Uzun yıllardan bu yana Akit ve Yeni Akit gazetelerinde köşe yazarlığı yapan Sn. Abdurrahman Dilipak’ın, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile bazı devlet ve hükümet yetkilileri hakkında köşesinden sarfetmiş olduğu, doğrudan Müslümanları hedef alan ve saygıya uygun olmayan ifadeleri sebebiyle, Akit Medya Grubundaki görevine ve köşe yazılarına bir süre önce son verildiği kamuoyunca bilinmektedir. 

Sn. Dilipak’ın herhangi bir bilgi, belge ya da delile dayanmamasına rağmen doğrudan Müslümanları hedef alıp, kendinden başka hiç kimseyi beğenmediği izlenimi veren ve saygıya da uygun olmayan dil ve üslubu  sebebiyle, müvekkil Adnan Oktar da Kuran Ayetleriyle ve Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleriyle kendisine birçok kez öğüt ve hatırlatmalarda bulunmuştur.

Müvekkil Adnan Oktar’ın kanaatince, Sayın Dilipak, kendisine hatırlatılan ayetleri ve hadisleri nedense her defasında görmezden gelmekte; sıradan tespitler dışında herhangi bir çözüm önerisi sunamayan, herkese ve her şeye karşı olup kendinden başka hiç kimseyi beğenmediği izlenimi veren, Müslümanları hedef alan delilsiz ve dayanaksız iddialarına ve ne demek istediği bir türlü tam olarak anlaşılmayan açıklamalarına ısrarla devam etmektedir.

Kendisine ait bir köşesi olmadığı için artık sadece internet üzerinden yayın yapan düşük reytingli (az ziyaret edilen) haber sitelerini kullanan Sn. Dilipak, son olarak geçtiğimiz günlerde, yine konuyla uzak veya yakın bir alakası da olmamasına rağmen, ısrarla müvekkil Adnan Oktar’ın adının zikredildiği benzer nitelikte bir yazı daha kaleme almıştır.

Tıpkı diğer pek çok yazısında olduğu gibi bu yazısında da, içerisinde “Kalkancı, Adnan Oktar ve Natokelimeleri geçen cümle öbeklerini özellikle ve sıklıkla kullanma çabasından olduğu görülen Sn. Dilipak’ın,  takıntılı bir şekilde ısrarla müvekkil Adnan Oktar’ı hedef almasıysa dikkat çekici bir hal almış bulunmaktadır.

Yazılarında gece-gündüz karmakarışık ifadelerle olmayan tehlikelerden bahseden, delilsiz, mesnetsiz iddialarla hem sağcıları hem solcuları karalayıp itham eden ve cevap hakkı da tanımayan, sıradan basit teşhisler yapan ama bir türlü doğruları veya çözüm önerilerini ortaya koyamayan Sn. Dilipak, yazılarındaki alışıldık ezber cümle öbeklerine “Kalkancı, Adnan Oktar ve Natokelimeleri dışında bu kez bir de, “Komünizmle Mücadele Derneği”ni eklemiş bulunmaktadır.

Müvekkilin kanaatine göre;

1950’li yılların başında kurulan ve kurucu üyeleri arasında merhum Recai Kutan, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Nur Cemaati kurucularından Bekir Berk gibi pek çok muhterem insanın da bulunduğu Komünizmle Mücadele Derneği’nin, Sn. Dilipak tarafından hedef alınmasının sebebiyse, dernek üyeleri arasında Fettullah Gülen’in de bulunuyor olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak her kurum ve kuruluşta çürük elmaların olabileceği ve bir ya da birkaç çürük elma için koskoca bir meyve bahçesinin çöpe atılamayacağı da bilinen bir gerçektir. Kaldı ki FETÖ’nün bir terör örgütü ve Fettullah Gülen’in de örgüt elebaşı olduğu, henüz daha 2016 senesinde anlaşılabilmiştir.

Dolayısıyla Sn. Dilipak’ın, kurucuları arasında Recai Kutan, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Nur Cemaati kurucularından Bekir Berk’in gibi muhterem insanlar olmasını görmezden gelip koskoca bir dernek camiasını, FETÖ ile aynı kefeye koymasının yanlış olduğu ortadadır. Bunun yanında Sn. Dilipak, sürekli olarak NATO’ya karşı olduğunu dile getirip NATO’ya üye olmanın mantıksızlığından bahsederken, ancak NATO’dan çıkmanın alternatifinin ne olduğu ve Türkiye için ne gibi kar ya da zararlar getirebileceğinden hiç bahsetmemesi ise yine dikkat çekici ve şaşırtıcıdır.

Ayrıca suçsuz olmasına rağmen haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde tutulmakta olan müvekkilin, tutukluluğun getirdiği kısıtlı imkanlar sebebiyle eli kolu bağlı halde olmasını fırsat bilip ısrarla hedef alınması, kendisi hakkında olmadık benzetmeler yapılarak hiçbir delile dayanmayan gerçekdışı itham ve iddialarla hedef gösterilmesi, Sn. Dilipak’a hiç de yakışmamaktadır.

Değerli Kamuoyunun bilgilerine vekaleten sunarız.

Daha yeni Daha eski