2018 senesinde müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına düzenlenen komploda, camiadan ayrılmış bazı husumetli kişilerle birlikte, yazılı ve görsel basında camiaya eskiden beri husumet besleyen bazı kişilerin de devreye sokulduğu bilinen bir gerçektir. Bu kişiler ellerine geçen her fırsatta müvekkil ve arkadaşları aleyhinde toplumu kışkırtıcı yayınlar yaparak kamuoyunda infial oluşturma peşindedir. Bu suni infiali de devam eden yargılamanın gidişatını belirlemek amacıyla kullanmaya çalışmaktadırlar.



4 Ocak 2023 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Ayşegül Usta imzasıyla yayınlanan “GEREKÇELİ KARARDA 1000 BAKİRE” başlıklı yazı da, bu amaçla hazırlanan (sözde) haberlerin tipik bir örneğini temsil etmektedir. Bu vesileyle müvekkil Adnan Oktar hakkında yazıda geçen delilsiz, dayanaksız iddialara ve gerçek dışı ithamlara ilişkin müvekkilin cevaplarını değerli kamuoyu ile paylaşmak gerekli olmuştur.

Sn. Ayşegül Usta, husumetli bir müştekinin devam eden yargılama esnasında müvekkil ve arkadaşlarına duyduğu KISKANÇLIK ve HASET HİSLERİYLE SÖYLEDİĞİ HAYAL ÜRÜNÜ BİR İDDİAYI yazısına konu edinmiştir.  Bazı hadis kaynaklarında yer alan ve ahir zamanda Müslümanların, Roma’yı manen fethedeceğine işaret ettiği söylenen “70 BİN BAKİRE” ifadesi, bu haliyle inandırıcı görünmeyeceği düşünülmüş olsa gerek, Sn. Usta tarafından olaya inandırıcılık katabilmek amacıyla, BAKİRE SAYISI “70 BİNDEN, BİNE” DÜŞÜRÜLEREK yazıda kullanılmıştır.  

En muteber ve güvenilir hadis kaynaklarından Sünen-i İbni Mace'de geçen hadisin orjinali şu şekildedir:

"... Bir müddet sonra Mehdi, maiyetindeki kuvvetlerle birlikte Roma'yı, Kostantiniyye'yi ve Altın Kilise´yi fethetmek icin yola çıkar... Nihayet Kostantiniyye ile Roma´yi fethederek orada 70 bin cariyenin bekaretini izale ederler. "

(Sünen-i İbni Mace c, 2/929, Feyzu´l-Kadir, c. 5/332)

Görüldüğü üzere, Peygamber Efendimiz (sav)'in Mehdiyet konusuyla ilgili sahih kaynaklarda geçen bir hadis–i şerifi, sanki müvekkilin şahsi bir iddiasıymış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Böyle bir garabeti anlamak mümkün değildir.

Müvekkil kendisi ve arkadaşları hakkında ileri sürülen gerçek dışı itham ve iddiaların tümünde olduğu gibi, yazıda geçen bu saçma iddianın altında da, kendisine ve arkadaşlarına duyulan KISKANÇLIK ve HASET HİSLERİNİN YATTIĞINI düşünmektedir. 

Müvekkil, 11 Temmuz 2018 operasyonuna zemin hazırlayan kumpasın kurgu aşamasında, geçmişte camiadan ayrılmış bir kısım kişilerlerden bazı husumetli gazetecilere kadar pek çok kesimden kompleksli, özgüven sorunları olan, KISKANÇLIK ve HASET DUYGULARI İÇİNDEKİ kimselerin seçilerek ÖZEL BİR LİNÇ GÜRUHU OLUŞTURULDUĞUNU belirtmektedir. 

Müvekkil ve arkadaşlarının ilmi, imani, kültürel ve fikri alanlardaki başarılarına, Darwinizm ve materyalizmin geçersizliğini ortaya koyan ve dünya çapında ses getiren uluslararası çalışmalarına, kendi aralarındaki dayanışma, derin sevgi, saygı ve beraberliğe, örnek iman, ahlak, akıl ve kişiliklerine, modern ve kaliteli yaşam tarzlarına HASET EDEN BAZI ZAYIF AHLAKLI KİŞİLERİN de, haset ettikleri bu güzellikleri yok edebilmek iç güdüsüyle, bu linç grubuna dahil olduklarını da hatırlatmaktadır.

Müvekkil, KISKANÇLIK ve HASET GİBİ KÖTÜ HUYLARIN insanları çok tehlikeli bir hale getirdiğini; HUSUMET DUYDUKLARI KİŞİLERİ TUTUKLATIP HAPSETTİRMEYE, HATTA ÖLDÜRÜP YOK ETMEYE VARACAK korkunç işler yapmaya sevk edebildiğiniyse Kuran’dan örneklerle açıklamaktadır. 

Hz. Yusuf (as)’ın kardeşleri, babalarının Hz. Yusuf’u kendilerinden daha çok sevdiğini düşünerek KISKANÇLIĞA KAPILMIŞLAR ve HZ. YUSUF’U ÖLDÜRMEK AMACIYLA ISSIZ BİR KUYUYA BIRAKMIŞLARDI.

Hz. Yusuf (as)’a iftira atan kadın ise, onun güzelliğine ve kendisine ait olmamasına İÇERLEYİP HASET ETTİĞİ İÇİN -masum olmasına ve lehindeki tüm delillere rağmen- HZ. YUSUF’U ZİNDANA ATTIRMIŞTI.

Mekkeli müşrikler, KUR’AN-I KERİM’İN PEYGAMBER EFENDİMİZ (sav)’e İNDİRİLMESİNİ KISKANARAK “Bu Kur'an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?” (Zuhruf Suresi, 31) diye sormuşlar, Peygamber Efendimiz (sav)’e sayısız zorluk çıkartmışlardı.

Kuran’da Hz. Adem (as)’ın iki evladından birinin kestiği kurbanın Allah tarafından kabul edildiği, diğerinin kestiği kurbanınsa kabul edilmediği anlatılmaktadır. Bunun üzerine kardeşlerden kurbanı kabul edilmeyenin, NEFSİNİN KİN ve HASET DUYGULARINA KAPILARAK kurbanı kabul edilen kardeşini öldürdüğü (Maide Suresi, 27-30) bilinmektedir.

Özetle müvekkil, Kuran’da Allah tarafından verilen bu örneklerde olduğu gibi, kimi insanların HASET ve KISKANÇLIK DUYGULARINA YENİK DÜŞEREK, kimi insanlarınsa -tıpkı Hz. Adem (a.s)’ın bir evladında olduğu gibi- doğuştan hastalıklı, piskopat bir ruh yapısına sahip olmaları sebebiyle, HASET ve KISKANÇLIK DUYDUKLARI SUÇSUZ İNSANLARI TUTUKLATIP HAPSETTİREBİLECEK HATTA GÖZLERİNİ BİLE KIRPMADAN ÖLDÜREBİLECEKLERİNİ hatırlatmak istemektedir.  

Müvekkil,

Kendisi ve arkadaşlarına husumet besleyen bir müşteki tarafından mahkeme esnasında, güya “Bin bakireye ulaşmak” şeklinde hayali, gerçek dışı bir iddianın dile getirilmiş olmasının da

Yalnızca, husumetli bir müştekinin gerçeklerden kopuk geniş hayal dünyasını  yansıtmaktan başka bir anlamı olmayan bu derece uydurma ve akla ziyan bir iddianın hem gerçek hem de bir suçmuş gibi gösterilmeye çalışılarak bir mahkeme gerekçeli kararında yer bulmuş olmasının da

Dosyada somut, gerçek, maddi ve hukuki delili, belgesi, bulgusu olan tek bir suç dahi olmadığı için bu tür magazinsel asparagas haberler üzerinden kendince kara propaganda ve kamuoyu algısı oluşturabilme gayretlerinin de

Yaklaşık 10 bin sayfalık gerekçeli karar içerisinden bu zırva iddianın adeta cımbızla seçilip -orijinal haliyle inandırıcı olmayacağı düşünülmüş olsa gerek- haberi hazırlayan Sn. Ayşegül Usta tarafından kendince inandırıcılık katabilmek amacıyla “YETMİŞBİN OLAN BAKİRE SAYISI DA BİNE” düşürülerek Hürriyet Gazetesi’nin haber manşetine taşınmasının da,

kendisine yönelik aynı HASET ve KISKANÇLIK HİSLERİNDEN KAYNAKLANDIĞINI DÜŞÜNMEKTEDİR.  

Değerli kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız…

Daha yeni Daha eski