Sayın Hakan Ural’ın, Sayın Nur Banu Ballı ile Kanal D Televizyonunda birlikte sundukları ‘Neler Oluyor Hayatta’ isimli programda müvekkil Adnan Oktar ve arkadaş camiası hakkındaki gerçek dışı ithamları sebebiyle bu açıklamayı yapmak gereği doğmuştur.
Müvekkilim, Sayın Ural’ın reytinglerini artırmak ve
gündemde kalabilmek için sürekli olarak kendisi hakkında sansasyonel içerikli gerçek
dışı haberler yapmasını anlayışla karşılamakla birlikte; tek yanlı, gerçekleri
araştırmadan, müvekkil Adnan Oktar’a husumeti ile tanınan Özkan Mamati isimli
kişinin gerçek dışı beyanlarını esas alarak program yapacak olmasını adalete ve
vicdana uygun bulmamaktadır.
Müvekkil ve arkadaşlarının yargılandıkları dava tipik bir kumpas
davasıdır, artık tüm Türkiye bunun farkındadır.
Bu mektubumuzun ekinde gönderdiğimiz, dava dosyasında da yer alan
açıklamalar, raporlar ve belgeler, bu kumpasın sadece küçük bir kısmıdır.
Sn. Hakan Ural’ın iddia ettiğinin
aksine, polis operasyonu sırasında polisle silahlı bir çatışma yaşanmamıştır:
Müvekkil
Adnan Oktar’ın arkadaşlarından Mert Sucu’nun, operasyon günü polise ateş ettiği,
bir çatışma yaşandığı iddiası tamamen gerçek dışıdır. Bilakis tüm maddi
deliller o gün Mert Sucu’nun ateş etmediğini göstermektedir.
Ancak operasyon günü kendisi öldüresiye dövülmüştür ve bu darbın ardından içinde
güya ateş ettiğine dair bir anlatımın yer aldığı ifadesi alınmıştır. Kendisinin
olay gününe ait darp raporu mevcuttur.
11 Temmuz 2018 tarihinde Kandilli’de bulunan
bir konutta yapılan operasyon görüntüleri basına servis edilmiştir. Oysa, "Yakalama,
Gözaltına Alma ve İfade Yönetmeliği madde 27"ye göre "Suçluluğu bir yargı hükmüne bağlanana kadar
kişinin masumiyeti esastır ve soruşturma evresi gizlidir".
Bu nedenle, soruşturma evresinde gözaltındaki bir kişinin "suçlu" olarak kamuoyuna duyurulmasına, basın önüne
çıkartılmasına, kişilerin
basınla sorulu cevaplı görüştürülmelerine, görüntülerinin alınmasına, teşhir edilmelerine sebebiyet
verilmez ve soruşturma
evrakı hiçbir şekilde yayımlanamaz.
Yukarıda yer alan yönetmeliğin
ilgili maddesine göre hukuka aykırılık teşkil eden operasyon görüntüleri çok
kapsamlı olarak basında yer almıştır. O an gözaltında bulunan elleri arkadan
kelepçelenmiş Mert Sucu’nun da görüntüleri basına servis edilmiştir. Bu
görüntüler de incelendiğinde, Mert Sucu’nun yüzünün kan içinde olduğu, çok
şiddetli şekilde darp edildiği açıkça görülmektedir.
Mert Sucu, Kasım 2022’de devam
etmekte olan yargılama sırasında ise mahkemeye verdiği dilekçesinde, ateş
etmemiş olabileceğini açıklamıştır. Kaldı ki önceki ifadelerinde de "operasyon
esnasında dışarıda bağırış, çağırış sesleri duyduğu", "polise ateş
etmediği", "sabaha karşı uyuduğu ve çok yorgun olduğu için uyku
sersemi olduğu" yönünde beyanlar vermiştir.
Mert Sucu olayı, bu davanın çok büyük bir kumpas
olduğunun çok açık delillerinden biridir. Bu olaydaki aydınlatılmayan karanlık noktalar, çelişkiler, polislerin
yalan ifadeleri kumpası açıkça ortaya koymaktadır. Şöyle ki:
1.
Polise ateş
ettiği iddia edilen Mert Sucu’nun, olay günü sağ elinde atış artığı
(svap) izine rastlanmamıştır. Mert Sucu sağlaktır.
2.
Buna karşın, Mert
Sucu’nun ateş ederek hedef aldığı iddia edilen özel harekat polisi Abdullah
Karakaş’ın her iki elinde dirseğine kadar atış artığı izi olduğu tespit
edilmiştir. Ancak o gün tek
ateşlenen silah Mert Sucu’nun silahıdır. Başka hiçbir silah kullanılmamıştır.
3.
Adli Tıp
incelemesinde, Mert Sucu’nun silahında hiçbir parmak izi bulunmamıştır.
Çünkü, silahın içine konduğu mühürlü delil torbası daha Adli Tıp'a
ulaştırılmadan hukuksuzca açılıp silahın üzerindeki izler arkada DNA örneği
bırakmayacak şekilde profesyonelce silinmiştir.
4.
Özel Harekat
polisinin üzerinde bulunan yelekteki mermi izinin yakın atıştan kaynaklandığı
raporlanmıştır. Yani bu rapora göre ateş edenin yeleğe en fazla bir karış
mesafede durması gerekmektedir. Ancak, polislerin anlatımına göre Mert Sucu
hep uzak mesafededir. (Zaten özel harekat polislerinin bir karış yakınına gelip
onlara ateş edemeyeceği aşikardır).
5.
Kandilli’de
operasyonun yapıldığı evde olay yerini gösteren güvenlik kameraları
bulunmaktadır. Fakat 5 yıla yakın süredir olayı tamamen aydınlatacak bu kamera
görüntüleri, imaj kopyaları tarafımıza verilmemektedir. Sanıklar ve müdafileri defalarca bu videoların
dosyaya getirtilmesi için talepte bulunmalarına, istinaf mahkemesi ve İstanbul
30. Ağır Ceza Mahkemesi bu videoları emniyetten talep etmesine rağmen, bu görüntüler dosyaya ısrarla gönderilmemiştir, hala
gönderilmemektedir. Ne var ki söz konusu görüntüler, montajlanarak ve asıl
olay anını gösteren dakikalar kesilerek basında gösterilmektedir. Olay anı görüntülerinin ısrarla saklanması, olay
yerindeki kumpasa işaret etmektedir.
6.
Güya ateş edilen iki
özel harekat polisi, ilk günden itibaren Mert Sucu’nun odasının kapısında iki
kişi olduklarını beyan etmişlerdir. Ancak
4 sene sonra ortaya çıkan üçüncü
bir polis, kendisinin de olay yerinde olduğunu söyleyerek tanıklık
yapmıştır. Üç polisin ifadeleri onlarca yönüyle birbiriyle çelişmektedir.
7.
Mert Sucu’nun
odasına olay yeri inceleme polislerinden önce başka birileri girmiş, eşyaların
yerini değiştirmiştir.
8.
Mert Sucu’nun
odasında yerde kan izleri bulunmuştur. Sadece Mert Sucu’nun kan örneğine
bakılarak yerdeki kanın ona ait olmadığı tespit edilmiştir. Ancak bu kanın,
olay yerinde bulunanlardan kime ait olduğuna dair bir tespit yapılmamıştır.
9.
Mert Sucu tarafından vurulduğunu iddia eden
polisin üzerindeki çelik yeleğin son kullanma tarihi geçmiştir ve
yeleğin içinde emekli olmuş bir polis memurunun ismi yazmaktadır. Çelik
yeleklerin kullanım süreleri dolduktan sonra kesinlikle kullanılmadıklarını ve
bir başkasının çelik yeleğini operasyonlarda giyemeyeceklerini bizzat polis
memurları kendileri beyan etmişlerdir. Kurşun geldiği iddia edilen çelik
yeleğin olay yerine nasıl geldiği ve nasıl isabet aldığı son derece şaibeli bir
konudur.
10.
Güya vurulduğunu iddia eden polisler hiçbir tıbbi muayeneden geçmemiş, hastaneye
gitmemiş, doktor raporu almamıştır. Üzerindeki çelik yeleğe isabet aldığını
söyleyen polisin vücudunda ciddi morarmalar oluşması gerekirdi. Oysa, bunlara
dair tek bir fotoğraf dahi çekilmemiş, böyle bir durum –varsa– belgelendirilmemiştir.
Güya polislere ateş edildiği iddiası bunlar gibi yüzlerce
şaibe, çelişki ve anormalliklerle doludur.
Nitekim, Uzman bilirkişiler Emekli Kıdemli Jandarma
Albayı, Balistik İnceleme, Olay Yeri İnceleme ve Kriminalistik İnceleme Uzmanı
Mustafa Mercan, Hitit Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Adli Bilimler
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Veysel Dinler, Emekli Emniyet Müdürü, İç-Dış
Balistik ve Olay Yerinde Atışın Yeniden Yapılandırılması Uzmanı Abdurrahman
Kaya, Adli Balistik Uzmanları Jacobus Steyl ve Christoffel de Klerk
tarafından, Mert Sucu olayındaki şaibeleri ortaya koyan tamamen teknik
analizler içeren bilimsel mütalaalar dosyaya sunulmuştur. Ekte bu bilirkişi
raporlarının açıklamalı listesi ve ayrıca olay günü polise ateş edilmediğini
delillere dayalı bilimsel olarak açıklayan bilirkişi raporu sunulmuştur. Sn.
Ural ve Sn. Ballı sadece bu raporu okuduklarında dahi gerçekleri göreceklerdir.
(EK_1 Kasten adam öldürme suçu işlenmediğine dair uzman
görüşlerinin listesi)
(EK_2 Emekli Kıdemli Jandarma Albayı, Balistik İnceleme,
Olay Yeri İnceleme ve Kriminalistik İnceleme Uzmanı Mustafa Mercan’ın dosyaya
sunulan bilirkişi raporu )
Sn. Hakan Ural’ın referansı olan Özkan
Mamati, Müvekkile husumeti ile tanınan, hakkında dolandırıcılık suçlamasıyla
açılmış bir dava bulunan bir kişidir
Dava dosyasına giren onlarca kişinin ifadesinde yer aldığı üzere; Sn.
Hakan Ural’ın Müvekkile yönelik asılsız suçlamalarında kaynak olarak gösterdiği
Özkan Mamati, müvekkile husumetli, müvekkilin kendisini arkadaş camiasından
uzaklaştırması nedeniyle kendisine kinlenmiş bir kişiliktir. 15 yıl boyunca
müvekkilin arkadaş camiasında bulunan bu kişi, bazı kişilik bozuklukları,
camianın sosyo kültürel yapısına uygun olmayan davranışları sebebiyle camiadan
uzaklaştırılmış ve bu nedenle husumet duymuştur. Pazarbaşı semtinde yetişmiş
olması, düşük eğitim ve sosyo-kültürel düzeyi gibi sebeplerle gereksiz bir
kompleks ve hasetlik içinde olduğu ve bu nedenle husumetinin geçmişe dayandığı
yakınları tarafından ifade edilmektedir. Bu husumeti ve mafyaya özenen bazı hal
ve tavırları nedeniyle, müvekkil ve arkadaşları 2017 yılında ilişkilerini
nezaketiyle kesme kararı aldıklarını belirtmektedirler.
Genel
kişilik yapısı hakkında bilgi vermesi açısından sosyal medya hesabından
paylaştığı fotoğraflardan bazı örnekler aşağıda sunulmaktadır:
“ERKAN (ERKAN MAMATİ -Özkan Mamati’nin öz kardeşi için yazdıkları) İSTER GEL İSTER GELME SENİ KOMAYA SOKACAĞIM, ÖYLE HAYATA SALACAĞIM. KARDEŞE YAPTIĞIMI GÖRSÜNLER Kİ KARDEŞ OLMAYANA NE YAPACAĞIMI HAYAL ETSİNLER. O KIL KUYRUKLA SENİ KAFA KAFAYA VURACAĞIM HUSUSİ OLARAK ORAYA GELİP HEM DE”
Hakkında nitelikli dolandırıcılık
suçundan yürütülmekte olan bir kovuşturma bulunan Özkan Mamati, kendisi
dolandırıcılığı nasıl yaptığını ikrar etmiştir. Müvekkil ve arkadaşlarının
yargılandıkları dosyada dolandırıcılık suçunu işleyen tek kişi olarak
bulunmaktadır.
Müvekkilin
hanım arkadaşlarından birçok kişiye cep telefonundan tehdit içerikli veya
rahatsızlık vermeyi amaçlayan mesajlar göndermesi sebebiyle, mahkeme kararıyla
kendisine uzaklaştırma çıkarmış çok sayıda kişi bulunmaktadır.
Sonuç:
Demirören grubundan, Kanal D yönetiminden, sunucular
Hakan Ural ve Nur Tuğba Ballı’dan, müvekkil Adnan Oktar ile ilgili haber
yapmadan önce, gerekli araştırmaları yapmalarını, dava dosyasındaki binlerce
delilden hiç olmazsa birkaçını inceleyerek, tarafsız yayın yapmalarını saygılarımızla
vekaleten talep ederiz.
EK_Kasten
adam öldürme suçunun işlenmediğine dair alınan uzman – bilirkişi görüşleri
1. 08/05/2022 Olay yerinin inceleme ekipleri gelinceye kadar
usulüne uygun korunamadığı, delil toplama işleminin usulüne uygun yapılmadığı,
delil zincirinin bozulduğu, delillerle ilgili çok sayıda şaibe bulunduğu,
gerekli adli incelemelerin yapılmadığı ve birçok usulsüzlüğün bulunduğuna
ilişkin uzman mütalaası ………………………………………………………………………………………. 1091
Mustafa MERCAN
Jandarma E. Kıdemli Albay
Balistik İnceleme ve Olay Yeri
İnceleme Uzmanı
Fiziki İncelemeler ve
Kriminalistik Bilim Uzmanı
2. 07/01/2021 Özel harekat polisi C.O.A.’nın balistik yeleği
üzerindeki mermi deliğine sebep olan yakın atışın sanık tarafından yapılmadığı,
diğer özel harekat polisi A.K.’ın balistik yeleği üzerindeki mermi çekirdeği
gömlek parçasının yeleğe ateş edilmesiyle oluştuğunu gösterir delil
bulunmadığı, olay yeri inceleme ekibinin suç mahalline müdahale ettikleri vb.
tespitlerini içeren, adam öldürmeye teşebbüs suçunun oluşmadığını ve olayda
birçok şaibeli durumların olduğunu gösteren uzman mütalaası
………………………………………………………………………………………… 1171
Jacobus STEYL Jan
Christoffel De KLERK
Adli Balistik Uzmanı Adli Balistik Uzmanı
3. 07/01/2021 Tabancanın sanık Mert Sucu ile
irtibatlandırılmasını sağlayacak yeterli bulgunun söz konusu olmadığı, polis
memuru C.O.A.’ın çelik yeleğine isabet eden mermi çekirdeğinin incelemeye konu
silahtan atılıp atılmadığının şüpheden uzak bir biçimde ortaya konulamadığı,
delillerin bozulmadan korunup korunmadığı yönünde ciddi şüpheler bulunduğu,
olay yeri incelemenin çok sayıda, eksik, ihmal ve sistematik hata ile dolu
olduğu, özetle bulgular, analiz raporları ve müşteki ifadelerinin sanık Mert
Sucu aleyhine şüpheyi yenecek nitelikte bir tutarlılık göstermediğine ilişkin
uzman mütalaası …………………………………………………………………….. 1202
Dr. Veysel DİNLER
Hitit Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü
Adli Bilimler Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi
4. 27/06/2020 Olay Yeri İnceleme ve Adli Bilim Laboratuvarlarının
tespit ve incelemelerinde önemli usul hatalarının ve eksik incelemelerin
olduğuna ilişkin uzman mütalaası …………………….. 1285
Abdurrahman KAYA
E. Emniyet Müdürü
İç-Dış Balistik ve Olay Yerinde
Atışın Yeniden Yapılandırılması Uzmanı