YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

İLETİLMEK ÜZERE

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE

 

DOSYA NO    : 2023/310 E., 2023/494 K.

SUNAN          : Adnan OKTAR

MÜDAFİİ       : Av. Mert YETİŞİR

KONU           : Müvekkil Adnan Oktar’ın, “Mehdiyet çağında adaletin yeniden tesis edileceği konusunda Kur’an ayetleri, hadisler, Tevrat ve İncil çerçevesinde” anlatımlarının sunumudur.

AÇIKLAMALAR     :

Müvekkil Adnan Oktar ve dosyamızda yargılanmakta olan arkadaşları çeşitli dini kaynaklarda kıyametten hemen önceki dönemde geleceği ve İslam’ın dünyaya yayılmasına vesile olacağı söylenen Hz. Mehdi ile ilişkili konulara önem atfeden insanlardır. Bu konularda uzun yıllar boyunca araştırmalarda ve anlatımlarda bulunmuşlardır. Sayın Makamınıza sunduğumuz bu dilekçede “Mehdiyet çağında adalet” konusu müvekkilin yorumları çerçevesinde Kur’an’dan, hadislerden, Tevrat ve İncil’den alıntılarla aktarılmaktadır.

Huzurdaki dosyada, amaç suç olarak Mehdiyet inancının zikredilmesi sebebiyle, müvekkilin inandığı ve savunduğu Mehdiyet inancının, toplum ve devletimiz için bir tehlike, bir risk oluşturmadığının, bilakis devletimizi ve toplumu güçlendirecek, refaha erdirecek manevi bir gelişme olduğunun anlaşılması açısından müvekkilin Mehdiyet inancı dilekçe olarak bilgilerinize sunulmaktadır.

Aşağıdaki bilgiler müvekkilin anlatımlarından aktarılmaktadır:

 

AHİR ZAMANDA ADALETSİZLİĞİN YAYILMASI:

Çeşitli dini kaynaklarda aktarılan bilgiler incelendiğinde ahir zamanda insanların en çok yakınacağı olumsuzluklardan birinin adaletsizlik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumdan bahseden başlıca 3 hadis şöyledir:

“Ahir zamanda zalim emirler, fasık yöneticiler, hain kadılar, yalancı hocalar olacaktır. Bunlara herhangi biri yetişirse onların yanında müttefik olmasın, yardımcı olmasın, yön veren olmasın...” (Risalet-ül huruc-ül Mehdi, s. 182)

 

"Ne zaman, adaletsiz hakimlerin eliyle zulüm ve haksızlık, hile ve dolandırıcılık, tüm insanları ezmeye başlarsa, benim temiz ailemden, benim isim ve nişanımı taşıyan Semavi bir kurtarıcı kıyam edecek ve huzur her yere yayılacaktır." (Bihar'ul-Envar)

 

Şeyh Tusi'nin El-Emali kitabında: "bir öncekinden daha kötü olmayan yeni bir yıl gelmez ve her gelen yönetici de bir öncekinden kötü olur... Bu durum insanlar fesat ve adaletsizlik içinde doğana kadar ve fesat ve haksızlık dışında bir şey bilmeyene kadar devam edecektir." (Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Ansariyan Yayıncılık, derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, sf. 120)

İşte adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir dönemde Hz. Mehdi’nin göreve başlayacağı ve ilerleyen süreçte Kur’an ahlakını yayarak yeryüzünde adil bir yönetimi hakim kılacağı ifade edilmektedir. Hz. Mehdi’nin adalete çok önem vermesinin esas sebebinin, Allah’ın iman edenlere her koşulda ve herkes hakkında adil davranmalarına yönelik verdiği emirleri olduğu belirtilmektedir.

 

KUR’AN’DA ADALETE VERİLEN ÖNEM:

Bilindiği üzere Kur’an’da Allah’ın isimlerinden biri “El-Adl” yani “çok adil” olarak geçmektedir. Nitekim Allah birçok ayette adaletle hükmeden olduğunu bildirmektedir. Allah adaletle hükmeden olduğu gibi iman eden kullarına da böyle olmalarını emretmektedir. Konuya bakan bazı ayetler şöyledir:

“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır…” (Maide Suresi, 8)

 

“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.” (Nisa Suresi, 125)

 

“Eğer mü'minlerden iki grup çarpışırlarsa aralarını düzeltin. Biri diğerine tecavüz ederse tecavüz edenle, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah adil olanları sever.” (Hucurat Suresi, 9)

 

“Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.” (Nahl Suresi, 90)

 

“Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız.(Hac Suresi, 25)

 

“Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik…” (Hadid Suresi, 25)

 

"Ey kavmim, ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların eşyasını değerden düşürüp- eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." (Hud Suresi, 85)

 

“Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın.” (Bakara Suresi, 188)

 

“Allah'ın ayetlerini inkar edenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele.” (Al-i İmran Suresi, 21)

 

Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (Mümtehine Suresi, 8)

 

·        Maide Suresi’nin 8. ayetine göre, takva sahibi kimse adil şahitlik yapmalı, bir topluluğa kin duysa bile adaletten ayrılmamalıdır.

·        Nisa Suresi’nin 125. ayetine göre, iman sahibi kimse kendisi, akrabaları ve sevdikleri aleyhine bile olsa adaletle hüküm vermelidir. Zenginlik ve fakirlik gibi unsurlar doğrudan yana tavır almasına engel olmamalıdır. Hükmünü maddi gerekçelere göre şekillendirmemelidir.

·        Hucurat Suresi’nin 9. ayetine göre, iki imanlı topluluk arasında çatışma gerçekleşirse taraflar arasında adaletli davranılmalıdır.

·        Nahl Suresi’nin 90. ayetine göre, Allah adaletli davranmayı emrederken, kötülüğü ve zorbalığı yasaklamaktadır.

·        Hac. Suresi’nin 25. ayetine göre, adaletten ayrılmak zulümdür ve azaba kapı aralar.

·        Hadid Suresi’nin 25. ayetine göre, elçilerle birlikte kitapların gönderilmesinin bir sebebi de adaletin ayakta tutulmasıdır.

·        Hud Suresi’nin 85. ayetine göre, ölçü ve tartı da adaletle yapılmalıdır.

·        Bakara Suresi’nin 188. ayetine göre, yargı mekanizması insanların mallarını haksızlıkla ele geçirmeye ve yemeye aracı kılınmamalıdır.

·        Al-i İmran Suresi’nin 21. ayetine göre, adaletli insanlara zarar vermek azaba yol açar.

·        Mümtehine Suresi’nin 8. ayetine göre, Allah’a iman eden birisi, Allah’a iman etmeyen ancak din konusunda müminlerle savaşmayan, onları yurtlarından sürmeye çalışmayan kimselere de adaletli davranmalıdır.

Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde Allah’tan çok korktuğunu ve çok adaletli olduğunu bildirdiği Hz. Mehdi (as) manevi liderlik yaptığı dönemde, inanan-inanmayan ayırd etmeden herkese karşı adaletli davranılmasına vesile olacaktır. Adalet anlayışı, merhameti, sevgisi ile insanlara güzel bir örnek teşkil edeceği için, o dönemde tüm dünyaya barış ve huzurun hakim olacağı, zulme  uğrayan tek bir kişinin kalmayacağı bildirilmektedir.

 

HADİSLERDE ADALETE VERİLEN ÖNEM:

Kur’an’da en çok üzerinde durulan hasletlerden biri olan “adalet” elbette ki Peygamberimizin sözlerinde de yer bulmuştur. Aşağıda adaletin İslam’da hayati önem taşıdığına işaret eden bazı hadisler yer almaktadır:

 

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Yönetici bir kalkandır. Onun ardında savaşılır, onunla tehlikelerden korunmak mümkün olur. Şayet Allah’a karşı sorumluluğu emreder ve adaletle hükmederse bütün yaptıklarından sevap kazanır. Bundan başka bir şey emrederse yaptıklarının karşılığını çeker.” (Müslim, İmâre, 43)

 

Abdullah b. Amr b. el-Âs’tan (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, sınırsız merhamet sahibi Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1)

 

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu: “Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.” (Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 37; İbni Mâce, Fiten 20)

Hâcib b. el-Mufaddal b. el-Mühelleb’in (r.a.), babasından naklettiğine göre o, Nu’mân b. Beşîr’i (r.a.) Resûlullah’tan (s.a.v.) şöyle naklederken işitmiştir: “Çocuklarınız arasında adaletle davranın, oğullarınız arasında adaleti gözetin.” (Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 83)

 

''Bir saat veya bir gün adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile ibadet'ten hayırlıdır.'' (el-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 58, 1721)

 

“Hakimin dili iki ateş arasındadır. Ya Cennete yol bulur veya Cehennemi hak edecek bir neticeye varır.” (Ramuz el e-hadis, 347. sayfa, 1. Hadis)

 

Adil hakime, kıyamet günü öyle bir sıra gelir ki: "Keşke iki adam arasındaki bir hurma davasını dahi görmeseydim." diye temennide bulunur. (Ramuz el e-hadis, 360. sayfa, 4. Hadis)

 

Hakim, hüküm vermek için makamında oturduğu zaman, üzerine iki melek iner. Haksızlık etmediği müddetçe onu doğrultur, başarısına yardım eder ve onu irşad ederler. Hakim zulmederse onu terkederler ve yükselirler. (Ramuz el e-hadis, 41. sayfa, 5. Hadis)

Hakim hüküm verirken, içtihad edip onda isabet ederse, kendisi için on ecir vardır. Şayet içtihadda bulunup da hata ettiyse, kendisine bir veya iki ecir vardır. (Ramuz el e-hadis, 58. sayfa, 8. Hadis)

 

TEVRAT’TA ADALET:

Ø Kötülük yapan kalabalığı izlemeyeceksiniz. Bir davada çoğunluktan yana konuşarak adaleti saptırmayacaksınız. (Mısır’dan Çıkış, 23. Bölüm, Adalet ve Doğruluk Yasaları, 2)

 

Ø “Tanrınız RAB'bin size vereceği kentlerde her oymağınız için yargıçlar, yöneticiler atayacaksınız. Onlar halkı gerçek adaletle yargılayacaklar. Yargılarken haksızlık yapmayacak, kimseyi kayırmayacaksınız. Rüşvet almayacaksınız. Çünkü rüşvet bilge kişinin gözlerini kör eder, haklıyı haksız çıkarır. Yaşamak ve Tanrınız RAB'bin size vereceği ülkeyi miras almak için doğruluğun, yalnız doğruluğun ardınca gidin. (Yasanın Tekrarı, Yöneticiler Atamak, 18-20)

 

Ø Ne mutlu adalete uyanlara, Sürekli doğru olanı yapanlara! (Mezmurlar, 106. Mezmur, 3)

 

Ø Kötüler adaletten anlamaz, RAB’be yönelenlerse her yönüyle anlar. (Süleyman’ın Özdeyişleri, 28. Bölüm, 5)

 

Ø Bir yerde yoksullara baskı yapıldığını, adaletin ve doğruluğun çiğnendiğini görürsen şaşma; çünkü üstü gözeten daha üst biri var, onların da üstleri var. (Vaiz, 5. Bölüm, Zenginliğin Anlamsızlığı, 8)

 

Ø Yoksullardan adaleti esirgemek, Halkımın düşkünlerinin hakkını elinden almak, Dulları avlamak, Öksüzlerin malını yağmalamak için haksız kararlar alanların, Adil olmayan yasalar çıkaranların vay haline! (Yeşaya, 10. Bölüm, 1-2)

 

Ø RAB şöyle diyor, ey Davut soyu: ‘Her sabah adaleti uygulayın, Soyguna uğramış kişiyi zorbanın elinden kurtarın. Yoksa yaptığınız kötülük yüzünden Öfkem ateş gibi tutuşup yanacak, Söndüren olmayacak. (Yeremya, 21. Bölüm, Kötü Krallara Karşı Yargı, 12)

 

Ø “…Nereye baksam şiddet ve zorbalık var. Kavgaların, çekişmelerin sonu gelmiyor.” (Habakkuk 1, Habakkuk’un Rabbe Yakınması, 3) Bu yüzden yasa işlemez oldu, Bir türlü yerini bulmuyor hak. Kötüler doğruları kıskaca almış. Ve böylece adalet saptırılıyor. (Habakkuk 1, Rab’bin Yanıtı, 4)

 

İNCİL’DE ADALET:

 

Ø Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın daha önemli konularını –adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. (Matta, 23. Bölüm, 23)

 

Ø Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır. (Yuhanna, 5. Bölüm, İsa’ya tanıklık edenler, 39)

 

Ø Tersine, konuksever, iyiliksever, sağduyulu, adil, pak, kendini denetleyebilen biri olmalı. (Titus, 1. Bölüm, 8)

 

Ø Bunlar iman sayesinde ülkeler ele geçirdiler, adaleti sağladılar, vaat edilenlere kavuştular, aslanların ağzını kapadılar. (İbraniler, 11. Bölüm, 33)

 

HZ. MEHDİ’NİN ADALETLİ YÖNETİMİNE HADİSLERDE VE TEVRAT’TA DA İŞARET EDİLMEKTEDİR:

Hadislere bakıldığında, üstün bir ahlaka ve akla sahip olduğu anlaşılan, Kur’an’ın her ayetine son derece titiz şekilde uyduğu, Peygamberimizin yolundan ilerlediği belirtilen Hz. Mehdi, Kur’an ahlakını yeryüzüne yaymak için uzun yıllar boyunca çalışacak olan bir kişidir. Bunu başardığında da, yine hadislere göre, yeryüzünde haksızlıklar, zulümler ve eşitsizlikler son bulacaktır.

Mehdiyet döneminde, adaletsizlikle dolu olan dünyaya adalet, huzur ve barış geleceği Peygamber Efendimizin hadislerinde şöyle bildirilmektedir:

 

Bu (Emir) de (Hz. Mehdi) insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR.

(Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)

 

Zulüm ve fıskla dolu olan DÜNYA, O (HZ. MEHDİ) GELDİKTEN SONRA ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR.  

(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

 

HZ. MEHDİ'NİN ZAMANINDA ADALET O KADAR BOL OLACAK Kİ, zorla alınan her mal sahibine geri iade edilecektir.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)

 

ONUN (HZ. MEHDİ’NİN) ADALETİ HER YERİ KAPLAYACAK ve insanlar arasında Hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. Hatta birisinden, mala ihtiyacı olan kim varsa çağırmasını söyleyecek, o kişi emrini yerine getirdiğinde, sadece bir kişi gelecektir.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

 

 

Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, O YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAK.

(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

 

Hz. Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi, ONU DOĞRULUK VE ADALETLE DOLDURUR.

(Süneni-i Ebu Davud, 5/93)

 

 

Hz. Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecek ve her zalim onun karşısında mağlup olacaktır. Zamanı o kadar adil olacak ki, kabirdeki ölüler dirilere imrenecektir...

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 22)

 

“Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş’ten ve Ehli Beyt’imden bir kişidir. O, insanların ihtilaf ve sosyal sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar. O (Mehdi) yeryüzünü, kendinden önce zulüm ve baskı ile doldurulduğu gibi, adalet ve İNSAF ile (merhametle) doldurur.

(Hz. Ebu Said el Hudri r.a. / Ramuz El-Ehadis 1. cilt, Sayfa 7, No 7) Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)

 

O (Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden Ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, ona katılsın. Zira o Mehdi'dir.

(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14) (Hz. İbn-i Mes'ud RA (Büyük Kıyamet Alametleri, 135/3)

 

Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra, mutlaka benim Ehli Beyt’imden birisi (Mehdi) çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve düşmanlıkla doluysa, O dünyayı adaletle doldurur.

(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)

 

Hiç şüphe yok ki; arz, cevir (haksızlık, üzüntü) ve zulümle dolacak. Zulüm ve cevirle dolduğu o zaman, Allah Ehli Beyt’imden ismi Benim ismimde babasının ismi Babamın isminde bir kimseyi gönderir de dünyayı adaletle ve nasafetle (adaletin gereğiyle, hakkaniyetle) doldurur. Önce zulm ve cevirle (haksızlıkla, üzüntüyle) dolduğu gibi.

(Hz. Muaviye Ibni Kur’an r.a. / Ramuz El-Ehadis 2. Cilt, Sayfa 346, No 6)

 

Dünyadan sadece bir gün kalsaydı bile, Cenab-ı Allah mutlaka, zulüm ve cevir ile (haksızlıkla, üzüntüyle) doldurduğu yeryüzünü doğruluk ve adaletLE doldurmak üzere, ismi babamın ismine uyan benden (ehl-i beyt’imden) bir kimseyi göndermek için o günü uzatırdı.” (Ebu Davud ve Tirmizi)

 

Ali Bin Ebi Talib’den (ra) rivayet edilmiştir. Resullullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Dehr’den bir günden başka kalmamış olsaydı bile, Allah önceden zulümle doldurduğu gibi, onu adaletle dolduracak Ehl-i Beyt’imden bir kimseyi mutlaka gönderirdi.”

(Ebu Davud tahric etmiştir.) (Fi Zilali’l- Kuran’da Kıyamet ve Alametleri, Ahmed Faiz, 1993, s. 113)

 

Yâ Abbas, bu işi Allah benimle başlattı. Senin sülalenden biri ile bitirecek. O delikanlı (mehdi) dünyayı, evvelce zulümle dolduğu gibi, tekrar adaletle dolduracak...

(Hz. Ammar İbn-i Yaser RA (Büyük Kıyamet Alametleri, 498/1)

 

Yeryüzü zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır. (Mehdi) Her şeyi hak ve adalet ölçüleriyle eşit bir halde dağıtacaktır. Böylece yer ve gök sakinleri ondan razı oldukları gibi, havadaki kuşlar, ormandaki yırtıcı hayvanlar, denizdeki balıklar bile memnunluk duyacaklardır.

(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s. 1699, s. 175)

 

 

Fazl bin Yesar şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:

Allah’a andolsun ki, tıpkı sıcak ve soğuğun evlerine dolduğu gibi, mehdi’nin adaleti de onların evine dolacaktır.”

(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 351)

 

 

Mehdi, adil bir hakem olarak çıkacak...

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)

 

 

 

 

Tevrat’tan Hz. Mehdi’nin adaletli yönetimine ilişkin alıntılar:

Ø Davranışının temeli adalet ve sadakat olacak. (Yeşaya, 11. Bölüm, 5)

 

Ø Rab korkusu hoşuna gidecek. Gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak, kulağıyla işittiğine göre karar vermeyecek. Yoksulları adaletle yargılayacak, yeryüzünde ezilenler için dürüstçe karar verecek... (Yeşaya, 11. Bölüm, 3-4)

 

Ø Ey Tanrı, adaletini krala, Doğruluğunu kral oğluna armağan et. Senin halkını doğrulukla, Mazlum kullarını adilce yargılasın! Dağlar, tepeler, Halka adilce gönenç getirsin! Mazlumlara hakkını versin, Yoksulların çocuklarını kurtarsın, Zalimleriyse ezsin! Güneş ve ay durdukça, Kral kuşaklar boyunca yaşasın; Yeni biçilmiş çayıra düşen yağmur gibi, Toprağı sulayan bereketli yağmurlar gibi olsun! Onun günlerinde doğruluk serpilip gelişsin, Ay ışıdığı sürece esenlik artsın! Egemenlik sürsün denizden denize, Fırat’tan yeryüzünün ucuna dek! (Mezmurlar, 72. Mezmur, 1-8)

 

Ø İşte kral doğrulukla krallık yapacak, Önderler adaletle yönetecek. (Yeşeya, 32. Bölüm, Adil Kral, 1-5)

 

SONUÇ ve TALEP:

Müvekkil Adnan Oktar yukarıda bir kısmına yer verdiğimiz Kur’an ayetleri, Tevrat ve İncil’den sözler ve hadisler ışığında, hayatı boyunca yaşadığı ve gözlemlediği olayları dikkate aldığında, içinde bulunduğumuz dönemin ahir zaman olduğunu düşünmektedir.

Günümüzde tüm dünyada yargı ve adalet sisteminde görülen bozulmanın ve hukuksuzlukların, ahir zamanda şiddetleneceği belirtilen adaletsizlik dalgasının bir yansıması olduğuna inanmaktadır.

Müvekkilin inandığı Mehdiyet inancına göre; insanlar Kur’an ahlakına, Allah inancına ve sevgisine yöneldikçe, Hz. Mehdi’nin de zuhuruyla birlikte, bu adaletsizlik son bulacak, adalet, sevgi, huzur ve barış tüm dünyaya hakim olacaktır.

Dolayısıyla, müvekkilin inandığı ve savunduğu, Kur’an ve hadislerden deliller getirdiği Mehdiyet inancı toplum ve devletler için bir risk veya tehlike barındırmamaktadır; bilakis toplumların mutluluğu, huzuru ve refahı için manevi bir çözüm olduğunu düşünmektedir.

Müvekkille ilgili iddialar değerlendirilirken, kendisinin inanç ve dünya görüşünün iyi anlaşılması gerekmektedir. Saygılarımızla bilgilerinize sunarız. 05.09.2023

 

Adnan Oktar Müdafii

Av. Mert YETİŞİR

 

 

 

Daha yeni Daha eski