:
Hadislere
bakıldığında, üstün bir ahlaka ve akla sahip olduğu anlaşılan, Kur’an’ın her
ayetine son derece titiz şekilde uyduğu, Peygamberimizin yolundan ilerlediği
belirtilen Hz. Mehdi, Kur’an ahlakını yeryüzüne yaymak için uzun yıllar boyunca
çalışacak olan bir kişidir. Bunu başardığında da, yine hadislere göre,
yeryüzünde haksızlıklar, zulümler ve eşitsizlikler son bulacaktır.
Mehdiyet
döneminde, adaletsizlikle dolu olan dünyaya adalet, huzur ve barış geleceği
Peygamber Efendimizin hadislerinde şöyle bildirilmektedir:
Bu (Emir) de (Hz. Mehdi) insanlar yeryüzünü
daha önce zulüm ile doldurdukları gibi YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR.
(Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)
Zulüm ve fıskla dolu olan DÜNYA, O (HZ. MEHDİ)
GELDİKTEN SONRA ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR.
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
HZ. MEHDİ'NİN ZAMANINDA ADALET O KADAR
BOL OLACAK Kİ, zorla alınan
her mal sahibine geri iade edilecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
ONUN (HZ. MEHDİ’NİN) ADALETİ HER YERİ
KAPLAYACAK ve insanlar
arasında Hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. Hatta
birisinden, mala ihtiyacı olan kim varsa çağırmasını söyleyecek, o kişi emrini
yerine getirdiğinde, sadece bir kişi gelecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir
günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı
gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, O YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAK.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Hz. Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence
ile dolduğu gibi, ONU DOĞRULUK VE ADALETLE DOLDURUR.
(Süneni-i Ebu Davud, 5/93)
Hz. Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314
kişi biat edecek ve her zalim onun karşısında mağlup olacaktır. Zamanı
o kadar adil olacak ki, kabirdeki ölüler dirilere imrenecektir... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 22) |
“Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş’ten ve Ehli
Beyt’imden bir kişidir. O, insanların ihtilaf ve sosyal sarsıntılar içinde
bulundukları bir sırada çıkar. O (Mehdi) yeryüzünü, kendinden önce zulüm ve
baskı ile doldurulduğu gibi, adalet ve İNSAF ile (merhametle) doldurur.
(Hz. Ebu Said el Hudri r.a. / Ramuz
El-Ehadis 1. cilt, Sayfa 7, No 7) Kitab-ül Burhan
fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13) |
O
(Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı
adaletle doldurur. Sizden
Ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, ona katılsın.
Zira o Mehdi'dir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14) (Hz. İbn-i Mes'ud RA (Büyük Kıyamet Alametleri,
135/3) |
Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra,
mutlaka benim Ehli Beyt’imden birisi (Mehdi) çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve
düşmanlıkla doluysa, O dünyayı adaletle doldurur. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11) |
Hiç şüphe yok ki; arz, cevir (haksızlık, üzüntü) ve
zulümle dolacak. Zulüm ve cevirle dolduğu o zaman, Allah Ehli Beyt’imden ismi
Benim ismimde babasının ismi Babamın isminde bir kimseyi gönderir de dünyayı
adaletle ve nasafetle (adaletin gereğiyle, hakkaniyetle) doldurur.
Önce zulm ve cevirle (haksızlıkla, üzüntüyle) dolduğu gibi. (Hz. Muaviye Ibni Kur’an r.a. /
Ramuz El-Ehadis 2. Cilt, Sayfa 346, No 6) |
Dünyadan sadece bir gün
kalsaydı bile, Cenab-ı Allah mutlaka, zulüm ve cevir ile
(haksızlıkla, üzüntüyle) doldurduğu yeryüzünü doğruluk ve adaletLE doldurmak
üzere, ismi babamın ismine uyan benden (ehl-i beyt’imden) bir kimseyi
göndermek için o günü uzatırdı.” (Ebu Davud ve Tirmizi) |
Ali Bin Ebi Talib’den (ra) rivayet edilmiştir.
Resullullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Dehr’den bir günden
başka kalmamış olsaydı bile, Allah önceden
zulümle doldurduğu gibi, onu adaletle
dolduracak Ehl-i Beyt’imden bir kimseyi mutlaka gönderirdi.” (Ebu Davud tahric etmiştir.) (Fi
Zilali’l- Kuran’da Kıyamet ve Alametleri, Ahmed Faiz, 1993, s. 113) |
Yâ Abbas, bu işi Allah benimle başlattı. Senin
sülalenden biri ile bitirecek. O delikanlı (mehdi) dünyayı, evvelce zulümle
dolduğu gibi, tekrar adaletle dolduracak... (Hz. Ammar İbn-i Yaser RA (Büyük
Kıyamet Alametleri, 498/1) |
Yeryüzü zulüm ve işkence yerine adaletle
dolacaktır. (Mehdi) Her şeyi hak ve adalet ölçüleriyle eşit bir halde
dağıtacaktır. Böylece yer ve
gök sakinleri ondan razı oldukları gibi, havadaki kuşlar, ormandaki yırtıcı
hayvanlar, denizdeki balıklar bile memnunluk duyacaklardır. (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri,
Ölüm ve Diriliş, s. 1699, s. 175) |
Fazl bin Yesar şöyle der: İmam
Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: Allah’a andolsun ki, tıpkı sıcak ve soğuğun
evlerine dolduğu gibi, mehdi’nin adaleti de onların evine dolacaktır.” (Şeyh
Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 351) |
Mehdi,
adil bir hakem olarak çıkacak... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 31) |
Tevrat’tan Hz. Mehdi’nin
adaletli yönetimine ilişkin alıntılar:
Ø Davranışının
temeli adalet ve sadakat olacak. (Yeşaya, 11. Bölüm, 5)
Ø Rab
korkusu hoşuna gidecek. Gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak, kulağıyla
işittiğine göre karar vermeyecek. Yoksulları adaletle yargılayacak, yeryüzünde
ezilenler için dürüstçe karar verecek... (Yeşaya, 11. Bölüm, 3-4)
Ø Ey
Tanrı, adaletini krala, Doğruluğunu kral oğluna armağan et. Senin halkını
doğrulukla, Mazlum kullarını adilce yargılasın! Dağlar, tepeler, Halka
adilce gönenç getirsin! Mazlumlara hakkını versin, Yoksulların çocuklarını
kurtarsın, Zalimleriyse ezsin! Güneş ve ay durdukça, Kral kuşaklar boyunca
yaşasın; Yeni biçilmiş çayıra düşen yağmur gibi, Toprağı sulayan bereketli
yağmurlar gibi olsun! Onun günlerinde doğruluk serpilip gelişsin, Ay ışıdığı
sürece esenlik artsın! Egemenlik sürsün denizden denize, Fırat’tan yeryüzünün
ucuna dek! (Mezmurlar, 72. Mezmur, 1-8)
Ø İşte
kral doğrulukla krallık yapacak, Önderler adaletle yönetecek. (Yeşeya,
32. Bölüm, Adil Kral, 1-5)
SONUÇ ve TALEP:
Müvekkil Adnan Oktar
yukarıda bir kısmına yer verdiğimiz Kur’an ayetleri, Tevrat ve İncil’den sözler
ve hadisler ışığında, hayatı boyunca yaşadığı ve gözlemlediği olayları dikkate
aldığında, içinde bulunduğumuz dönemin ahir zaman olduğunu düşünmektedir.
Günümüzde tüm dünyada
yargı ve adalet sisteminde görülen bozulmanın ve hukuksuzlukların, ahir zamanda
şiddetleneceği belirtilen adaletsizlik dalgasının bir yansıması olduğuna
inanmaktadır.
Müvekkilin inandığı
Mehdiyet inancına göre; insanlar Kur’an ahlakına, Allah inancına ve sevgisine
yöneldikçe, Hz. Mehdi’nin de zuhuruyla birlikte, bu adaletsizlik son bulacak,
adalet, sevgi, huzur ve barış tüm dünyaya hakim olacaktır.
Dolayısıyla,
müvekkilin inandığı ve savunduğu, Kur’an ve hadislerden deliller getirdiği
Mehdiyet inancı toplum ve devletler için bir risk veya tehlike
barındırmamaktadır; bilakis toplumların mutluluğu, huzuru ve refahı için manevi
bir çözüm olduğunu düşünmektedir.
Müvekkille ilgili
iddialar değerlendirilirken, kendisinin inanç ve dünya görüşünün iyi
anlaşılması gerekmektedir. Saygılarımızla bilgilerinize sunarız. 05.09.2023
Adnan Oktar Müdafii
Av. Mert YETİŞİR