ADNAN OKTAR’IN 90’LI YILLARDA BAŞLAYAN SN. ERDOĞAN, MERHUM SN. ERBAKAN, RP ve AK PARTİ’YE OLAN DESTEĞİYLE, MERHUM BAŞKAN SN. YAZICIOĞLU ve BBP’Lİ 7 MİLLETVEKİLİYLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ İSTİŞARE TOPLANTISI 

Müvekkil Adnan Oktar, 1990’lı yılların başından bu yana merhum Sayın Necmettin Erbakan ile Refah Partisi’ne ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti hükümetlerine kesintisiz şekilde destek olmasının sebebini, Müslümanlara duyduğu sevgi, şefkat ve merhamet hisleriyle açıklamaktadır.

Müvekkil ve arkadaşları, yargılanmakta oldukları dava kapsamında ilgili mahkemlere sundukları sözlü ve yazılı savunmalarıyla beyan dilekçelerinde bugüne kadar;

·        40 yılı aşkın süredir yürütmüş oldukları anti-Darwinist, anti-materyalist, ilmi, imani, fikri ve kültürel faaliyetlerinin yanında, durmaksızın anlattıkları “Evrim Teorisinin Geçersizliği, Allah’ın Yaratma Sanatı, Kuran Mucizeleri ve İman Hakikatleri” vesilesiyle, Türkiye’de dindar, mütedeyyin bir kitlenin oluşmasına vesile olduklarını,

·        Darwinizm’i bilimsel olarak yerle bir etmiş oldukları için de, felsefi ve sözde bilimsel dayanağını Darwinizm’den alan materyalist dünya görüşünün ülkemizde büyük bir yenilgi ve çöküntüye uğradığını, pozitif bilimle dinin çatışmadığının görülmesiyle de sol fraksiyonların etki alanının önemli ölçüde zayıflamış olduğunu,

·        Sol ideolojilerin zayıflamasıyla birlikte, güçlenen dindar mütedeyyin kitlenin de “maneviyatı, milli ve manevi değerleri koruyan” sağ görüş etrafında toplanmaya, modern, milli sağ liderleri güçlü bir şekilde desteklemeye başladıklarını; YANİ BUGÜNKÜ AK PARTİ HÜKÜMETİNİN İDEOLOJİK ZEMİNİYLE, ARKASINDAKİ GENİŞ HALK DESTEĞİNİN bu sayede oluştuğunu,

·        Müvekkilin Müslümanlara duyduğu sevgi ve şefkat hislerinden dolayı, kendisi ve arkadaşlarının hem doğrudan hem de dolaylı yollarla 1994 senesinden itibaren, merhum lider Sn. Necmettin Erbakan’ı ve daha o dönemde henüz İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı olan şimdiki Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ı var güçleriyle desteklediklerini,

açık ve net şekilde pek çok kez dile getirmiş ve konuya ilişkin de sayısız deliller sunmuşlardır.

Kaldı ki müvekkilin Sayın Necmettin Erbakan’a, kurucusu olduğu Refah Partisi’ne ve o dönem henüz daha Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a olan doğrudan ve dolaylı desteklerine ilişkin medya ve basına yansımış çok sayıda haber de bulunmaktadır. Dönemin ana akım medyası olarak adlandırılan televizyon kanallarıyla gazetelerinde yayınlanan pek çok haber ile, Sayın Erbakan ve Sayın Erdoğan karşıtlığıyla tanınan bazı gazetecilerin kaleme aldıkları köşe yazıları bu açık gerçeğin bir ikrarı niteliğindedir.

Kamuoyunca daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, o döneme ilişkin basına ve televizyonlara yansıyan çeşitli haberleri hatırlatmakta fayda olduğunu düşünmekteyiz. Müvekkil ve arkadaşlarının Sayın Erdoğan ve merhum Sayın Erbakan’a olan açık desteklerini gösteren döneme ilişkin yüzlerce haber arasından öne çıkan bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz:

10 Aralık 1993 Gecesi Abdi İpekçi Spor Salonunda Gerçekleştirilen Refah Patisi İstanbul İl Teşkilatının ‘İstanbul Gecesi’nde, MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN ARKADAŞLARINDAN SN. GÜLAY PINARBAŞI’NIN REFAH PARTİSİNE KATILIŞI SIRASINDA SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN İLE BİRLİKTE Haberlere Yansıyan Görüntüler (Aşağıda)



Aynı Geceye İlişkin 12.12.1993 Tarihli Milliyet Gazetesi’nde Yer Alan, “RP’NİN İKİ KOZU” Başlıklı Haberde SN. GÜLAY PINARBAŞI ve SN. FİLİZ  ERGÜN’ÜN Birlikte Fotoğrafları (Aşağıda)

 


 

12.12.1993 Tarihli Milliyet Gazetesi’nin Melih Elitok tarafından kaleme alınan “Erbakan Hoca Gülay’ı tanıttı” başlıklı haberinde;  “Törene arkadaşları Altuğ Berker ve Bahadır Güven ile katılan Gülay Pınarbaşı, ERBAKAN ve PARTİLİLER ile MİLLİ GÖRÜŞ YEMİNİ ETTİKTEN SONRA PARTİ ROZETİNİ ALDIaçıklamasında bulunuluyor (Aşağıda)



 

O gecenin ardından, müvekkilin arkadaşları arasında yer alan, tanınmış manken ve fotomodeller ile sosyetenin ünlü simaları da Refah Partisi’ne destek olmak amacıyla partiye üye olmaya başlamışlar; katıldıkları toplantı ve programlarda, RP’nin modern ve yenilikçi anlayışına inandıklarını, Sayın Erbakan ile Sayın Erdoğan’a büyük bir sempati ve muhabbet duyduklarını, bu sebeple seçimlerde RP’ni destekleyeceklerini” dile getirmişlerdir.

31.01.1994 Tarihli Milliyet Gazetesi’nin Tunca Bengin tarafından kaleme alınan “Adnan Hoca’dan RP’ye manken ordusu” başlıklı aşağıdaki haberde;  ADNAN HOCA ve MANKENLERİNDEN OLUŞAN ORDUSU 27 MART SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE REFAH PARTİSİ İÇİN ÇALIŞIYOR ifadelerine yer verilmiştir.  Tunca Bengin ayrıca “RP’ne katılan, ardından da örtünen Gülay Pınarbaşı’ndan sonra İslami yaşam tarzını benimseyen pek çok ünlü erkek manken “oylar Refah”a derken aralarında Şebnem Dinçgör, Melis Murathanoğlu, Cansel Özzengin ve Allegra’nın da bulunduğu sempatizanların sayısı giderek artıyor” açıklamalarında bulunuyor.



27.01.1994 Tarihli Milliyet Gazetesi’nin Tunca Bengin tarafından kaleme alınan SEDEF BOZOK DA ‘REFAH’ÇI OLUYOR başlıklı haberinde ise;  “MANKEN GÜLAY PINARBAŞI’NDAN SONRA SOSYETE DÜNYASININ ÜNLÜ İSMİ SEDEF BOZOK DA ADNAN HOCA’NIN MÜRİTLERİ ARASINA KATILDI” ifadelerine yer veriliyor. Haberde ayrıca “Adnan Hoca’nın sağ kolu Altuğ Berker sosyete dünyasının ünlü ismi Sedef Bozok’u da saflarına katmayı başardı.”, “Manken Gülay Pınarbaşı’nı örnek gösteren bazı çevreler, Bozok’un da yakında kapanıp RP’ne gireceğini iddia ederken, Sedef Bozok’un yakınlarına ‘Ben de iyi bir Müslüman olmak istiyorum. Böyle bir örnek gruba şu anda rastladım. Hayatımdan çok memnunum’ dediği öğrenildi” açıklamalarında bulunuluyor (Aşağıda)




Yine Tunca Bengin tarafından kaleme alınan 24.05.1994 Tarihli Milliyet Gazetesi’nin “SEREN’İN YENİ DÜNYASI” başlıklı haberinde ise, bu kez ünlü şarkıcı Seren Serengil hakkında “ADNAN HOCA’NIN SEMPATİZANLARI ARASINA GİREN SEREN SERENGİL 5 VAKİT NAMAZ KILIP KUR’AN OKUMAYA BAŞLADI.” ifadelerine yer verilmiştir. (Aşağıda)



 

25.06.1994 Tarihli Milliyet Gazetesi’nin ‘Ankara-Milliyet’ bürosu tarafından kaleme alınan “Adil düzen düğünü” başlıklı haberde; RP Genel Başkanı merhum Sayın Erbakan’ın kızı Zeynep Erbakan’ın Ankara Sheraton Oteli Balo Salonunda gerçekleştirilen düğünü anlatılırken “ADNAN HOCACILAR” alt başlığına yer verilmiştir. Haber içeriğindeyse müvekkilin arkadaşlarından, Mankenliği bıraktıktan sonra kapanan Didem Ürer’le Gülay Pınarbaşı, nikaha Gökalp Barlan ve Bahadır Güven’le geldi ifadeleriyle bahsedilmiştir. (Aşağıda)



 

30.03.1994 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin ‘Cumhuriyet Ankara Bürosu’ tarafından kaleme alınan “RP’den belediyelere Osmanlı modeli” başlıklı haberde; Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği basın toplantısında müvekkilin yakın arkadaşları ile birlikte çektirdiği fotoğrafa yer verilerek “Erdoğan Adnan Oktar’ın müritleriyle” alt başlığı kullanılmıştır.

Haber içeriğinde de “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandığına kesin gözüyle bakılan RP’li Recep Tayyip Erdoğan, Pazar gününden bu yana basın toplantısı düzenleyerek neler yapacağını anlatıyor. Erdoğan, dünkü toplantıda da kamuoyunda Adnan Hoca olarak ünlenen Adnan Oktar’ın müritleri olduğu bildirilen gençleri arkasına aldı ifadelerine yer verilmektedir. (Aşağıda)



Gazeteci İsmail Saymaz, 3 Ocak 2021 tarihinde Sözcü Gazetesindeki köşesinde kaleme aldığı “REFAH’IN MANKENİ” başlıklı köşe yazısında, Gülay Pınarbaşı’nın, Refah Partisi’nin İstanbul İl Teşkilatının 10 Aralık 1993’te gerçekleştirdiği İstanbul Gecesine katılımına ilişkin izlenimlerini şöyle ifade etmiştir:



REFAH’IN MANKENİ

Necmettin Erbakan’ın RP’si 1993 yılında tabanını genişletirken, laikleri ürkütmemek adına vitrine başı açık kadın koymaya çabalıyordu. İlk transferi ANAP’lı Diş Hekimi Filiz Ergün oldu.

İkincisi, RP İstanbul İl Teşkilatı’nın 10 Aralık 1993’te gerçekleştirdiği İstanbul Gecesi’nde sahneye çıktı. O GECE YALNIZCA SİYASET DEĞİL, MAGAZİN DÜNYASI DA SARSILDI. ÇÜNKÜ KONUKLAR ARASINDA ÜNLÜ MANKEN GÜLAY PINARBAŞI VARDI.

ERDOĞAN’IN UZATTIĞI MİKROFON

Pınarbaşı, Abdi İpekçi Arena’daki geceye başı açık vaziyette katıldı. Kadınlara ayrılan bölümde Filiz Ergün ile yan yana oturdu. Çarşaflı ve türbanlı kadınlar arasında dikkat çekiyorlardı. Pınarbaşı’nın rozetini Ergün takarken, tüm salon “İnançlı kadınlar omuz omuza” diye slogan atıyordu.

Kürsüde, RP İl Başkanı Erdoğan da vardı. Erdoğan: “Gülay hanım kısa bir selamlama yapacak” dedi ve mikrofonu kendisine uzattı.

Pınarbaşı şunları söyledi:

“Selamın aleyküm muhterem kardeşlerim. Bugün gerçekten çok mutluyum. RP üyesi olmaktan şeref duyuyorum. Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Müslümanlar birlik olmalı. Allah’ın selameti üzerinize olsun.

ERDOĞAN, ÇOK MUTLUYDU. ERBAKAN DA…

O dönemde yaşanan bu olayların etkisi hafızalarda büyük yer etmiş, sol görüşlü muhalif bazı köşe yazarları bile, yıllar sonra kaleme aldıkları köşe yazılarında müvekkil ve arkadaşlarının o dönemde Sayın Erdoğan ve Sayın Erbakan’a VERDİKLERİ MÜHİM DESTEĞİ İKRAR EDEN yazılara imza atmışlardır.



Bunlar arasında öne çıkanlardan birisi olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Sn. Tayfun Atay, 16 Temmuz 2018 tarihinde kaleme aldığı köşe yazısında hem Sayın Gülay Pınarbaşı’nın Refah Partisine katılışını hem de müvekkilin, Sayın Erdoğan ve Sayın Erbakan’a olan desteklerini şu sözlerle köşesine taşımıştır:

“Tabi asıl çarpıcı olan Adnan Oktar’ın yükselişinin 1990’lı yılların ilk yarısına denk gelmesi…. Hem Türkiye’de bilim ve üniversite camiasının karşısına evrim-karşıtı yaratılışçı iddialarla çıkıp kamuoyu oluşturarak seküler bilim ve düşünce anlayışını yıprattı hem de “modernist tını” ile Refah Partisi öncülüğünde yükselen siyasal İslam’a “seküler sosyete”deki alerjiyi gidermeye dönük işler yaptı o...

“Bariz bir örnek, 1993’te Refah Partisi’nin başlattığı ve o dönem Parti’nin İstanbul İl Başkanı Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği “vitrin transferleri” atağı çerçevesinde “Adnan Hocacı” eski manken Gülay Pınarbaşı’nın RP’ye katılmasıdır. Demek ki “Adnan Hoca” şimdiki iktidarın “cemâziyelevvel”inden başlayarak katkısını esirgememiştir.”

Müvekkil, yaşanan bu gelişmelerin ardından Refah Partisiyle Sayın Erbakan’a ve Sayın Erdoğan’a yönelik kamuoyundaki ön yargıların tamamen yıkıldığını; müvekkilin önerdiği “hurafelerden arınmış Kuran’a dayalı modern İslam anlayışı”nı benimseyen, sergilediği vitrin vesilesiyle başı örtülü ya da açık “toplumun her kesimini kucaklayacağını ilan eden” Refah Partisi’ne, vatandaşlarımız nezdinde büyük bir teveccüh gösterildiğini hatırlatmaktadır.     

Nitekim 1994 senesinde gerçekleştirilen Belediye Seçimlerinin sonuçları ile 1995’de gerçekleştirilen Türkiye Genel Seçimlerinin sonuçları, TAM DA MÜVEKKİLİN DÖNEME İLİŞKİN AÇIKLAMALARINI DOĞRULAR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞMİŞTİR.

Refah Patisi, 1994 Belediye Seçimlerinde başta Ankara ile İstanbul olmak üzere 28 şehirde seçimleri kazanarak EN ÇOK İLDE SEÇİM KAZANAN PARTİ olurken, Sayın Recep Tayyip Erdoğan İstanbul, Sayın Melih Gökçek ise Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı seçilmişlerdir.

24 Aralık 1995’te gerçekleştirilen Türkiye Genel Seçimlerinde ise, Merhum Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Refah Partisi, oyların %21,4’ünü alarak SEÇİMDEN BİRİNCİ PARTİ OLARAK çıkmıştır.

Güvenoyu Almak İçin Gereken Milletvekili Sayısı ve Müvekkilin Çabaları Sayesinde Hükümete Dışarıdan Destek Olma Kararı Alan Merhum Başkan Sn. Yazıcıoğlu ve BBP’li 7 Milletvekili

Müvekkil, 1995 seçimleri sonrasında merhum Necmettin Erbakan önderliğindeki Refah Partisi’nin, Doğru Yol Partisi ile koalisyon yapmak ve meclisten güven oyu alabilmek için ihtiyacı duyduğu eksik kalan 7 milletvekili desteğini; kendisinin bizzat BBP Lideri merhum Sayın Muhsin Yazıcıoğlu ve 7 BBP’li Milletvekiliyle görüşüp istişare ederek sağlamış olduğunu belirtmektedir.

Müvekkil O dönemi, yaşanılan hükümet krizini ve kendisinin merhum başkan Sn. Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP’li 7 milletvekiliyle gerçekleştirdiği istişare toplantısı üzerine krizinin nasıl atladıldığını şöyle hatırlatmaktadır:  

24 Aralık 1995’te gerçekleştirilen Genel Seçimlerden merhum Sayın Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi, oyların %21,4’ünü alıp birinci parti olarak 158 Milletvekili çıkartmıştır. Ancak çıkartabildiği milletvekili sayısı tek başına iktidar olabilmesi için yeterli olmadığı gibi, Doğru Yol Partisi ile kurmayı planladığı koalisyon hükümetinin meclisten alması gereken güvenoyu için de yeterli değildir.

Nitekim Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Sn. Necmettin Erbakan’a vermiş fakat Refah Partisi’nin Meclis'te güvenoyu almak için yeterli milletvekiline sahip olmaması ve diğer partilerin destek vermemesi üzerine hükümet kurulamamıştır. Bunun üzerine hükümet kurma görevini alan Anavatan Partisi Lideri Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ile anlaşıp 53. Hükümeti kurabilmiş; fakat güvenoyu Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilen Anayol-DYP Hükümeti düşünce hükümet kurma görevi tekrardan Sn. Erbakan’a verilmiştir.

Seçim sonuçlarına göre TBMM’de çoğunluk elde etmek, yani meclisten güvenoyu alabilmek için gereken Milletvekili sayısı 275’dir. Ancak Refah Partisi Milletvekillerinin sayısı ile Doğruyol Partisi Milletvekillerinin sayısı 275 rakamına ulaşmak için yetersizidir ve ülke hızlı bir şekilde hükümet krizine doğru sürüklenmektedir.

müvekkil Adnan Oktar, durumun vahametini herkesten önce gördüğünü; Müslümanlara duyduğu sevgi ve merhametinin yanında milli ve manevi duygularla doğrudan inisiyatif aldığını; BBP Lideri Sayın Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP’li 7 Milletvekiliyle görüşüp İSTİŞARE EDEREKkurulacak RP-DYP hükümetine dışarıdan destek olmaya ve güven oylamasında ‘Kabul Oyu’ vermeye onları davet ettiğini” dile getirmektedir.

Bu gelişme üzerine, Refah Partisi ile Doğruyol Partisi arasında kurulan RP-DYP Koalisyon hükümeti, TBMM'deki 8 Temmuz 1996 tarihli güven oylamasında merhum Başkan Sn. Yazıcıoğlu ve BBP’li 7 milletvekilinden aldığı destek sayesinde 278 kabul oyuyla GÜVENOYU ALABİLMİŞ ve HÜKÜMET KRİZİ BU SAYEDE ATLATILMIŞTIR.

Bu durum Kürşat Mican tarafından kaleme alınan ve 2020 yılında Bilgeoğuz yayın evinden çıkan “Şehit Lider Muhsin Başkan ve Davası” isimli kitapta da yer bulmuştur. Kürşat Mican kitabında, o dönemi şu sözlerle dile getirmektedir:

RP-DYP Hükümeti kuruldu kurulmasına, ama güvenoyu alması için meclisten 7 Millet vekiline ihtiyaç vardı. Yani Büyük Birlik Partisi’nin milletvekillerine…

Hükümete destek vereceğini açıklaması üzerine kilit parti olan Büyük Birlik Partisi’ne birçok yerden baskılar ve tehditler geldi. Kartel medyası BBP’ye yönelik kirli saldırılarına hız verdi. BBP’ye yönelik iç ve dış odaklar tarafından dört bir yandan linç kampanyaları başlatıldı. Bazı karanlık güçler, çıkar çevreleri BBP’ye kirli oyunlar oynamak istediler. Ama cesur, dürüst ve dirayetli lider Muhsin Yazıcıoğlu ve partisi bu tehditlere pabuç bırakmadı.”

Kürşat Mican, güven oylaması konuyla ilgili olarak merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun sözlerine de kitabında yer vermiştir. Buna göre Sn. Yazıcıoğlu, güven oylamasına ilişkin kendisine yöneltilen sorulara şöyle cevap vermiştir:

“İSTİŞARE’NİN GEREĞİNİ YAPTIK. EVET DEDİK, çünkü bugünkü şartlarda hükümetin güvenoyu almaması durumunda ülkenin yeni bir belirsizliğe düşeceğini düşündük ve bundan kaçınmak istedik”

Müvekkil Adnan Oktar burada, merhum başkan Sn. Yazıcıoğlu’nun İSTİŞARENİN GEREĞİNİ YAPTIK, EVET DEDİKsözlerinin, Sn. Yazıcıoğlu ve BBP’li 7 milletvekilinin müvekkil ile yapmış oldukları istişare toplantısına işaret ettiğini hatırlatmaktadır.

ÖZETLE

Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a olan kesintisiz desteklerinin temeli 1990’lı yıllara, kendisinin henüz daha Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğu döneme dayanmaktadır. Bunun bariz örneklerine ilişkin müvekkil tarafından yapılan açıklamalarla konuya ilişkin medya ve basına yansıyan yazı ve haberler, bu gerçeğin açık birer ispatı hükmündedirler.

Ancak buna karşın ard niyetli bazı çevreler, müvekkilin Cumhurbaşkanı’mız Sayın Erdoğan’a olan koşulsuz desteğinden duydukları rahatsızlık sebebiyle, gerçekleri tersyüz ederek müvekkil ve arkadaşlarının güya Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a destek değil, tam tersine karşı bir fikir ya da ideolojiye sahiplermiş gibi göstermeye çalışılmaktadırlar. Oysa ki bu iddia yukarıda detayları ile izah ettiğimiz sebeplerden ötürü açık bir iftira olmasının yanında hayatın olağan akışına da aykırıdır.  

Değerli kamuoyunun bilgilerine vekaleten sunarız.

Saygılarımızla,


Daha yeni Daha eski