YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE GÖNDERİLMEK ÜZERE
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1.
CEZA DAİRESİNE
Dosya Esas No : 2023/310 E., 2023/494 K.
Sunan : Adnan Oktar
Müdafi : Av. Mert Yetişir
Konu : Müvekkil Adnan Oktar’ın, siyasi liderlerimizin kendilerine
bazı menfaatler ve belli şartlar çerçevesinde destek çıkanlara aldanmamaları
gerektiğine, bazı kişilerin menfaatleri doğrultusunda çok kolay vefasızlık
yapabildiklerine dair -tarihe not düşmek adına- görüşlerinin
sunumudur.
Açıklamalar :
Müvekkil Adnan Oktar’ın söz konusu
olası tehlikeyle ilgili görüşleri şöyle özetlenebilir:
Tarih boyunca “dava adamı” olarak
tanımlanabilecek, yani sadece Allah’a inançları, hayalleri veya ideolojileri
doğrultusunda hedeflerine kitlenmiş şekilde hareket etmiş insanlar yaşamıştır.
Bu tür insanlar hangi zorluklarla veya vaatlerle karşılaşırsa karşılaşsınlar
inandıklarını savunmaktan, inandıkları doğrultusunda yaşamaktan asla
vazgeçmemişlerdir. Elde ettikleri mal-mülk, makamlar, kendilerine isabet eden
hastalıklar, fiziksel saldırılar, maruz kaldıkları tehditler, cezaevine düşmek,
ellerindeki her şeyi bir anda yitirmeleri veya arzuladıklarına bir türlü
kavuşamamaları bu insanları yollarından asla çevirememiştir. Sevdikleri,
güvendikleri, yola beraber çıktıkları kişileri korkular, menfaatler, zorluklar
nedeniyle terk etmemişlerdir. Zora düştükleri anlarda dahi ilk olarak sevdiklerinin,
dava arkadaşlarının ve taraftarlarının rahatını aramışlardır. Yalnız, güçsüz ve
zorda olsalar bile hedefleri için mücadele etmeye devam etmişlerdir. Sabırlarıyla,
kararlılıklarıyla, tutkularıyla, azimleriyle çevrelerine ve gelecek nesillere
hep ilham kaynağı olmuşlardır.
Tarihe bakıldığında her alanda dava
adamlarına rastlamak mümkün olsa da, bunların sayısının insanların geneline
göre çok az kaldığı görülmektedir. Dolayısıyla gerçek “dava adamı” bulmak
oldukça zordur. Ancak bunun aksine “dava adamı” taklidi yapan insanlara her
devirde çokça rastlanılmaktadır. İşte çevrelerine, iktidarlara, toplumlara,
dünyaya en büyük zararları vermiş ve verecek olan kitleler arasında bu tip
insanlar da yer almaktadır.
Hepsi için söylenemese de, dava adamı
taklidi yapan insanların dikkat çeken özelliklerinden biri, işler sarpa
sarmadıkça veya umutlarını tam yitirmedikçe yandaşları arasında tutkulu, cesur,
güvenilir insan görünümlerini korumalarıdır. Ancak bu kişiler şartların geri çevrilemeyecek
şekilde aleyhlerine döndüğüne kanaatleri geldiğinde bambaşka bir insan haline
gelirler. “Batan gemiyi ilk fareler terk eder” misali uzun zamandır yol
aldıkları, barındıkları, korundukları yapıyı menfaatleri gereğince artlarına
bakmaksızın, kimseyi önemsemeden, kimlere zarar verebileceklerini hesap
etmeden, kendi geçmişleriyle çelişmek pahasına hızlıca terk ederler. Bir anda
yıllarca eleştirdikleri fikirleri savunur hale gelirler. Karşıtlarının veya
gücü eline geçirenlerin tarafına geçerler ve eski dostlarına, liderlerine karşı
mücadele etmeye başlarlar. Bu insanlarda vefa, sadakat ve kararlılık bulunmaz. Çünkü
bu karakterdeki insanlar özünde müthiş bir egoistlik içindedirler; en büyük
arzuları zorluk çekmemek, ölmemek ve daha zengin olmaktır.
Müslüman-Türk devletlerinin tarihi,
“dava adamı” taklidi yapmış insanlarla doludur. Nitekim toplumumuzun büyük
kısmı da yakın geçmişte bu yapıdaki insanların birçoğuna yakinen şahit
olmuştur. Değişen koşullar, aleyhlerine gelişen olaylar karşısında nasıl
değiştiklerini görmüş, ortaya koydukları ilginç eylemlere, tepkilere ve fikirlere
şahit olmuş, “döneklik”, “ikiyüzlülük”, “korkaklık” sezdikleri bu kişilere karşı
tavır almıştır. Böylelikle bu kişiler sadece kendileri gibi olanların arasında
barınabilecekleri, onlarla yeni menfaat ilişkileri kurabilecekleri şekilde
yaşamaya başlamışlardır.
Müvekkil Adnan Oktar, bu tehlikeyi
yakinen bildiğinden, “dava adamı” taklidi yapanların geçmişte yol açtığı
tahribatların, 2023 genel seçimleriyle birlikte yeniden artışa geçebileceği
konusunda herkesi uyarmaktadır. Bu tehlikenin de esas olarak Sayın
Cumhurbaşkanımız liderliğindeki iktidarımızı tehdit edebileceğini
düşünmektedir.
Müvekkilin bu konuda iktidarımıza ve
iktidara gerçekten gönül vermiş seçmenlere yapmak istediği hatırlatmalar
şöyledir:
Vefasızlık, sadakatsizlik, korkaklık,
ikiyüzlülük, bunlara meyilli insanların hayatında sadece bir kez gözlemlenecek
olumsuzluklar değildir. İnsan manevi değerlere önem vermeyen bir yaratılışa sahipse veya hayatında
gönülden bağlanmış olduğu fikirlere, kişilere sahip değilse, vefa ve sadakat
duygularından yoksun, egoist ve bencil bir yapıda ise, her an herkesi terk
edebilecek, hiç düşünmeden çevresine zarar verebilecek, herkesi kolaylıkla
harcayabilecek davranışlar sergileyebilir. Nitekim bu insanlar her şeyden çok
kendilerini düşündüklerinden tekrar tekrar aynı hatalara düşecek, suçları
işleyecek yapıdadırlar. Örneğin geçmişinde 30-40 yıllık dostlarını sırf zorluklarla
yüzleşmek istemediği için terk etmiş bir insanın, sonradan yanaştığı başka bir
topluluğa karşı vefalı, sadık davranacağını zannetmek büyük zararlara yol
açabilecek bir saflıktır. Menfaatleri gerektirdiğinde 30-40 yıllık mazisini hiç
düşünmeden silmiş birisinin böyle bir ortak geçmişe sahip olmadığı kimseleri
çok daha rahat harcayacağında hiçbir kuşku yoktur. Dolayısıyla, geçmişteki vefasızlıklarıyla
tanınan, ancak bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındaymış gibi gözüken, her
ortamda onunla resim çektirmeye çalışan, Ak Parti iktidarını tutkulu şekilde
savunur gözüken bazı insanların görünüşteki yakınlıklarına asla
aldanılmamalıdır. Şimdiden vurgulamak gerekir ki, bu insanlar hükümet değiştiği
takdirde Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve Ak Parti’den ilk uzaklaşacaklar arasında
yer alacaklardır.
Türkiye’de iktidar değişimlerinde görüş
değiştiren tanınmış insanların varlığı herkesin malumudur. Bu insanlara
bakıldığında hangi iktidar başa gelirse gelsin varlıklarını bir şekilde
sürdürdükleri, önemli mevkilerini korudukları, yani toplumumuzu sarsmış
gelişmelerin hiçbirinden zarar görmedikleri hemen fark edilecektir. Bunun
nedeni, yukarıda kısaca anlatıldığı gibi, bu insanların her koşula göre hızlıca
şekil almaları, yeni koşullara göre tabiri caizse bukalemun gibi görünüm
değiştirip uyum sağlamalarıdır. Bugün de Türkiye’ye yeni bir iktidar hakim
olursa, söz konusu özelliklere sahip kimselerin gerek fikirleri gerekse
yaşantıları bakımından hemen değişim gösterecekleri görülecektir. Bir anda
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirmeye başladıklarına, ülkede gerçekleşen
iktidar değişikliğinin aslında uzun zamandır gerektiğinden ve topluma büyük
faydaları dokunacağından bahsettiklerine şahit olunacaktır. Öyle ki bu noktada
sosyal medya hesaplarında veya çeşitli platformlarda Sayın Cumhurbaşkanımızla
veya iktidar yetkilileriyle birlikte çektirdikleri fotoğrafları silenlerin,
sildirmeye çalışanların görülmesi dahi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu kişilerin
görüşlerini açıkladıkları, yaşamlarından kesitler sundukları sosyal platformlar,
zamanla yeni iktidara ve tabanına yakınlıklarını ortaya koyan görüş veya fotoğraflarla
dolacaktır. Çünkü artık kendilerini koruyacaklarına, besleyeceklerine,
yükselteceklerine inandıkları yeni bir güç odağı bulmuşlardır. O güç odağının
fikri altyapısının ne olduğunun kendileri için hiçbir önemi yoktur.
MÜVEKKİL ADNAN OKTAR RÜZGAR GÜLÜNDEN
BİLE HIZLI DÖNEBİLEN BU TÜR İNSANLARA KARŞI DİKKATLİ OLUNMASI GEREKTİĞİNİ
SAVUNMAKTADIR. İKTİDARIMIZIN, HAYATLARI BOYUNCA SADECE KENDİLERİNİ DÜŞÜNMÜŞ
OLAN, KİMSEYLE GERÇEK ANLAMDA BİR DOSTLUK KURAMAYAN BU İNSANLARLA ARASINA ARTIK
DAHA FAZLA GECİKMEKSİZİN MESAFE KOYMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNMEKTEDİR. BÖYLE BİR
HAMLEDE GECİKİLMESİNİN HEM AK PARTİ İKTİDARI HEM DE ÜLKEMİZ ADINA BÜYÜK
ZARARLARA NEDEN OLACAĞINA İNANMAKTADIR. AYRICA İKTİDARIMIZIN ÇOK UZUN YILLARDIR
KENDİSİNE DESTEKÇİ OLMUŞ KESİMLERE DAHA GÜÇLÜ ŞEKİLDE SAHİP ÇIKMASI GEREKTİĞİNİ
BELİRTMEKTEDİR. BU NOKTADA MENSUBU OLDUĞU CAMİANIN, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZA
YÖNELİK YILLARDIR VAR GÜCÜYLE SÜRDÜRDÜĞÜ, HER TÜRLÜ ZORLUĞA VE TALEBE RAĞMEN
HİÇ KESMEDİĞİ DESTEKLE SAMİMİYETİNİ VE KARARLILIĞINI İSPATLADIĞINI İFADE
ETMEKTEDİR. BÖYLE BİR CAMİAYA GÜVENMEK VARKEN, GÜVENİLİRLİĞİNİ HİÇBİR ŞEKİLDE
İSPATLAYAMAMIŞ, MENFAATÇİ KESİMLERE İTİBAR EDİLMESİNİN, KENDİNE ÇIKAR SAĞLAMAK
VEYA SUÇLARINI GİZLEMEK İÇİN HER TÜRLÜ OYUNA VE YALANA BAŞVURACAK KARAKTERDEKİ
İNSANLARA GÜVENİLMESİNİN BÜYÜK BİR HATA OLACAĞINA BİR KEZ DAHA DİKKAT
ÇEKMEKTEDİR. ASLA GÜVENİLMEYECEK ODAKLARIN TUZAKLARIYLA VE ORTADA HİÇBİR SUÇ OLMAMASINA
RAĞMEN DEVLETİNE, MİLLETİNE VE LİDERİNE BAĞLI İNSANLARIN CEZAEVLERİNDE
TUTULMALARININ BÜYÜK BİR ZULÜM VE HAKSIZLIK OLDUĞUNU ÖNEMLE VURGULAMAKTADIR.
Korkak, sadakatsiz, vefasız insanlara
ve onların tepkilerine Kuran’ın aşağıdaki ayetlerinde de dikkat çekilmektedir.
Hani münafıklar ve
kalplerinde hastalık olanlar (birbirlerine): “Allah ve Resulü bize, ancak
aldatmak için vaatte bulunmuşlar” diyorlardı. Ve (hatırla) içlerinden bazısı:
“Ey Yesribliler (Medineliler)! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi
bırakıp evlerinize dönünüz!” diyordu. Onlardan bir başka bölük: “Evlerimiz
korunmasız!” diyerek nebiden izin istiyordu. Hâlbuki gerçekte evleri
tehlikeye maruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı. Eğer Medine'nin
etrafından üzerlerine gelinseydi, sonra da (düşman tarafından) kendilerinden
kent içinde fitne çıkarmaları istenseydi, hiç tereddüt etmeden bunu
yapacaklardı. And olsun ki, daha önce, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair
Allah'a ahd vermişlerdi. Allah'a verilen ahd sorulacaktır. De ki:
"Eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız bilin ki, kaçmak size fayda
vermeyecektir; kaçsanız bile az bir zamandan fazla yaşatılmazsınız." De
ki: "Allah size bir kötülük dilese veya bir rahmet istese, O'na karşı kim
sizi koruyabilir? Allah'tan başka dost ve yardımcı da bulamazsınız."
Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: "Bize katılın"
diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir. (Gelseler
de) size karşı pek hasistirler. Hele korku gelip çattı mı, üzerine ölüm baygınlığı
çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince ise, mala
düşkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler. Onlar iman
etmiş değillerdir; bunun için Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu,
Allah'a göre kolaydır. Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini
sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalardı, kendileri çöllerde
bedevilerin yanında bulunup, sadece sizin haberlerinizi sormayı dilerlerdi.
Aranızda olsalar ancak pek az savaşırlardı.” (Ahzab Suresi, 12-20)
Sonuç olarak; bu ayetlerin de
ışığında müvekkil Adnan Oktar, Peygamberimiz (SAV)’e dahi ihanet edilen bir
dünyada çok dikkatli davranılması ve doğru, ahlaklı ve güvenilir insanlarla
birlikte olunması konularında vicdanen tüm yetkilileri uyarmak istemiştir.
Sayın Dairenizin bilgisine
saygılarımızla sunarız.29.07.2023
Adnan Oktar müdafi,
Av. Mert Yetişir