İSTANBUL 5. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

 GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL 4. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

 

 

Dosya No     : 2023/3418 D.İŞ

Şüpheli         : Adnan OKTAR

Müdafi          : Av. Mert YETİŞİR

Konu              : İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2023/3418 D.İş sayılı avukat görüş kısıtlamasına ilişkin kararına karşı itirazlarımızın sunulmasından ibarettir.

 

Açıklamalar :

İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği 14/04/2023 tarihli 2023/3418 D.İŞ numaralı kararıyla müvekkil hakkında gönderdiği yazıda, müvekkil Adnan Oktar için, “…avukatları ile görüşmelerinde üç ay süreyle; görüşmelerin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak KAYDEDİLEBİLMESİNE, Adnan OKTAR ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli görüşmede hazır BULUNDURULABİLMESİNE, Adnan OKTAR'ın avukatına veya avukatın Adnan OKTAR'a verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara ELKONULABİLMESİNE veya görüşmelerin gün ve saatlerinin SINIRLANDIRILABİLMESİNE” karar vermiştir.

Ayrıca 17.04.2023 tarihli -henüz tebliğ almadığımız ve sözlü olarak söylenip uygulanmaya başlanan- ek karar ile müvekkilin görüşmeleri Salı ve Perşembe günleri mesai saatleri olarak sınırlandırılmıştır.

Hukuki dayanaktan yoksun ve hukuki gerekçeler dışında bir amaçla alındığı kanaati oluşturan bu kararla ilgili itiraz ve açıklamalarımız şöyledir:

 

·                   AYNI MAHİYETTEKİ KARAR,  MÜVEKKİLİN DEVAM ETMEKTE OLAN DİĞER (ANA DAVA) DOSYASINDA DA GEREK SORUŞTURMA AŞAMASINDA GEREKSE DE KOVUŞTURMANIN BELLİ AŞAMALARINDA UYGULANMIŞ VE SONUCUNDA SÖZDE ÖRGÜTSEL HABERLEŞME İDDİALARININ DOĞRU OLMADIĞI GÖRÜLMÜŞ ve nihayetinde iddialara konu hiçbir delil bulunamadığından sonlandırılmıştır. Ancak bu süre zarfında müvekkil haksız ve hukuksuz şekilde mağdur edilmiştir. Kısaca belirtmek gerekirse;

·                   02.10.2018 tarihinde İstanbul 3. S.C.Hakimliği’nin 2018/4825 d.iş sayılı kararı ile müvekkil Adnan Oktar’ın müdafileri ile görüşmelerinin “sesli ve görüntülü kayıt altına alınmasına, alınan-verilen belgelerden örnek alınmasına, görüş gün ve saatlerinin sınırlandırılmasına” karar verilmiştir.

Yasa gereği en fazla üç ay süreyle verilen bu kararlar, cezaevi idaresinin kanaati de alınarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine İstanbul 8. Sulh Ceza 13 Hakimliği’nin 07.01.2019 tarihli 2019/348 D. İş kararıyla 2. kez ve İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 05.04.2019 tarihli 2019/1852 D.İş kararıyla 3. kez daha uzatılmıştır. Söz konusu uzatma kararlarına dayanak olarak Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli C.İ.K’nun 04.01.2019 tarihli değerlendirme raporu belirtilmiştir. Ancak ilgili cezaevi tarafından avukat kısıtlamalarının devam edip etmeyeceği yönündeki yazı üzerine hazırlanan değerlendirme raporunda “TUTUKLUNUN KAPALI GÖRÜŞ KAYITLARI İLE KISITLAMA KARARLARI DOĞRULTUSUNDA YAPILAN AVUKAT GÖRÜŞME KAYITLARINDA ÖRGÜTSEL FAALİYETLERİNİN DEVAM ETTİĞİNE DAİR HERHANGİ BİR BİLGİ VEYA BELGEYE ULAŞILAMAMIŞTIR.”

11.10.2018 tarihinde başlayıp aralıksız olarak 05.07.2019 tarihine kadar 9 ay devam eden bu süreçte müvekkilin savunma hakkı hukuksuz olarak ihlal edilmiştir. TÜM BU SÜREÇ BOYUNCA MÜVEKKİL ALEYHİNE AVUKAT GÖRÜŞLERİNDE SÖZDE ÖRGÜT YÖNETTİĞİ İDDİASINA DELİL OLABİLECEK TEK BİR KONUŞMA, NOTLAŞMA, TUTUM VEYA TAVIR VB TESPİT EDİLMEMİŞTİR. ANCAK BU TESPİTE RAĞMEN MÜVEKKİLİN AVUKATLARIYLA YAPTIĞI GÖRÜŞMELER KAYDA ALINMAYA, SAVUNMA EVRAKLARI İNCELENMEYE DEVAM EDİLMİŞTİR.

 

·                   Müvekkile tekrar 9 ay boyunca avukat görüşlerinde kısıtlılık uygulanmış ve İstanbul 30. ACM, 16.02.2023 tarihinde, “Dosyada gelinen aşama, sanığın başkaca yargılama dosyalarının bulunması, CİK tarafından gönderilen yazının içeriği dikkate alındığında kısıtlama kararının devamında bir zorunluluk ve HUKUKİ GEREKLİLİK BULUNMADIĞINDAN mahkememizce daha evvel verilen 16.11.2022 tarihli kısıtlama kararının uzatılmasına yer görülmemiştir.” ifadeleriyle ara karar kurmuş ve görüş kısıtlılığını kaldırmıştır.

·                   Huzurdaki dosyanın savcısı, 23.03.2023 tarihinde, Müvekkil için yine aynı gerekçelerle, o dönem İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza. Dairesinde istinaf incelemesinde bulunan 2023/310 E sayılı dosyaya kısıtlama talebinde bulunmuştur. İstanbul BAM 1. Ceza Dairesi, talebi İstanbul 30 Ağır Ceza Mahkemesine yönlendirmiştir. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi talebi reddetmiş, savcılığın red kararına itirazını değerlendiren İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi de 05.04.2023 tarihinde itirazı reddetmiştir. YANİ; AYNI GEREKÇELERLE TALEP EDİLEN KISITLILIĞIN GEREKLİ OLMADIĞINA İLİŞKİN KARAR ÜST MAHKEMENİN TASDİKİ İLE KESİNLEŞMİŞTİR.

Savcılık talebinde müvekkilin görüştüğü avukatların sayısı, kısıtlılık talebine gerekçe olarak gösterilmiş,  red kararında ise şöyle denmiştir:

 

“…daha evvel dosyaya sunulan raporların içeriği ve görüşmelerin daha çok tanışma ve dava dosyaları ile alakalı olduğunun belirtilmesi karsısında bu aşamada başka kovuşturma dosyalarının da bulunması gözetilerek talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” (İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Dosya-Karar No: 2022/158 Esas - 2022/279, 30.03.2023 tarihli Ek Karar).

Söz konusu KESİN olan ara karardan bu yana geçen süre içinde bu kararı değiştirecek hiçbir değişiklik, gelişme veya vaka bulunmamaktadır. Nitekim savcılığın talep yazısında da buna dair bir örnek yer almamaktadır.

AYNI SAVCININ, RED ALDIĞI AYNI İÇERİKLER İLE  FARKLI DOSYALARA MÜRACAAT  EDİP KISITLILIK  TALEBİNDE BULUNMASI DÜRÜST,  SAMİMİ GÖRÜLMEMEKTE, HUKUK DIŞI BİR SAİKLE DAVRANILDIĞI İZLENİMİ OLUŞTURMAKTADIR.

4. Sulh Ceza Hakimliği de “her talebi kabul eden” mahkeme görünümü ile mahkemelerimizin saygınlığını zedelemektedir.

·                   Ayrıca süreçte yaşanan anormallikler, güvensizlik ve şüpheye sebebiyet vermektedir. 14.04.2023 tarihli karar, 15.04.2023 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır. Ancak ne müvekkil ne de müdafilerine karar tebliğ edilmemiştir. Cezaevine sorulduğunda ise, cezaevi de yazılı bir tebliğ gösterememiştir. Savcılığa defalarca müracaat edilmesine rağmen, karar 18.04.2023 tarihinde tebliğ edilmiştir.

·                   Bu esnada ise 17.04.2023 tarihinde EK KARAR ile müvekkilin görüş günlerine de kısıtlılık getirildiği 18.04.2023 tarihinde sözlü olarak müvekkile iletilmiştir.

·                   İlk karar çıktıktan sonra, hangi gerekçe ve gelişme nedeniyle gün kısıtlaması getirildiğini anlamak mümkün değildir.

·                   Kısıtlılık kararının gerekçeleri arasında “Adnan OKTAR'ın, bulundugu Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza Infaz Kurumu'nda, yaklasık bir ay içerisinde 290 kez avukat görüsmesi gerçeklestirdigi, aynı gün içinde 10 dakika gibi kısa aralıklarla farklı avukatlarla görüşme gerçekleştirdiği… Bu hususun savunma hakkının kullanılmasından ziyade Adnan OKTAR'ın görüştüğü avukatlar vasıtasıyla örgütü canlı tutma amacına yönelik olduğu,” denmiştir.

Hukuki ve maddi hiçbir dayanağı olmayan bu iddialarla ilgili olarak açıklamalarımız şöyledir:

-         Müvekkil hakkında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 2022/158 E. No.lu dosya kapsamında 8 bin 658 yıl hapis cezası kararı verilmiş olup dosya halihazırda temyiz aşamasına gelmiştir. Söz konusu dosya ve huzurdaki dosya dışında müvekkilin taraf olduğu birçok dava dosyası daha bulunmaktadır. Yalnızca anılan temyiz aşamasındaki yaklaşık 30 suçlama bulunan ve yüzlerce klasörden oluşan dosya dikkate alındığında dahi müvekkilin yapmış olduğu avukat görüşmelerinin hayatın olağan akışına uygun ve makul olduğu kanaatimizce açıktır. Savunma hakkının kullanımı kapsamındaki avukat görüşmesinin süre ve sayı ile sınırlandırılmasının hiçbir hukuki mantığı ve açıklaması yoktur. Bu kararla müvekkilin SAVUNMA HAKKI ENGELLENMEKTEDİR.

-          “…aynı gün içinde 10 dakika gibi kısa aralıklarla farklı avukatlarla görüşme gerçekleştirdiği, bu hususun savunma hakkı kapsamında olmadığı” iddiasının da yine kısıtlılık gerektirecek kanuna aykırı bir durum teşkil etmediği ortadadır. Sayın Savcılık makamı, yaklaşık 6 ay süren görüntülü ve sesli dinleme kayıtlarında, iddia ettiği şekilde örgütsel bir iletişim olmadığı ispatlanmasına rağmen varsayımsal iddialarla talepte bulunmaktadır; haksız ve hukuk dışı bu talebin reddi gerekmektedir.

-         Görüşme süresinin ve sayısının, örgütsel bir amaç ifadesi kullanılarak bir kalıba sokulması son derece mantık dışıdır. On dakikalık bir görüşmede örgüt yönetilemeyeceği, talimat verilemeyeceği ortadadır. Avukatlar birçok gerekçe ile görüşmeye gelmiş olabilirler; vekalet almak üzere görüşmek isteyenler, hazırladığı dilekçeyi göstermek veya vermek isteyenler, hukuki bir gelişme hakkında bilgilendirme yapmak, basında çıkan bir haber hakkında bilgilendirme yapmak ve tekzip yazısının içeriğini belirlemek, müvekkilin diğer dava dosyaları hakkında bilgilendirmek için gelenler olabilir. Bunların tamamı kısa görüşme ile halledilebilecek konulardır ve tamamı savunma kapsamındadır. AKSİNE DAİR BİR BELGE, DELİL OLMADIĞI SÜRECE, GÖRÜŞME SAYILARI VE SÜRELERİ ÖRGÜTSEL AMAÇLI OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ. TAM AKSİNE 2018 YILINDA TOPLAMDA 9 AY VE 2022’DE DE TOPLAMDA 9 AY OLMAK ÜZERE MÜVEKKİLİN 18 AYLIK KAYIT ALTINA ALINAN GÖRÜŞLERİNDE BU YÖNDEKİ İDDİALARIN DOĞRU OLMADIĞI DEFALARCA İSPATLANMIŞTIR. Bunun dışında “kaç dakika görüşme yapılmasının” Savcılık makamının kişisel görüşüne uygun görüldüğü ve savunma hakkı kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılamamaktadır. Yasa ve diğer hiçbir içtihatda bu yönde bir sınırlama olmadığı açıktır.

-         Ayrıca müvekkil hakkında hukuka aykırı şekilde 8 bin 658 yıl hapis cezası kararı verilmiş, kendisi birçok suç isnadıyla yargılanan bir kişidir; 5 yıldır süregelen süreçte binlerce sayfaya ulaşan gerekçeli kararlar, istinaf kararı, iddianamelere karşı savunma yapması gerekmektedir, sayın savcının alışık olduğu “olağan” dava süreçlerinin dışında bir dosyada yargılanmaktadır.

-         Bununla birlikte huzurdaki dosya, mükerrer bir yargılamadır, müvekkil şu an temyiz aşamasında bulunan dosyadaki iddiaların aynısı ile bu dosyada itham edilmektedir.

-         Sayın Savcının talebi ile kabul edilen kararda, “şüphelinin görüştüğü avukatlar vasıtasıyla örgütü canlı tutma” iddiası da TEK BİR MADDİ DELİLE DAYANMAMAKTADIR, tamamen içi boş bir iddiadır. Aylarca süren kısıtlılık boyunca ve sonrasında da, müvekkilin avukatları aracılığıyla diğer sanıklara herhangi bir bilgi, not, talimat göndermediği ispatlanmıştır. Müvekkilin, tutuklu bulunduğu 5 yıl boyunca tek talimatı olmadığı gibi, bu talimatıyla suç işlendiğine dair tek bir delil yoktur. Sayın Savcının bu iddiasını neye dayandırdığını anlamak mümkün  değildir.

-         Müvekkilin güya avukatlar aracılığıyla örgüt idare ettiği iddiasına dayanak  gösterilen Fatih Kılıç isimli etkin pişman şüphelinin ifadeleri ise delil niteliği taşımamaktadır. Fatih Kılıç’ın dosyaya sunduğu “av. notlar” adıyla kayıtlı içeriklerin hangi yöntemlerle ele geçirildiği, hukuki delil niteliği olup olmadığı bilinmemektedir. Ayrıca bunlar Fatih Kılıç’ın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilmek için kendisinin üretebileceği notlardır,  güvenilir, somut deliller değildir.  Bu notların içeriğinin müvekkile ait olduğuna, müvekkilin avukatlarının not alarak müvekkilin arkadaşlarına ilettiklerine dair hiçbir somut delil bulunmamaktadır.

-         Fatih Kılıç’ın iddiaları yeni değildir. Savcının, İstanbul 30 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilen ve reddedilen kısıtlılık talebinde yine Fatih Kılıç’ın aynı iddialarına yer verilmiş, mahkeme buna rağmen kısıtlılık talebini reddetmiştir. Savcının İstanbul 30 Ağır Ceza Mahkemesi ve bir üst mahkeme tarafından reddedilen talebini, bu kez yine aynı iddialar ile farklı bir dosyaya sunması, hukuki bir amaçtan ziyade müvekkili rahatsız etmek, savunma hakkını elinden almak için psikolojik bir taktik görüntüsü vermektedir.

-         Fatih Kılıç etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için müvekkil ve arkadaşlarına yönelik bir çok gerçek ve akıl dışı iddialarda bulunmuştur. Örneğin müvekkille ilgili talimatla beyan yazdırılması,  yazma imkanı olmayanlara kolaylık olması için kutucuk işaretlendirilmesi gibi, hayali, mantıksız iddiaların hiçbir tutarlılığı yoktur. Öncelikle müvekkilin böyle bir talimatı olduğuna dair tek bir delil bulunmamaktadır;  ayrıca kutucukları işaretlenmiş yazılar da bulunmamaktadır. Fatih Kılıç isimli etkin pişmanın ifadeleri gizli dosya kapsamında olup erişim imkanı sağlandığında, ifadelerinin hiçbir gerçeklik taşımadığı çok daha detaylı şekilde açıklanabilecektir.

·                   Müvekkilin yaklaşık 9 bin yıllık cezası istinaf mahkemesinde onanmıştır ve Yargıtay aşamasındadır. Söz konusu ana dava dosyası ve huzurdaki dosya dışında müvekkilin onlarca daha davası bulunmaktadır. Yaklaşık 9 bin yıl ile yargılanan müvekkilin görüşlerini kayıt altına alarak, avukat-müvekkil gizliliğinin ihlal edilmesi yanısıra, haftada sadece 2 gün mesai saatlerinde görüşme hakkı verilmesi, savunma hakkının neredeyse tamamen elinden alınması anlamına gelmektedir. Ve bu çok vahim bir Anayasal hak ihlalidir.


Beş yıldır devam etmekte olan yargılama süreci boyunca gerek husumetli müştekiler gerekse de birtakım hatalı ve hukuksuz uygulamalar ile müvekkil sürekli olarak savunmasız bırakılmaya çalışılmaktadır. Davanın en kritik zamanlarında, en yoğun savunma hazırlaması gerektiği zamanlarda avukatlarıyla görüş kısıtlılığı gelmesi, avukatlarının göz altına alınması, tutuklanması, avukatlara yönelik baskı ve tehditler ve bunun neticesinde bazı avukatların vekillikten çekilmeleri gibi olaylar, müvekkilin savunma hakkının kısıtlanmasıyla sonuçlanmıştır.

Şimdi de sayın savcılığının ve mahkemenin, ELİNDE HİÇBİR SOMUT DELİL OLMADAN, müvekkille görüşen her avukatı “örgüt avukatı” olarak değerlendirmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Sonuç ve Talep:

Hakkında çok yakın bir tarihte kesin karar verilmiş olan avukat görüş kısıtlılığı konusunda aynı savcı tarafından tekrar tekrar aynı iddialarla, farklı dosyalardan talepte bulunulmasını gerektirecek yeni bir delil, yeni bir tanık veya vaka bulunmaması; Sayın Savcının ileri sürdüğü ve sayın Hakimliğin kabul ettiği gerekçelerin hiçbirinin hukuki ve maddi dayanağının bulunmaması/gösterilmemesi , daha önce tekrar tekrar uygulanan bu kararın neticesinde devam ettirilmesine yer olmadığı yönünde alınan kesin nitelikteki kararların da usul ve yasaya uygun olması sebepleriyle, amacı ve nedeni anlaşılmayan bu kısıtlılık kararının kaldırılmasını vekaleten talep ederiz. 19/04/2023

 

Adnan OKTAR Müdafii

Av. MERT YETİŞİR

 

(ek-1-İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2022/158 E. Sayılı dosya kapsamında savcı Kayhan Çetin’in kısıtlılık talebini 30.03.2023 tarihli reddi kararı)

(ek-2- İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05/04/2023 Tarihli 2023/258 D.İş sayılı Kesin nitelikteki savcılık itirazının reddi kararı)


Daha yeni Daha eski